BAKIŞ Haber / A. Kemal KAŞKAR –
CHP Milas İlçe Başkanı İlgin Göktepe ile Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat’ın geçen hafta, Milas Belediye Meclisi’nde İYİ Partili meclis üyelerinin iki parti arasındaki protokolü ihlal ettiklerine, dolayısıyla protokolün bozulduğuna dikkat çeken açıklamalarına, önce İYİ Parti Milas İlçe teşkilatından, ardından da Milas Belediye Meclis Üyesi Mehmet Çayırlı’dan karşı açıklamalar geldi.
İYİ Parti’den yapılan açıklama …
İYİ Parti Milas İlçe Başkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, Milas Belediyesi Ağustos ayı olağan meclis toplantısında Kızılcakuyu mahallesinde, Milas Belediyesi’ne ait 4 bin 500 metrekare taşınmazın bin 350 metrekarelik bölümünün Sağlık Evi ve Aile Hekimliği mobil hizmet binası olarak kullanılması için İlçe Sağlık Müdürlüğü’ne tahsisinin yapılması oylamasında CHP’li üyelerin aksine, AK Partili ve MHP’li üyelerle birlikte oy kullanılması; “İttifak yapmak, birlikte hareket etmek, uyumlu çalışmak gibi hususların ‘yanlışa yanlış dememek’ veya bilerek yanlışa evet demek olmadığı” ve “Covid-19 salgını ile birlikte sağlık hizmetlerinin ve insan sağlığının ne kadar önemli olduğu ortadayken ve ayrıca resmî bir tahsis kararı olmadan İlçe Sağlık Müdürlüğü’nün ve Sağlık Bakanlığı’nın söz konusu sağlık evi yapılması planlanan taşınmaza yatırım yapması mümkün olmadığından partimizce yapılan değerlendirmelerde tahsis talebinin kabul edilmesi yönünde görüş ortaya çıkmış ve oylamalarda bu yönde oy kullanılmıştır” sözleriyle savunularak “İYİ Parti Milas İlçe teşkilatımız ve Belediye Meclis Üyelerimiz tarafından protokolün ihlali asla söz konusu değildir. Bizim açımızdan ittifak da protokol de geçerliliğini sürdürmektedir” denilmişti.
“Derdim sadece ve sadece yönetim anlayışıdır”
Konuyla ilgili olarak 24 Ağustos Pazartesi günü bu kez Mehmet Çayırlı tarafından oldukça uzun bir açıklama yapıldı. Açıklamasının ‘kişisel’ olduğunun altını çizen Çayırlı, ittifakın kuruluşundan bugüne dek yaşanan olayları, yaşadığı sıkıntıları özetledi.
İlçemizde belediye yönetiminin ‘Cumhur İttifakı’na geçmemesi için Millet İttifakı olarak seçimlere girilmesi yönünde irade kullandıklarını belirten ve Başkan Yardımcılığı görevini iki yıl üst üste yapmak istemesinin kabul edilmemesine tepkisini dile getirdikten sonra, “Sayın Muhammet Tokat öncelikle benim abimdir, başkanımdır. Benim derdim onu kişiliği veya şahsiyeti ile ilgili değildir. Derdim sadece ve sadece yönetim anlayışıdır” sözleriyle tamamladığı açıklamasında özetle şunları söyledi:
“Soruyorum sizlere, bu mu ortak akıl, bu mu demokrasi?”
“İttifak konusunda ve Belediyenin yönetimi konusunda bazı şeylerin doğru gitmediğini geçen sene Ekim ayından beri farklı aralıklarla arkadaşlarımız ile birlikte Başkana ifade etmeye çalıştık, uyarılarda bulunduk. Başkan yardımcılığı görevindeyken kendisine Başkan yardımcıları ile birlikte yapılan işler ile yapılacak olanların değerlendirileceği haftalık değerlendirme ve istişare toplantısı yapmasının faydalı olacağını ifade ettim ve bu yönde toplantı talebinde bulundum. İnanır mısınız koskoca 1 yılda sadece 3 defa yaptık. Sayın Hüseyin Çöllüoğlu da buna şahittir. Baktık gördük ki Sayın Başkan sadece bizi değil CHP’li meclis üyelerine de aynı şekilde davranarak, her şeyi kendi yapıyor, danışmıyor, bilgi vermiyor. Her şeyi ben bilirim, ben yaparım havasında.
Bunca olumsuzluklara rağmen bizler halkımıza hizmet vermek için çalıştık. Belediye çalışanlarımızla komisyonlar kurduk. Birim müdürlerimizi bir araya getirdik. Ortak akıl ile fikirler üreterek projeler gerçekleştirdik. Tabii ki bu sadece benim başarım değil, elbette ki çalışma arkadaşlarımın büyük katkısı var. Biz sadece fikir babası olduk, personeli bir araya getirdik, fikirlerini aldık, müzakere ettik ve ortaya bir şeyler çıkardık. Sayın Başkan şimdilerde bunlarla övünüyor, her gün canlı yayınlar, sosyal medya paylaşımları yapıyor. Biz tabii ki gururluyuz. Çünkü bunlar bizim eserimiz. Varsın o kendi reklamını yapsın.
