“Bizim bu Turgut’ta yaşama hakkımız yok mu?”
A. Kemal KAŞKAR –
Yatağan Termik Enerji Üretim A. Ş. tarafından Yatağan’ın Turgut ve Hacıbayramlar köyleri çevresinde açılması planlanan yeni maden ocağı için yapılmak istenen ÇED toplantısı yapılamadı. 30 Mayıs 2019 tarihinde, yöre halkının yoğun tepki ve protestoları nedeniyle yapılamayan toplantının tutanağında, “halkın projeyi istemediği, bu nedenle toplantının yapılamadığı” belirtildi.
Turgut Köyü’nden Tayyibe Demirel’in “Bizim bu Turgut’ta yaşama hakkımız yok mu?” sorusunun damga vurduğu toplantıyla ilgili olarak Muğla Çevre Platformu tarafından yapılan açıklamada,
“Hepimiz, ÇED sürecinin gerçek dışı ve göstermelik bir prosedüre dönüştüğünü biliyoruz. Sadece yöre köylüleri ve Muğlalılar değil tüm Türkiye, santralin ve bağlantılı kömür ocaklarının işletmeye alındığı 1982 yılından beri,
-Halkın sağlığına verdiği zararı, kanser ve solunum yolu hastalıkları nedeniyle 45 bin insanın erken ölümüne yol açtığını, bu hastalıklarda korkunç düzeyde bir artış olduğunu,
-Santralin olağan ömrü 30 yıl olmasına rağmen, 37 yıldır, muafiyet sağlayan yasal düzenlemeden yararlanarak ÇED süreci gerçekleştirmeden çalışmaya devam ettiğini,
-Kömür ocaklarının köyleri yok ettiğini, açılmaya devam edildiğinde toplam 28 köyü ortadan kaldıracağını,
-Yok ettiği köylerin yanında yörenin en önemli geçim kaynağı olan zeytinlikleri, tütün tarlalarını, verimli tarım arazilerini de yok ederek ekonomik bir yıkıma yol açtığını,
-Bütün bu kabul edilemez zararlı etkileri nedeniyle 1999 yılında kesinleşen yargı kararıyla kapatılmasına karar verilmesine rağmen işletilmeye devam edilen santral nedeniyle Türkiye’nin AİHM’de görülen davada mahkum olduğunu, AİHM’nin kararına halen uyulmadığını yakından bilmektedir.
Muğla’da doğanın talan edilmesine, insan hayatının hiçe sayılmasına seyirci kalmamaya kararlı olan
MUÇEP, özellikle de üç termik santralin verdiği zararın yakın çevreleriyle sınırlı olmadığı, Muğla’nın,
hatta ülkenin sınırlarını aşan ve yüzbinlerce insanı etkileyen bir kirliliğin faili olduğu bilinciyle, santraller
ve kömür ocaklarını yakından takip etmektedir.
Protesto edilip yapılamayan ÇED Halkın Katılımı Toplantısı’na da bu yaklaşım içinde, halkımızla birlikte
katılım gerçekleştirilmiş ve protesto tavrı, en güçlü biçimde desteklenmiştir.
Bu ÇED süreci, bundan sonraki aşamalarında da yakından takip edilecek, hepimizin canına kasteden bu
projenin gerçekleşmesini önlemek için bütün meşru yollar kullanılacaktır.
Toplantı günü Turgut Köyü’nden Tayyibe Demirel’in dile getirdiği, cevabı kendi içinde ‘Bizim bu
Turgut’ta yaşama hakkımız yok mu?’ sorusunda olduğu gibi, hepimizin Muğla’da ve yaşadığımız tüm
yerlerde yaşama hakkımız var. Yaşama hakkımızın elimizden alınmasına izin vermeyeceğiz” denildi.