Yılmaz Kaya AYLANÇ –
Halk arasında sıkça söylenen bir söz vardır: “CHP düzelirse, Türkiye düzelir.” Bu veya buna benzer söylemler.
Ne yazık ki ülkemizin içinde bulunduğu çok ciddi yapısal, hukuksal, ekonomik ve sosyal sorunlar varken günlerdir ülkenin hemen tüm medya organlarında CHP konuşulması ne bir tesadüf ne de bir doğal sonuç. Böyle olması istendiği için böyle olmaktadır ve bu konuda herkes durduğu yere ve etrafına bakmalıdır.
Oysa ülkemizde neler oluyor neler. Geçende gazete haberinde bir Kızılay şube başkanının bir oğlunun insan kaçakçısı, diğerinin de uyuşturucu zanlısı olduğu yazıyordu. Aynı kurumun eski genel başkanının büyük deprem felaketinde çadırları parayla sattığı, kızının genç bir insanın ölümüne sebebiyet verdiği kazada hiç tutuklanmadığını da anımsıyoruz. Yurdun her yanında ciğerlerimizi yok eden orman yangınlarını ve bu yangınları söndürmede yetersiz ve gece görüşü olmayan hava söndürme araçları nedeniyle zayiatın mislice arttığını, onlarca yerleşim yerlerinin terk edilmek zorunda kalındığını da … Ve ne yazık ki beşi Akut gönüllüsü olmak üzere on yangın söndürme insanımızı kaybedeli çok olmadı..
Şirketler finansman açısından zor durumdayken, çalışanların topluca işten çıkartıldığı günler yaşıyoruz. Oysa on yedi buçuk milyon işçi var Temmuz 2025 itibariyle. Ama bunun sadece iki buçuk milyonu sendikalı. Bunun da önemli kısmı iktidar uyumlu sendika. Bu kabul edilebilir bir emek örgütlenmesi olarak kabul edilebilir mi?
İşçide durum içler acısıyken sarayın koruma ordusunun halka günlük faturası sekiz milyon lira. Pazarda akşam yerde kalan sebzeleri toplayanları hatırlıyor insan.
Hapishaneler seçilmiş insanlar ile doldurulurken, uyuşturucu, fuhuş ve başka suçlardan hükümlü olanların cezalarının affedildiğini okuyoruz. Bunlar içinde, yıllarca terör faaliyeti nedeniyle hükümlü olan teröristler de bulunmakta. Oysa hasta olduğu için defalarca hastaneye gidip parça aldırmak zorunda kalan Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık başkan geliyor aklıma.
İstanbul Sözleşmesi’nden tek imza ile çıkılmıştı, şimdi de miras hukukunda eşitlik ilkesinden duyulan rahatsızlık ifade edilmekte. Bunu da Diyanet eliyle yapmaya çalışmaktalar. Oysa her gün neredeyse bir kadın öldürülmekte. Bununla ilgili hiçbir şey yapılmamakta.
Ülkemizde yaklaşık yirmi milyon kişi sosyal yardımla yaşamakta. Yirmi üç milyondan fazla icra iflas dosyası bulunmakta. Bireysel kredi kart borçları iki buçuk trilyon lirayı geçmiş durumda. On üç milyon işsiz var ülkemizde. Oysa yeni bir çalışmada üniversite mezunlarının gelir seviyelerine bakılmış Avrupa’da ve Türkiye tahmin ettiğiniz gibi sonuncu.
CHP’ye kayyum tartışmaları sırasında Çin bilim insanları, dünyanın ikizini keşfettiklerini iddia ettiler. Gezegenin adı Kepler 725. Su ve hava olduğu iddia edilmekte.
Türkiye, IEP tarafından hazırlanan “Dünyanın en huzurlu ülkeleri” listesinde 163 ülke arasında 146. oldu. Bilmem ne hissediyorsunuz? Oysa İzlanda 17. kez dünyanın en huzurlu ülkesi oldu.
Avrupa ülkelerinde yıllık net gelir sıralamasında İsviçre 98 bin 835 euro ile birinci sırada yer alırken, Türkiye yıllık 11 bin 440 euro ile sonuncu sırada yer aldı.
Sayın Şeref Oğuz, “Bu bir kriz değil, kriz geçebilir. Bu bir çürüme” der. Haksız mı?
Gittikçe yoksullaşan bu halk, 23 yılda ne kadar vergi verdi dersiniz? 3 trilyon 124 milyar dolar. 100’lük banknot olduğunda üst üste 3.4 milyon km. yüksekliğinde olurdu. 14 olimpik havuzu doldururdu. 45 bin 250 nizamî futbol sahası kadar zemini kaplardı. Peki bu vergiler ile neler yapıldı, üretim ne kadar arttı, ne kadar işsize iş çıktı, refah ne kadar arttı, eğitim daha mı kaliteli oldu, emekli insanca yaşar mı oldu, barınma sorunu ortadan kalktı mı, eğitimde bir öğün ücretsiz yemek mi verildi? Hangisi oldu sizce?
Bütün bunlara yılarca ödediğimiz halde bitmeyen en az bu kadar daha ödeyeceğimiz Devlet Özel işbirliği ile yapılan yollar, köprüler ve şehir hastaneleri gibi borçlar da cabası. Öde öde bitmediği gibi, süreleri uzatılarak, garantileri farklılaştırarak bu milletin geleceği de borç altına alınmış oluyor.
Bunları konuşup, sorgulayıp anlamaya çalışırlar da, aman bu ne, diye ayağa kalkarlar diye, at ortaya bir Komisyon, terörü bitiriyoruz diye sabah akşam konuşulsun. O da mı olmadı, daha güzel bir malzeme var CHP! Konuş babam konuş, sabah akşam, gece sabahlara kadar konuş. CHP’liler de konuşuyor, iktidar veya başkaca mecralar da konuşuyor. Peki yukarıdaki gerçek sorunlar ne olacak?
Bebekler, çocuklar, kadınlar, yaşlılar, engelliler, hastalar, şimdikiler, yeni doğanlar, henüz doğmayanlar, işçiler, köylüler, memurlar, emekliler, öğrenciler, gençler, işsizler, demokrasi, özgürlük, adalet, hak, hukuk, eğitim, sosyal devlet, laiklik, sanat, saygı, sevgi, vefa, vatan, Atatürk, Cumhuriyet, Türkiye.
O nedenle sorun artık Türkiye sorunudur. Yurttaş umudunu yitirmek istemiyor, ancak bu umudu yeşertmek için yönetenlerin, yönetmek iddiasında olanların da yapmaları gerekenler var.
Yani soru; saygın, demokratik, refah içinde adil bir ülke ne olacak? Kimsenin umurunda değil mi?
1946 yılından bu yana çok partili sistemde iktidar olamamış CHP, artık iktidara çok yakın. Ancak ülkenin içinde bulunduğu durumu gözeterek sorunun CHP sorunu olmadığını ve gerçek sorunun ne olduğunu halka anlatarak, çözümü göstermeli. Kendinden çok yurttaşın sorununu ortaya koymalı ve nasıl çözeceğini anlatmalı.
Zamanımız hiç olmadığı kadar daraldı. Benden söylemesi! (10.09.2025)



