DAlerjik hastalıklar son yıllarda hızla artış gösteriyor. Besin alerjileri, alerjik astım, saman nezlesi gibi sosyal yaşamı olumsuz etkileyen rahatsızlıkların yanında anafikaksik şok (pek çok organ sistemini etkileyebilen şiddetli, ani bir alerjik reaksiyon) gibi hayatı tehdit eden alerjik hastalıkların yüzde 30’undan fazlası çocuklarda görülüyor. Alerjik hastalıklardaki artışın nedeni tam olarak belirlenmemekle birlikte son yıllarda “Hijyen hipotezi” (mikroplara erken maruz kalmanın, bir çocuğun bağışıklık sisteminin enfeksiyonlara karşı direnç geliştirmesine yardımcı olduğu varsayımı) ön plana çıkıyor. Doğal beslenerek çocukları küçük yaşlardan itibaren doğayla tanıştırmak, alınabilecek önlemlerin başında geliyor.
Şehirden uzak yaşam
Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Ahmet Soysal, insanın doğadan uzaklaşmasının alerjik reaksiyonları artırabildiğini belirterek, “Hayat tarzındaki değişimler sonucunda ev içinde veya kapalı ortamlarda fazla zaman geçirilmesi, temiz hava ile temasın azalması alerjik rahatsızlıklar bakımından risk faktörleri arasında yer almaktadır. Şehirde büyüyen, toprak ve hayvanlardan uzak çocuklarda daha fazla alerjik rahatsızlıklar yaşandığı unutulmamalıdır” diyor.
Prof. Soysal, toplumsal gelişme ile birlikte Batı tarzı yaşam, insanların günlük yaşam tarzının değişmesi ve çevresel faktörlerin, alerjik hastalıkların görülme sıklığında artışa neden olduğunu belirterek, “Son yüzyıllık dönem içinde, ekonomik ve bilimsel gelişmelere paralel olarak hijyen koşullarındaki düzelmeye bağlı olarak alerjik hastalık sıklığının artışının açıklanmasında hijyen hipotezi ön plana çıkmaktadır” diye konuşuyor
Çocukların erken dönemde mikropla karşılaşmasının bağışıklık sisteminin gelişmesinde önemli olduğunu vurgulayan Prof. Soysal, özetle şunları söylüyor:
“Çocuğun hayata geldiği ilk günden itibaren hijyen hipotezi devreye girmektedir. Sezaryen ile dünyaya gelen bir çocuğun ilerleyen günlerde çok sık antibiyotik kullanması bağırsak florasını olumsuz etkileyebilmekte, bu durum da alerji gelişiminde risk faktörü yaratabilmektedir. Genel olarak bakıldığında; temiz su kaynaklarına ulaşımın kolaylaşması, suların klorlanması ile birlikte sıtma ve parazitik (asalaklık) enfeksiyonların azalması, hepatit A enfeksiyonlarında azalma, antibiyotiklerin keşfi, bakteriyel enfeksiyonların önlenmesi ve tedavisi, aşıların yaygın olarak uygulanması ile insanlar artık daha steril ve temiz bir hayat yaşamaya başladı. Alerjik hastalıklardaki artışı açıklamaya çalışan hijyen hipotezi sadece ilaçlarla sınırlı kalmamaktadır. İnsanın doğadan uzaklaşması da alerjik reaksiyonları artırabilmektedir. Gün ışığından mahrum kalmak D vitamini düzeyinde azalmaya neden olurken, daha fazla kapalı alan, daha fazla mobilya ve ev eşyası ile temas özellikle ev tozu gibi alerjenler için uygun ortam sağlamaktadır. Beslenme alışkanlıklarının yıllar içinde değişmesi de alerjik rahatsızlıklar bakımından tetikleyici olabilmektedir. Daha az taze meyve ve sebze tüketilmesi, fast food alışkanlığının artması, asitli içeceklerin tüketimi gibi olumsuzluklar, bağırsak florasını bozarak hem obezite hem de alerjik hastalıklar için zemin hazırlayabilmektedir.”
Uzmanlardan uyarı
Hayat tarzındaki değişimler sonucunda ev içinde veya kapalı ortamlarda fazla zaman geçirilmesi, temiz hava ile temasın azalması, alerjik rahatsızlıklar bakımından risk faktörleri arasında yer almaktadır.
Çocuklarınızı küçük yaşta doğayla tanıştırın. (Cumhuriyet Sağlık)