BAKTIKÇA … – soru/yorum – A. Kemal KAŞKAR
Türlü türlü ihanet var. Bu durumunu zamanla fark edip itiraf eden ve vazgeçenler olduğu gibi ihanetlerine devam edenler de var … İhanetin en affedilmezinin ‘vatana ihanet’ olduğunu biliyoruz. Ama bu ‘en uç nokta’ya çok kolayca varıyor ve bu ‘affedilmez suçu’ sıradanlaştırıp duruyoruz. Sevgili ülkemde siyaset alanında yaygın olarak sık sık kullanılan ve bu yüzden ‘beş para etmez’leşen bir saldırı tarzıdır ‘vatan hainliği suçlaması’. Siyasetin alanına öyle ya da böyle girmiş herkes bu ‘ihanet söylemi’nden nasibine düşeni almakta, bu arada ‘gerçekten vatana ihanet içinde olanlar’ belirsizleşip aradan sıyrılmaktadırlar. İktidar edenlerin muhalefet edenlere yönelik bu ezberine en güzel tepkiyi, Nazım Hikmet’in “Vatan Haini” şiiriyle vermiş olduğunu da not edip geçiyorum bu konuyu. Çünkü ihanet konusunu bu ‘derin sular’a dalmak için açmadım …
Sözü Milas’a, ilçemizin simgesi olan bir büyük arkeolojik değerimize getirmek istiyorum.
Bu büyük arkeolojik değerimiz ‘Gümüşkesen Anıt Mezarı’dır. Milas’ın simgesidir.
MS 2’nci yüzyıla tarihlenen bu yapının, dünyanın yedi harikasından biri olan ve ne yazık ki artık Bodrum’da (Halikarnasos) açık hava müzesi olarak kalıntıları sergilenebilen Mausoleum’un küçük bir kopyası olduğunu belirtiyor uzmanlar.
…
Yıl 2009. Henüz kurmuş olduğumuz Milas Kent Konseyi’ne logo düşünürken, Sevgili rahmetli Hüdayi Baş Öğretmenimiz, konseyimiz için, ‘Milas’ın gözbebeği’ niyetine, göz içinde Gümüşkesen Anıtı çizmiş, hepimiz bu grafik çalışmasını çok beğenerek ‘bu olsun’ demiştik. Bu vesileyle Hüdayi Baş’ın anısına saygılarımı sunuyorum … Ayrıca, başta Kaymakamlık ve Belediyemiz olmak üzere birçok kurumumuzun logoları da ‘Gümüşkesen’lidir. Biz ‘Gümüşkesen’i çok seviyoruz. Seviyoruz sevmesine de, bu yüksek ilgimiz – ilişkimiz, Gümüşkesen anıtımızın burnunun dibine ‘3 katlı müze binası yapımı’na engel olamamıştır.
2017 ile 2018 Aralık ayları arasında sadece bir yıl gibi kısa sayılabilecek sürede kaba inşaatı neredeyse tamamlanmıştır ‘o proje’nin. O projenin, Gümüşkesen anıtımıza, o büyük arkeolojik değerimize, ilçemizin tarihine, kültürüne ve dolayısıyla Milas’a ‘ihanet projesi’ olduğunu o dönemde de söylemiş, yazmış olduğum için müsterihim. (‘İhanet’ vurgusunu zırt pırt yapmaktan hoşlanmadığım için siz sevgili okur yazarlarımı uygun yerlere ‘ihanet’, ‘hainlik’ eklemesi yapmanız konusunda serbest bırakıyorum …)
Sonra da yaklaşık beş yıl boyunca öylece bir ucube olarak kalmış, bekletilmiş ve sonrasında 2’nci ve 3’üncü katları “Tadilat ve Çevre Düzenleme Çalışmaları” başlığıyla 2023 Ağustos ayında yıkılmıştır … Bu masum başlık altında kurulan bir cümle de şuydu: “Yeni müze binasının Gümüşkesen Anıtı ile görsel bütünlük oluşturulması ve çevresi ile uyumlu hale getirilmesi” … Yaaaa! Yapım işini olduğu gibi yıkım işini de yapanların, -yukarda özetlemeye çalıştığım ince ince algı çalışmalarıyla- yıkımı ‘söküm’ olarak adlandırmaya çalıştıklarını da özellikle not etmeliyim. Yaptığı yıkım işine ‘söküm’ deme “nezaketi” içindekilerin kimler olduğunu da yazımın şuracığında duyurmak istiyorum: Pek çoğunuz bilmiyordur sanırım. Bu proje, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından, Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim A.Ş. (YK Enerji) ve IC-Limak’a yaptırılmıştır.
Evet evet, bu iki şirketin adlarının kulağınızı ısırdığı yer doğru: ‘Akbelen Ormanı’nı yok eden şirketler bunlar. Lafızlarıyla, ilçemiz için ‘bulunmaz nimet’ olduklarını ve sevgili hemşerilerimiz için büyük büyük fırsat ve olanaklar yarattıklarını iddia edebilen şirketler bunlar. Yaptıkları her neyse tümünü ‘halkla ilişkiler marifeti’yle süsleyip paketleyip bir tür ‘cennet’ oluşturduklarına inanmamızı isteyen şirketler …
…
Gümüşkesen Anıt Mezarı yaklaşık on yıldır ziyarete kapalı!
Bu durum hiçbir gerekçeyle mazur gösterilemez, görülemez. Bütün bu yapılanlar; halen çözüm bulunamadan, kamuoyuna hiçbir şekilde en ufak bir bilgi verilmeden, adeta üstü örtülerek gündem dışında tutulmaya çalışıldıkça ‘Milas’a ihanet’ başlığını daha bir hak ediyor diye düşündüğümü de eklemeliyim …
Daha fazla bir şey yazmak istemiyorum.
Ve sözü; verdiği ‘olur’ ile bütün bu büyük yıkıma, çok büyük rezalete neden olan o tarihteki ‘Muğla Koruma Kurulu’na getirip, bir tek soruyla, ilgili ilgisiz herkesin dikkatini bu konuya çekip gitmek istiyorum.
Bu kurulun, olumlu-olumsuz her ne yönde olursa olsun kullanıp durduğu yetkilerin sonuçlarıyla ilgili sorumluluğu yok mudur? Konu soruşturulmalı, sadece Koruma Kurulu değil ‘Bakanlık’ dahil her düzeyde o yıllarda imza atanlar bulunup buluşturulmalı, bu rezaletin hesabı sorulmalı ve bu konudaki gelişmeler kamuoyuna adım adım tüm ayrıntılarıyla duyurulmalıdır.
…
Milas Gümüşkesen Anıtı’nın başına gelenleri bir kez daha dile gündeme getiren bu yazımın ‘kurban bayramı’na denk gelmesi elbette rastlantı değildir. Bu arkeolojik değerimizin beceriksizliklere kurban edilmemesi dileklerimin altını çizip noktalıyor, tüm sevgili okur-yazarlarıma iyi bayramlar diliyorum.