Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 72. yıldönümü yani 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü nedeniyle gazetemize ulaşan, günün anlam ve önemine ilişkin kutlama mesajları şöyle;
Muğla Valisi Orhan TAVLI
Bugün, tüm insanların doğuştan ve eşit bir biçimde sahip oldukları hakları ifade eden İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nca kabulünün 72. yıldönümü kutluyoruz.
İnsan haklarını ortak temel ilkeler çerçevesinde evrensel düzeye taşıyan beyanname, bugün de dünyanın her köşesindeki milyonlarca insanın umudu ve güvencesi olmaya devam etmektedir.
Ülkemizin beyannameyi ilk imzalayan ülkeler arasında yer alması, insan haklarının korunması ve geliştirilmesi için önemli adımlar atması, bu konudaki hassasiyetinin bir göstergesidir. Son yıllarda devletimizin yürüttüğü çalışmalarla hem insan haklarının kullanılmasında hem de bu hakların ihlalinin önlenmesinde büyük aşama kaydedilmiştir.
Bu çerçevede, en yüksek evrensel değer olan insan hak ve özgürlüklerini benimseyerek, sahip olduğumuz farklılıkları sevgi, saygı ve hoşgörü ekseninde birer zenginlik olarak görmeli, her türlü ayrımcılıkla mücadele etmeliyiz.
Bu duygu ve düşüncelerle, toplumumuzun tüm bireylerinde insan hakları bilincinin oluşmasını ve benimsenmesini temenni eder, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nü kutlarım.
Milas Belediye Başkanı Av. Muhammet Tokat
Modern Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli, her biri evrensel bir değer olan bireye saygı ve bireysel özgürlükler ilkesine dayanmaktadır. Bir hukukçu olarak üzülerek izlediğim konuların başında ülkemizdeki insan hakları ihlalleri gelmektedir. Ülkemiz, bu 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nü derinleşen bir yoksulluk ve koronavirüs salgınının gölgesinde geçirmektedir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 21’inci Maddesi’nde ‘Herkesin, ülkesinde kamu hizmetlerinden eşit yararlanma hakkı vardır.’ yazmaktadır, ancak ülkemizde ne yazık ki durum endişe vericidir. Başta sağlık ve eğitim sistemleri olmak ücretsiz olarak tüm vatandaşlara eşit sunulması gereken temel haklar, ne yazık ki giderek sadece maddi yeterliliği olan vatandaşlara sunulur hale gelmiştir.
Koronavirüs salgını ile krizde olan ekonomimiz, çıkmaza girmiş; işçisinden esnafına, köylüsünden emeklisine, memurundan sanayicisine toplumun bütün kesimlerini etkilemiştir. Birçok kişi işsiz kalmış, evine ekmek götüremez duruma gelmiştir. Salgın nedeniyle yüz yüze eğitim imkansız hale gelmiş, uzaktan eğitim sistemine geçilmiştir. Tableti, bilgisayarı olan çocuklar uzaktan eğitimlerine devam ederken, bu koşullara sahip olmayan çocuklarımız eğitim haklarından mahrum kalmıştır. Oysa, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 25’inci maddesinde ‘Herkesin, kendisinin ve ailesinin sağlığı ve iyi yaşaması için yeterli yaşama standartlarına hakkı vardır; bu hak, beslenme, giyim, konut, tıbbi bakım ile gerekli toplumsal hizmetleri ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ya da kendi denetiminin dışındaki koşullardan kaynaklanan başka geçimini sağlayamama durumlarında güvenlik hakkını da kapsar’ denilmektedir. Türkiye’de hakça ve adil bir düzenin tam olarak tesis edilebilmesi için hepimize büyük görevler düşmektedir. İnsan hak ve özgürlüklerinin evrensel ölçütlere ulaştırılması konusunda toplum olarak gereken azim ve çabayı mutlaka göstermemiz gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki bireysel hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi ile hukukun bağımsızlığının ve üstünlüğünün sağlanması toplumsal refaha ulaşma yolunda atılması gereken en önemli adımdır.
Ülkemizde ve dünya genelinde savaşların, işgallerin, kan ve gözyaşının sona ermesi, açlığın, hak ve adaletsizliğin, hukuksuzluğun ve yoksulluğun pençesinde kıvranan tüm insanların, insan hak ve özgürlüklerinin sağlanması ve korunması için azami çabanın sarf edilmesi, bireysel ve kurumsal alanda herkesin üzerine düşeni yerine getirmesi, toplumsal barış ve huzura en büyük katkıyı sağlayacaktır.