Sayın Başkan, önceden verdiğimiz fikirleri en azından dinler, uygun görürse yapar, davetlere, açılışlara, resmi programlara birlikte gidelim derdi. Belediyeye gelen siyasetçi, sanatçı vs. önemli konuklar olduğunda beni de çağırır ve tanıtırdı. Ancak Aralık ayından itibaren beni yalnızlaştırma, itibarsızlaştırma ve yetkisiz ve etkisiz bir başkan yardımcısı yapma çabalarına girdi! Ben sustum, içime attım. Ben makam derdinde olsam “Sallabaşı, al maaşı” yapmaz mıydım? Aman kötü olmayalım, aman ittifakı bozmayalım, makam mevki önemli değil bizim için Türkiye diyerek sorunları kendi içimizde halletmeye çalıştım. Yetmemiş gibi görev sürem dolduktan sonra İYİ Parti ilçe Başkanımız Sayın Kasım Özkan’dan tutun da, önde olan tüm yönetim kurulu üyelerimize, İYİ Parti ile iyi olduğu ancak Mehmet Çayırlı’nın sorun yarattığı gibi söylemler ile kendi partililerimle beni karşı karşıya getirmeye çalışmıştır. Sağ olsun partililerim bu oyuna gelmemişlerdir. Çünkü yaptığım tüm görüşme, karar ve bilgileri zamanında en alt birimden, en üst milletvekili düzeyine kadar en demokratik şekilde anlattım. Hiçbir toplantıya tek başıma katılmadım hiçbir kararı tek başıma almadım. Mutlaka yetkili biriyle görüşmelere gittim. Bizim ittifak şartlarını ve protokolünü en ayrıntılarını dahi tüm yönetim kurulumuz ve üstlerimiz bilir. Ancak kendisi her şeye kendi karar verdiği için geçtiğimiz Mayıs ayındaki grup toplantısına kadar protokolün içeriğinden dahi haberi olmayan birçok CHP’li meclis üyeleri vardı. Soruyorum sizlere, bu mu ortak akıl, bu mu demokrasi? Bana karşı başlattığı psikolojik mücadelenin sebebi neydi? Neyin endişesi içindeydi? Bu hususta takdir milletimizindir.
“Sayın Başkan Muhammet Tokat maalesef beni çok kırdı, çok üzdü!”
Oysa ben ülkem ve milletim adına parlamenter sisteme geçmenin belediye seçimlerinin kazanılması ile başlayacağını bilerek elimi uzattım. Aday çık baskılarına rağmen Cumhur ittifakının kazanma şansının yüksek olduğunu söyleyerek onları reddettim. Makam koltuk sevdasında olsaydım farklı partilerden gelen teklifleri elimin tersiyle iter miydim? Makam koltuk derdinde olsam MHP’den ayrılır mıydım? Referandumda hiçbir yetkimiz olmadığı halde milletvekilimiz ile birlikte ‘Hayır Kampanyası’nda 68 mahallemizde propaganda yapar mıydık? Beni tanıdığını bildiğim Sayın Başkan Muhammet Tokat maalesef beni çok kırdı, çok üzdü! Onca samimi davranışlarıma rağmen yaptığı açıklamayla resmen ihaneti gördüm. Oysa ben ve İYİ PARTİ olmasaydı bugün oturduğu o koltukta kimin oturuyor olacağını bütün kamuoyu ve halkımız bilmektedir.”
Sorun, ‘Güllük Liman Projesi’yle ilgili tutumda yaşanmış!
