Yangınları nasıl yazsam?

BAKTIKÇA – soru/yorum / A. Kemal KAŞKAR –
Yangınları nasıl yazsam?
Nasıl!
Ülkem gözlerimizin önünde cayır cayır yanıyor; bu can yakan tablo karşısında ne, neler diyebilirim?
Yangın yerlerinde can derdine düşmüş insanlara nasıl el uzatabilirim?
Nasıl!
Yangın yerlerinde canını hiçe sayarak alevlerle, dumanlarla, kavurucu sıcakla boğuşan insanlara nasıl ulaşabilirim? Saygıda sevgide eksiksiz, kusursuz nasıl konuşabilirim onlarla sözün bittiği yerde?
Nasıl?
Neler yazabilirim?
Kaldı mı ki yazılabilecek herhangi bir şey?
Yaşamım boyunca hiç bu kadar yorulmamıştım.
Hiç bu kadar ‘yazamaz’ hallerde hissetmemiştim kendimi.
Gökyüzü ile göz göze gelip de hiç bu kadar utanmamıştım!
Nasıl bir duman o öyle, nasıl bir mavisizlik, nasıl bir çaresizlik …
Özür diliyorum yeryüzünden de.
Biz yetemedik, yetişemedik. Kolumuzu kanadımızı kırdılar, yakıp yıktılar. Durduramadık. Göz göre göre büyüdü yangın. Söndüremedik. Soğutamadık yangın yerlerini. Toprağı koruyamadık …
…
Yirmi yıldır tek başına iktidar olanlar, yaşanan yangın felaketinin faciaya dönmesine sebep olanlar, ‘elimle söndürecek halim yok’ cümlesiyle hiçbir yere kaçamazsınız.
Hiç kimse size yangını elinizle söndürün demedi, demiyor. Yirmi yıldır ellerinize emanet edilmiş devlet olanakları neden ‘yangın söndürme uçakları’ gibi bir çareyi üretemiyor sorusunu soruyor herkes.
Bırakın laf salatasını. ‘Ormancı ateşin içinde’ gibi ajitatif vurguları bırakın. Bu sözleri söylerken, hemen yanınızda duran başta Orman Bakanı olmak üzere kafalarını sallayıp sizi destekleyenlerden ibaret dünyanızın dışında yangın sürüyor, yangın büyüyor. Ateşin içindekileri kurtaracak şeyden, iktidarınızın 20 yıldır edinemediği ‘yangın söndürme uçakları’ndan söz edin, onlardan haber verin. Neden yangınlara ‘havadan söndürme müdahalesi’ konusunda yetersiz kaldığınızı, gerekeni neden bir türlü yapmadığınızı açıklayın.
Neden neden?
Ayrıca hiç kimse, sizin basiretsiz yönetiminizin sebep olduğu bu felaketlerin yaşanıyor olmasından hoşnut değil. Kendinize gelin. Görevinizi yapacaksanız yapın, yoksa çekilin. Boş laflarla, ‘düşmanlık, nefret söylemi’ ile bir yere varamadınız bugüne dek, bundan sonra da varamayacaksınız, bunu görün.
İşinizi yapın: Yangınları söndürün.