A. Kemal KAŞKAR –
‘Milas Salı Pazarı’nın eski hallerini anımsıyor musunuz? Bir zamanlar, bölgemizin ve hatta ülkemizin en önde gelen turistik pazarlarından biriydi. Turların koşa koşa geldiği, rengarenk bir ahenk içinde, Hacıilyas ve Gümüşlük mahallelerimizdeki Menteşe, Güveçdede, Gümüşkesen ve Sarıoğlu caddeleri ile bu caddelerle buluşan çok sayıda ara sokakta açılan irili ufaklı binlerce tezgahtan oluşan Milas Salı Pazarı neden gözden düştü? Ne oldu da artık turist kafileleri Milas Salı Pazarı’na gelmez oldu?
Yaklaşık 10 dönümlük bir alanda, olası bir yangının söndürülmesine ya da yaşanabilecek sağlık sorunlarına müdahale edilebilmesine engel olarak görülüp alan daraltılması ve ‘kapalı pazar yeri’ disiplini oluşturma adımının ‘yerli pazarcı’ tercihiyle birlikte atılmasının bu sonucu doğurduğu belirtiliyor.
Milas Salı Pazarı’nın başına gelenleri, koronavirüs salgını ve giderek derinleşen ekonomik krizle açıklamak da mümkün ancak her şeye rağmen ülkemiz genelinde halâ daha pek çok pazar, özgünlüğünü, dolayısıyla turistikliğini koruyabiliyor ve ilgi odağı olmayı, oluşturmayı sürdürebiliyor.
Bu noktada, uzunca süredir yaşanmakta olan ekonomik krizin bir grup yerli turisti bir ölçüde fakirleştirdiği kabul edilebilir olsa da kriz koşullarında paramızın döviz karşısında yaşadığı büyük değer kaybı düşünüldüğünde tam tersi bir durumun yaşanması gerekirken dış turistlerin Salı Pazarı’ndan neredeyse tümden uzaklaşma durumunu açıklamıyor.
Bölgemizdeki Yalıkavak ve Turgutreis pazarlarında da esnaf dış turist azalmasından yakınıyor ama Milas’taki sorun ‘azalma’ değil ‘yok olma’ düzeyinde yaşanıyor. Bu tablonun, bir yere kadar, Yalıkavak ve Turgutreis için, zaten oralara gelmiş turistlerden söz ettiğimiz halde Milas için ‘oralardan taşınan turistler’i gereksindiği için ortaya çıktığı da not edilmeli elbette …
Pazarımızın cazibesini yitirmesinde ana eksenin, yerel-otantik ürünlerin yetersizliğiyle, daha az pahalı ürünlerin rahatsızlık verecek derecedeki özensizliğiyle, dolayısıyla kalite fiyat dengesinin yeterince kurulamıyor olmasıyla ilişkilendirilerek belirlenmesi gerekiyor.
Ya da her ne ise, o nedenle ya da bu nedenle hangi nedenle olursa olsun Milas Salı Pazarı’nın yeniden cazip duruma getirilmesi gibi bir gündemimiz olmalı. Bu durum, çözülmesi gereken bir sorunumuz olarak görülmeli.
Ne yazık ki hep ve en iyi yaptığımız şeydir ama: Hiçbir şey, hiçbir sorun yokmuş, her şey yolundaymış gibi yaşayıp gitmemeliyiz.
O zamanlar ‘Milas Pazarı’ bakın nasıl anılıyor, anlatılıyormuş:
“Muğla’nın Milas ilçesinde yarım asırlık Salı Pazarı, Hacıilyas ile Gümüşlük mahallelerinin ortasında Menteşe, Güveçdede, Gümüşkesen ve Sarıoğlu caddeleriyle, bunları kesen sokak aralarına yayılan 10 bin metrekarelik alanda 1600 esnaf ve köylünün katılımıyla kuruluyor. Her hafta Bodrum’dan otobüslerle turistler akın ediyor. Hatta esnaf, fiyat etiketlerinin hemen hemen hepsini İngilizce yazıyor, çat pat da olsa İngilizce konuşuyor. Milas’ta cuma, cumartesi ve pazar günleri de semt pazarları kuruluyor. Ancak, Salı Pazarı, başlı başına bir kültür. Ege otlarıyla ünlü. Kese yoğurdu, peynirler, yağlı zeytin, çam balı, tilkişen, ebegümeci, arapsaçı, çıntar mantarı, deniz börülcesi, saksı çiçekleri, el dokuması Milas halıları bunlardan bazıları. (7 Eylül 2007 tarihli Hürriyet’ten)
Hürriyet Gazetesi’nin “En orijinal 10 yerel Pazar” başlıklı bu haberinde yer verilen listedeki pazarlar ise şöyle sıralanmış: Tire Pazarı, Bodrum Yalıkavak Pazarı, Ödemiş Pazarı, Milas Pazarı, Alaçatı Pazarı, Bartın Garılar Pazarı, Kastamonu Pazarı, Sürmene Pazarı, Adana Kuş Pazarı ve Muğla Pazarı.
Aynı gazetenin “Türkiye’nin en iyi 10 turistik pazarı hangisi?” başlıklı 11 Nisan 2020 tarihli haberinde ise 2007 listesinde Tire (Salı) ve Alaçatı (Cumartesi) pazarları dışında, aralarında Milas Salı Pazarı’nın da bulunduğu birçok pazar yer alamamış.
Bir ayrıntı: Listeye bölgemizden ‘Bodrum Mazı Köyü Pazarı (Pazar)’ eklenmiş.