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nü içtenlikle kutluyor, toplumumuzda insan hak ve özgürlüklerinin, karşılıklı sevgi ve saygı duygularının daha da pekişmesi dileğiyle, tüm halkımıza en içten saygı ve selamlarımı sunuyorum.”
CHP Muğla İl Başkanı Adem Zeybekoğlu
Sahip olduğumuz hakların kilometre taşı olan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilişinin 72. yılındayız. Beyannamenin kabulünün yıldönümünde; ülkemizde temel hak ve özgürlüklerin güvence altında olduğunu söyleyebilmekten, COVID-19 salgınında sağlıklı yaşam hakkımızı kullanabilmekten ne yazık ki çok uzağız.
İçinde yaşadığımız tek adam rejimi; hukukun üstünlüğünün değil üstünlerin hukukunun meşrulaştırılmaya çalışıldığı çarpık, çürümüş bir rejimdir. 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından, tek adam rejiminin yarattığı 20 Temmuz sivil darbesiyle birlikte ülkemizde hak ihlalleri katlanarak artmıştır. Ülkemizin hak ve özgürlükler karnesi, eşit-özgür ve adil bir dünya için mücadele eden bizler ve hak savunucuları açısından, hak etmediğimiz bir utanç tablosudur.
” Türkiye, “Özgür Olmayan Ülkeler” kategorisinde yer almış, son 10 yılda dünya genelinde özgürlüklerin en çok gerilediği ikinci ülke konumuna düşürülmüştür.
“ Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde; Türkiye 2020 yılında 128 ülke içinde 107. sıraya gerilemiş,
- Türkiye; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuruda, 9 bin 250 başvuruyla ikinci sırada
yer almıştır.
- Barış Bildirisine imza atan akademisyenlerin, düşünce ve ifade özgürlüğüne ilişkin haklarının ihlal edildiğine ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin Temmuz 2019’daki kararına rağmen OHAL Komisyonu tarafından hala görevlerine iade edilmemişlerdir. KHK ile ihraç edilen, haklarında soruşturma sonrasında takipsizlik ya da beraat kararı verilen vatandaşlar, yargı önünde aklanmış olmalarına rağmen, yargı kararları hiçe sayılarak görevlerine iade edilmemiş, çoklu hak ihlalleriyle baş başa bırakılmıştır.
Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu tarafından açıklanan ve 37. Olağan Kurultay delegelerinin tamamı tarafından imzalanan “2. Yüzyıla Çağrı” beyannamemizde de yer aldığı üzere:
- İktidarımız döneminde; Güçlendirilmiş Demokratik Parlamenter Sisteme geçilecektir. Düşünceyi ifade, örgütlenme ve basın özgürlüğü koşulsuz güvence altına alınacaktır.
– Meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşları üzerindeki her türlü baskıya son
verilecektir.
- Medya özgürlüğü evrensel ölçülerde güvence altına alınacaktır.
- Türkiye’nin toplumsal barışı ve huzuru sağlanacaktır.
- Toplumsal barış ve huzurun sağlanması için; başta Kürt sorunu olmak üzere tüm toplumsal sorunlarımız demokrasi temelinde ve TBMM’nin öncülüğünde çözülecektir. Toplumsal barışın kalıcı hale getirilmesi için tüm terör örgütleri ve yeraltı suç örgütleri ile mücadele ödün vermeksizin sürdürülecektir.
- Türkiye’nin tam bağımsızlığı, demokrasisi ve üniter yapısı güçlendirilecektir.
- Kadın-erkek fırsat eşitliği sağlanacak, kadına yönelik şiddetin önlenmesi öncelikli öir devlet politikası haline
Cumhuriyet Halk Partisi; sağlık hakkından yaşam hakkına, eğitim hakkından barınma hakkına temel haklarımızın önündeki erişim engellerinin kaldırılmasının ve insan hakları ihlallerinin önlenmesinin güvencesidir.
Saray iktidarı unutmamalıdır ki; bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğar. DOKUNULAMAZ, DEVREDiLEMEZ, ERTELENEMEZ!! olan temel hak ve hürriyetleri hiç kimsenin, hiçbir rejimin, hiçbir iktidarın geri alma hakkı yoktur.