Çayırlı, açıklamasının son bölümünde, İYİ Parti olarak Kızılcakuyu mahallesine yapılmak istenen ‘Sağlık Evi’ne ilişkin İlçe Sağlık Müdürlüğü’nün tahsis talebinin oylamasında CHP’den farklı oy kullanmalarının CHP ile aralarında yaptıkları protokolün 6’ncı maddesinin ihlali anlamına gelmediğini, “oylamalarda ve kararlarda İYİ Parti meclis üyeleri CHP meclis üyeleri ile birlikte hareket edecektir. Aksi durumda iş bu protokol geçersiz hale gelecektir” kaydının “yanlış kararlar dahi desteklenecektir “anlamında işletilemeyeceğini belirtti ve şöyle sürdürdü:
“Kamuoyu ve halkımız, ittifakın bozulma sebebini ‘Kızılcakuyu Mahallesi’ne yapılmak istenen Sağlık Evine ilişkin İlçe Sağlık Müdürlüğü’nün tahsis talebinin oylamasında CHP’den farklı oy kullanmamız’ olarak bilmektedir. Ancak bu tamamen saptırmadır. Gerçek iptal sebebi o gün oybirliği ile reddedilen Güllük Liman Projesine ilişkin konudur. Meclis toplantısı öncesi Ek Belediye Binası toplantı salonunda saat 11’de gerçekleştirilen Millet İttifakı grup toplantısına, ilçe başkanımız Sayın Kasım Özkan’ın annesinin rahatsızlığı sebebiyle grup başkanvekili olarak sadece ben katıldım. Partimiz, ittifak olarak yapılan ortak grup toplantısına İlçe başkanı ve Grup Başkanvekili ile katılma kararı aldı. Çünkü maalesef bizleri yok sayan, her şeye evet dememizi isteyen tavırlarla karşılaşmaya başladık. Biz de bunun karşılığında bizim ayrı bir parti olduğumuzu, bazı konularda farklı görüş ve düşüncelerde olmamızın gayet doğal olduğunu kendilerine söyledik ve böyle bir karar aldık.
İttifak Grubu toplantısında önümüze getirilen taslak komisyon metninde Güllük Limanı Projesi ile ilgili yumuşak kelimelerle ‘ne olumlu ne de olumsuz, halkımızı da karşımıza almayacak şekilde, Milas ekonomisi, istihdam, OSB ve tren yolu yapılacak gibi’ kelimelerle Bakanlığa bu görüşü verelim dediler, bunu dayattılar. Yani güya ne şiş yansın, ne de kebap! Ben de bunun yanlış olacağını, bize gösterilen mevcut proje ile ilgili tavrımızı net bir şekilde koyalım dedim. Bu konuda Sayın Milletvekilimizin de TBMM’ne soru önergesi verdiğini, Güllük Limanının büyütülmesinin körfeze, ekolojik sisteme, turizme ve o bölgede yaşayan vatandaşlarımıza zarar vereceğinden İYİ Parti grubu olarak bu konuda kesin ve net kararımızın ret olduğunu ifade ettim. Bunun üzerine Sayın Başkanın, protokolün 6’ncı maddesi gereği ‘ittifakı bozarız’ iması ile karşılaştım. Ben de kendisine ‘İttifak konusunda alacağız her türlü karara saygı duyarız ancak Güllük de yaşayan biri olarak bunu kabul etmeye vicdanımın el vermediğini, bu vebalin altında kalamayacağımızı’ ifade ederek toplantıdan ayrıldım. Onlar CHP meclis üyeleri ile ben ayrıldıktan sonra toplantıya devam ettiler. Ancak Güllük Liman projesi ile ilgili bize tavır koyan, ittifakı bozma tehdidi yapanlar saat 14’teki meclis toplantısında salondaki 100-150 kişilik kalabalık ve halkın duyarlılığı karşısında 180 derece dönerek ret yönünde komisyon kararını yazdırarak son dakikada salonda İmar Komisyon üyelerine imzalattılar. Hepiniz de salon girişinde imzalar atılırken gördünüz. Hatta toplantı 10 dakika geç başlatılmak zorunda kalındı. Şimdi bana diyecekler ki: İftira atıyorlar, bunlar tamamen yalan ve yanlıştır. Ama önce Allah sonra tüm CHP meclis üyeleri şahittir. Hatta konuyla ilgilenen vatandaşlarımız da Başkan Beyin Güllük Limanının büyütülmesi ile ilgili ilk başta olumlu düşüncede olduğunu bilmektedir. Burada İYİ Parti olarak gösterdiğimiz duruş ve tavır karşısında bir yanlışın yapılmasının önüne geçmiş bulunmaktayız.
Kısacası değerli dostlarım, protokolün iptaline ilişkin asıl mesele Kızılcakuyu Sağlık Evi konusundaki tavrımız değil, Güllük Limanı projesindeki tavrımızdır. Ancak biz İYİ Parti olarak her iki konuda da halkımızın menfaatini düşünerek hareket etmiş bulunmaktayız.
Buradan tüm CHP’li vatandaşlarıma sesleniyorum. Bizim derdimiz Türkiye. Genel merkezlerimiz meselenin Türkiye meselesi olduğunun farkındalar. Ancak yereldeki yöneticilerimiz halen sanki eski sistem varmış gibi davranmaya devam ediyor! Sanki rakibi bizmişiz gibi davranıyorlar. Oysaki rakipleri biz değiliz! Unutulmamalı ki İYİ Parti’nin iyi olması demek, ‘Millet İttifakı’nın iyi olması demektir.
Değerli CHP’li dostlarım, değerli Belediye personeli arkadaşlarım sizlerle hiçbir sorunumuz yoktur. Bizim derdimiz vatan, bizim derdimiz milet, bizim derdimiz Cumhuriyet, bizim derdimiz Türkiye’dir.”