BAKTIKÇA – soru/yorum – A. Kemal KAŞKAR –
Şaşırtıcı bir şeyle karşılaştığımızda “Böylesi görülmüş duyulmuş şey değil” diyerek tepki verdiğimiz andan itibaren ‘o şey’, görülmüş-duyulmuş bir şey haline geldiği içindir ki artık ‘şaşırtıcı bir şey’ olmaktan çıkıp ‘deneyim’ olur.
Yaşamımızda tanık olduklarımızın bir bölümünün hikayesi budur, bu kadar kısadır. Dolayısıyla bizi şaşırtıp duran şeylerin ‘alameti farika hikayesi’ hemen eskir hemen bayatlar hemen ölür. Kısacık ömürlüdür.
Ama her ne olursa olsun insanın ‘artık hiçbir şeye şaşırmıyorum’ diye bir mertebeye ulaşması olanaksızdır. Çünkü sevgili dünya, bıkıp usanmadan şaşırtan bir yerdir. Dünyaya küsüp sırtınızı dönmediğiniz sürece dünya sizi şaşırtmayı sürdürecektir. Ama sakın ha sakın şaşırtıla şaşırtıla şaşkınlaşılmamalıdır. Şaşkınlık, bir tür kaybolmaktır çünkü. Yolu izi, kulağı gözü kaybetmektir. Sevmeden, gülmeden, bilmeden yaşamaktır. Ona ‘yaşamak’ denirse! Bu anlamda, ‘hızla yaşlanmak’ daha doğru bir özet olabilir. Ve olağan sonun “çoklu organ yetmezliği”nden olması şaşırtmamalıdır.
…
Sevgili ülkemin siyaset sahnesinde olanlara baksanıza. İnsan nereye bakacağını bile şaşırıyor. Nereye yoğunlaşacağını bilemez hale geliyor insan. Yoruluyor.
Yaklaşık çeyrek yüzyıllık AK Parti iktidarı koşullarında gelinen noktada, daha önce hiç görülmedik, duyulmadık işler oluyor. Hepimiz, her ne olursa olsun olup bitenlere ilişkin bir yorum sahibi olmaya, o yorumlarımızın gerektirdiği yerlerde durmaya çalışıyoruz. Ne diyorsak orada.
Bu çok büyük bir vasıfmış meğer. Çok büyük bir haysiyet mücadelesi eşliğinde korumaya çalıştığımız bir büyük vasıfmış. Ve çok da değerliymiş.
Örnekse, benim sevgili okur-yazarlarım, CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın Ekim 2023 genel kurulunun bir asliye hukuk mahkemesi kararı marifetiyle iptal edilmesi “tedbirinin” mana ve ehemmiyetine ilişkin hangi duygu ve düşünceler içinde olduğumu tahmin ediyorlardır. Dolayısıyla onları yine ve yine şaşırtmayacağım.
Bu gidiş ‘gidiş’ değil diyeceğim.
Bu gidiş hayra alamet değil diyeceğim.
Zaten yaşama pamuk iplikleriyle tutunmakta olan ülkemiz demokrasisi, hukukun bu hızlı irtifa kaybına daha fazla dayanamaz, topyekûn bir çöküş kaçınılmazlaşır, sonrası dipsiz kuyu diyeceğim.
Başta CHP olmak üzere ülkemizin sevgili-deneyimli muhalefeti, birlik-beraberlik ile bu gidişe dur diyecek, mücadele yükselerek sürecektir diyeceğim.
…
Yıllar önce, İzmir Atatürk Liseli bir genç olarak gökyüzüne çok sık bakmaya başladığım yaz gecelerinde, belki bir şeyler anlarım diye zaman zaman Gülbahçe’deki dut ağacının altına sırt üstü yatıp yıldızlara baktığım anlar olurdu … Uçsuz bucaksız gökyüzü, yıldızlar … Ne çok yıldız var! Bir zamanların meşhur gazoz reklamında sayıları bilmeyen çocuğun ‘on yüz milyon baloncuk’ deyişi gibi bir yanıtı vardır “Evrende kaç yıldız var?” sorusunun: 200 milyar trilyon(cuk) kadar! … O günden bugüne aynı sorulara verilebilen bilimsel yanıtlar ise, anlaşılabilir nedenlerle bugün var yarın yok. Bilimi tutabilene aşk olsun …
O anlarımı en iyi annem anlar ve ‘Kemaaaal’ diye seslenirdi karanlığın içinden: “Hadi gel artık, yatıyoruz!”
Uykuya çağrı, başı sonu belirsiz bu çok sorulu gidişten en iyi kaçıştı … Kalkıp eve doğru yürürken sorular büyümeyi sürdürürdü: Bizimkisi ‘Samanyolu Galaksisi’ ya ötekiler, berikiler? … Dünyamız uzay içinde peki uzay neyin içinde? … Yani, ya ‘Uzayın dışı’? O galaksi bu galaksi … Hay aksi …
O günlerde yaptığımız sohbetlerden hareketle, bildik soruyu Annem sorardı yine: “Yine yıldızlara mı gittin?” … “Evet Anne … Ama evde yoklardı yine …” Gülüşürdük, Annemle mırıldandığımız, Sözleri Faik Ali Ozansoy’a (1876-1950), Bestesi Sadi Hoşses’e (1912-1994) ait olan şu kürdilihicazkâr şarkı eşliğinde: “Yıldızlı semalardaki haşmet ne güzel şey / Mehtaba dalıp yâr ile sohbet ne güzel şey …”
…
Dipsiz belirsiz gidişlere bu nedenle tahammüllüyümdür. Sizlere de tavsiyemdir.
Ülkemin sevgili muhalefeti; on yıllarcadır şaşıra-şaşırta edindiği deneyimlerden hareketle, iktidarın bütün bu yargı çabukluğu marifetiyle oluşturmak istediği algı savrulmalarına ve bağlı olarak, başta ‘parçalı bulutlu muhalefet arzusu’ olmak üzere türlü türlü beklenmedik, umulmadık işlerine, tüm aksiliklere hazırlıklı olarak şaşırıp kalmayacak, savaşsız sömürüsüz bir dünya için yıldızlı semalarda iktidar yolculuğunu sürdürecektir.



