BAKTIKÇA / A. Kemal KAŞKAR –
Köy Enstitüleri’nin sevgili ülkem için çok büyük değerine değinmek istiyordum bugün bir kez daha, 79’uncu kuruluş yıldönümünde … Yazıma bir de, Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak mazbatasını almasıyla ülkemiz genelinde yaşayacağımız çok büyük coşkuyu ekleme ihtimalim vardı …
Beklentiler gerçekleşti ve ne mutlu tesadüf ki Sayın İmamoğlu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Köy Enstitülerinin kuruluşunun 79’uncu yıldönümünde görevi devraldı … Çok zor bir görev!…
İçtenlikle, sevgiyle, kararlılıkla üstesinden gelinemeyecek hiçbir zorluk olmadığına dikkat çekip peşine alkışlı kutlamalarımı da ekleyerek sürdürmeliyim.
Evet ‘çok zor bir görev’, tıpkı çok kısa bir tarih diliminde ‘Köy Enstitüleri’nde başarılanlar gibi, o ruhla, o yüksek mücadele özverisiyle …
…
Anadolumda ‘Köyden Kente Göç’ün yükselen değer olduğu 70’li yıllarda çocukluktan gençliğe geçmeye çalışan bir yurttaşınız olarak, bunun çok boyutlu bir sorun olduğuna, oluşturduğuna da tanık olagelmişimdir.
Şimdilerde “bir zamanlar” diye başlayan cümlelerin başında “kendi kendine yeten, tarım üretimi artan ülke” olan Türkiye’nin, o yıllarda içinde gururla yer aldığım ve geleceğinin emanet edildiği ‘Dev-Genç’liğin bir üyesi’ Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğrencisi olarak her türlü özveriye açık, içtenlikle bakıyordum geleceğe …
“Ey vatan, gözyaşların dinsin yetiştik çünkü biz!” özgüveniyle, beni ‘durduğum yerde durdurmayan’ kıpır kıpır bir haklılık duygusuyla büyüyordum …
Ülkemin geleceğine ilişkin kaygılarım, okuyup öğrendiklerim, görüp duyduklarımla gün geçtikçe artıyor ama bu bende kararlılıkla içinde yer aldığım halkımın mücadele gücüne olan inancımı arttırmaktan başka bir sonuç yaratmıyordu.
Üstelik bir zamanlar ‘Kızılçullu Köy Enstitüsü’ mücadelesinin verildiği topraklarda doğup büyümüş, o toprağı tıpkı onlar gibi hep birlikte bellemekten hep hoşlanan biri olarak Kızılçullu Köy Enstitüsü binalarının ve arazisinin NATO karargâhı olarak kullanılıyor olmasının, Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘en büyük eseri’ olan Cumhuriyetimiz için kabul edilemez bir pranga olduğunu düşünüyor, bu duygu ve düşüncelerimle beslene beslene artan özgüven ve haklılıkla büyüyen bir cesaretle yürüyordum İzmir’in sokaklarında, caddelerinde, meydanlarında …
…
Meydanlardaydık, Nazım Hikmet’in Şeyh Bedrettin Destanı’ndaki dizeleriyle:
“… hep bir ağızdan türkü söyleyip
hep beraber sulardan çekmek ağı,
demiri oya gibi işleyip hep beraber,
hep beraber sürebilmek toprağı,
ballı incirleri hep beraber yiyebilmek,
yârin yanağından gayrı her şeyde
her yerde
hep beraber!
diyebilmek
için …”
…
Ekrem İmamoğlu’nun, tam da Köy Enstitülerinin kuruluş yıldönümünde görevi devralmasıyla, zaman zaman gözlerimizin kıyılarına kadar dola dola, taşa taşa yaşadığımız büyük coşku, büyük mutlulukların tarih içindeki bazı karşılıklarını anımsatmak istedim.
Haklılıklarımız ve başarımızın yüksek gururu ile kutluyorum …
…
Adları Köy Enstitüleriyle birlikte anılan Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç başta olmak üzere aramızdan ayrılan tüm eğitim emekçilerini, tüm Köy Enstitülü büyüklerimi saygılarımla anıyor, aramızda olanlara daha nice yıllar sağlıklar, mutluluklar diliyor, Prof. Dr. Kemal Kocabaş’ın şahsında ‘Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği’ni de muhabbetle selamlıyorum …
Ve elbette yaklaşan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı gibi bir boyutu da var içimizde “yeni dağılmış bir ilkokul önü gibi” yükselen cıvıl cıvıltıların …
Elbette sevgili çocuklarımızın bayramını da kutluyorum.
Egemenliğin kayıtsız şartsız sahibi olan sevgili milletime de, 31 Mart yerel seçimlerinde bunu bir ölçüde de olsa hissettirdiği için saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum …
Anımsarsınız, hep “Mücadeleden hiç vazgeçmeyin çocuklar ve güzel günler göreceğimize inanın” demiştik …
Mücadeleye devam …
Köy Enstitüleri Marşı*
Sürer eker biçeriz güvenip ötesine
Milletin her kazancı milletin kesesine
Toplandık baş çiftçinin Atatürk’ün sesine
Toprakla savaş için ziraat cephesine
Biz ulusal varlığın temeliyiz köküyüz.
Biz yurdun öz sahibi, efendisi, köylüyüz.
İnsanı insan eden, ilkin bu soy bu toprak
En yeni aletlerle en içten çalışarak,
Türk için yine yakın dünyaya örnek olmak,
Kafa dinç, el nasırlı, gönül rahat, alın ak.
Biz ulusal varlığın temeliyiz köküyüz.
Biz yurdun öz sahibi, efendisi, köylüyüz.
Kuracağız öz yurtta dirliği düzenliği.
Yıkıyor engelleri ulus egemenliği.
Görsün köyler bolluğu rahatlığı şenliği.
Bizimdir o yenilmek bilmeyen Türk benliği
Biz ulusal varlığın temeliyiz köküyüz.
Biz yurdun öz sahibi, efendisi, köylüyüz.
(* B. Kemal Çağlar tarafından yazılan ve A. Adnan Saygun tarafından bestelenmiş olan bu marşımızı, Cumhuriyet tarihimiz boyunca verilmiş tüm emeklere saygıyla aktarmak istedim …Bundan sonraki mücadelelerimize ışık olsun … )