BAKIŞ Haber –
İlçemizdeki adli yıl açılış töreni Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat’ın da katılımıyla Milas Adliye Sarayı önünde yapıldı. Muğla Barosu İlçe Temsilcisi Avukat Ozan Güngör, koronavirüs salgınıyla mücadele koşullarında maske-mesafe önlemlerine uyularak yapılan törende yaptığı konuşmaya ‘Çoklu Baro Sistemi’nin Türk Hukuk Sistemi için bir tür ‘koronavirüs’ etkisi yarattığına dikkat çekerek başladı ve şöyle sürdürdü: “İktidarın çoklu baro sistemini getirmek istemesinin nedeni ne olursa olsun bu sistem siyasal iktidarın kim olduğundan bağımsız olarak hukuk sistemini, yargı mekanizmasını ve toplumdaki adalet duygusunu tamamen felç edecek seviyede büyük sakıncalar taşımaktadır. Çoklu baro düzenlemesinden ivedi olarak dönülmesini ve yargı bağımsızlığının, tarafsızlığın tekrar sağlanacağı günlerin gelmesini temenni ediyoruz.”
“İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik her türlü şiddetle mücadele için vardır”
Konuşmasında daha sonra, adli yılın aynı zamanda ‘Dünya Barış Günü’ olan 1 Eylül’de açılıyor olmasından hareketle “herkesin eşit ve özgürce yaşadığı barış dolu bir gelecek için umut doluyuz” diyen Güngör, sözü ülkemizde artarak süren ‘kadına yönelik şiddet’ tablosuna taşıyıp, “Kadınların ve çocukların hayatını karartan cinayet, tecavüz, taciz vakaları, zorla ve erken evlilikler, kadını kadın olduğu için ayrımcılığa maruz bırakan zihniyet yapısının yansımalarıdır. Uluslararası sözleşmeler ve yasalarımız, şiddeti besleyen zihniyet yapısı ve şiddet eylemleri ile mücadelenin en etkili araçlarıdır. İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik her türlü şiddetle mücadele için vardır. Sözleşme, ağırlıkla kadına yönelik şiddeti önleme amacı gütse de Madde 2’de belirtildiği üzere hane halkının tüm üyelerini kapsamaktadır. Buna göre Sözleşme sadece kadınlara yönelik değil çocuklara karşı şiddet ve çocuk istismarının önlenmesini de amaçlamaktadır.
Şiddetin önlenmesi, mağdurların korunması ve şiddet uygulayanların adalete teslim edilmesi, bu sözleşmenin temel taşlarını oluşturmaktadır. Ayrıca, toplumun her ferdini, tutumlarını ve düşüncelerini değiştirmeye davet ederek bu vesileyle toplumsal cinsiyet eşitliğinin her alanda sağlanmasını, kadına yönelik şiddetin önüne geçilmesini amaçlamaktadır.
Esas itibariyle, erkeklerle kadınlar arasında daha fazla eşitlik sağlamaya yönelik çağrının yeniden yapılmasıdır; zira, kadınlara yönelik şiddetin kökleri, toplumda erkek ve kadın arasındaki eşitsizliğe dayanmakta ve bir hoşgörü ve inkar kültürünün sonucu olarak sürdürülmektedir.
İstanbul Sözleşmesi, kim olursa olsun şiddet mağdurunu korumak ve şiddete karşı durmak için vardır.
İstanbul Sözleşmesi, Türkiye ve dünya kadınlarına verilmiş bir söz, güçlü bir taahhüttür.
Bu sözden caymayalım. Şiddet uygulayanları cesaretlendirmeyelim. Şiddete sessiz kalmayalım.
İstanbul Sözleşmesi yaşatır.
Sözlerime burada son verirken Cumhuriyet ve değerlerine, Atatürk ilke ve devrimlerine uygun, hukukun üstün kılındığı, sosyal hukuk devleti ilkelerinin hayata geçirileceği günlere olan inancımızı tekrarla, 2020-2021 adli yılının avukat, hakim ve savcı meslektaşlarıma, yargı çalışanlarına ve adalet arayışında olan tüm yurttaşlarımıza faydalı olmasını diliyorum” dedi.