BAKIŞ Haber –
Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği Genel Başkan Yardımcısı ve Milas Süt Birliği Başkanı Ali İhsan Gezgin, süt sektörüyle ilgili değerlendirmelerde bulunarak, zor dönemlerde ayakta kalmayı başaran ve süt sektörünün lokomotifi olan küçük ölçekli aile işletmelerine ve üretime destek verilmesi gerektiğini söyledi.
Milas Süt Birliği Basın Bürosundan verilen bilgiye göre, 2019 yılının sektör açısından çok sancılı geçtiğini belirten Gezgin, yem fiyatlarının yüksek olması sebebiyle süt fiyatlarının her ne kadar zam alsa da yemlere gelen zammı karşılamadığına dikkat çekerek, “Sanayici, kendi açısından piyasanın durağan olduğu zamanlarda, kalite kesintisi adı altında birim fiyatlarından kesinti yaparak kârlılığını korudu. Ama üretici aynı şekilde kendini koruyamadı. Aslında Süt Konseyi, 2019 yılı için verdiği 2 lira olan süt fiyatları, hiçbir zaman 2 lira olarak üreticinin eline geçmedi. Eskiden 2 lira dediğiniz zaman 2 lira üreticinin eline geçiyordu. Artı soğutma primleri ödenirdi. Şimdi sanayici yavaş yavaş o soğutma primlerini üreticiden aldı. Direk 2 lira 30 kuruş Konsey fiyatı soğutma primleri içine dahil edildi. Yani 2 lira 30 kuruşa sattığımızda -şu anki fiyattan konuşuyorum- bunun soğutma bedeli, nakliyesi, giderleri derken üreticinin eline 2 lira 20 kuruş gibi bir para geçiyor. Bu 2 lira 20 kuruş para da her ne kadar günün şartlarında uygun gözükse de girdi maliyetlerinin yüksekliğinden dolayı bu para üreticiyi memnun etmiyor. Bu durum, sanayicinin soğutma primlerini üretici örgütlerinden alması anlamına gelmektedir. Bir de kalite kesintisi yapılmasıyla üreticimizin eline, geçmiş dönemde örgütlü yerlerde 1 lira 92 kuruş geçerken diğer yerlerde ise 1 lira 80 kuruş geçti” dedi.
‘Kalite Kesintisi’ ve arz-talep dengesinde bozulma …
Başkan Gezgin, sütte en az 3.60 yağ ve 3.2 protein standardı zorunluluğu olduğunu, yaz döneminde Türkiye şartlarında birçok üreticinin bu standardı sağlayamadığını, sanayicinin de bunu bahane ederek ‘kalite kesintisi’ yaptığını belirterek, “Ama şöyle düşündüğümüzde, sütte aranan yağ ve protein standardının üzerindeki sütü sanayici desteklemedi, bu süte prim vermedi. Üretici böyle zor günler geçirdi. Süt hayvanları kesime gitti. Yurtdışından 3 bin Euro’ya alınan düveler, para kazanamayan üreticilerimiz tarafından mecbur olarak kesime gönderildi. 15-16 bin liraya alınan düveler kesime gitti. Bu da milli ekonomiyi zarara uğrattı. Bu kesimler sonucunda süt fiyatları da arzın az talebin fazla olması sebebiyle Süt Konseyi’nin açıkladığı referans fiyatın üzerine doğru çıkmaktadır. Bu durumun sebebi, aile işletmelerinin 2019’da küçülmeye gitmesi, kaba ve fenni yemlerin fiyatlarının artması ile düve kesimleri oldu. Ama şunu da belirtmek gerekiyor; küçük üreticinin ana geçim kaynağı bu olduğu için sektörü terk etmedi, zor şartlara direnerek ayakta kalmaya devam ediyor. Ama bu işi hobi olarak yapan 100 ile 1000 başlık büyük çiftlikler kapandı. Sütteki dalgalanmanın asıl sebebi, mesleği olmayanların bu işe girmesi ve kâr-zarar hesabı yaparak bu dönemlerde hızlıca sektörden çıkmasıdır. Arz ve talep dengesinde bu bozulma sütte ve ette hem üretim hem de fiyat bakımından dalgalanma yaratmaktadır.”
‘Aile işletmelerinin destekleme modelleri değişmeli’
Açıklamalarını ‘kalite bazlı destekleme modeli’nin gündemde olduğunu ve bu modele geçilmesine kesin gözüyle bakıldığını dile getirerek sürdüren Gezgin, “Yatırım desteklemelerine geçilmesi bu noktada hayati önem taşıyor. Yatırım desteklemelerinde prosedürler azaltılmalı. Üretimi her şatta sürdüren aile işletmelerine destek verilmesi gerekiyor. Süt fiyatlarını değerlendirdiğimizde fiyatların aslında ucuz olmadığı ama üreticilerimizin girdi maliyetlerinin pahalı olduğunu görüyoruz. Üreticilerimiz bir yıl önce bir çuval yemi 55 liraya alırken bir yıl sonra 85 liraya alıyorsa bu şartlarda üretimin sürdürülebilirliği tehlikeye giriyor. Girdi maliyetinin düşürülmesine odaklanmak gerekiyor. Süt fiyatları pahalanınca süt rafta kalıyor. Bu defa geri tepmelerle süt fiyatları düşüyor. Tüketicilerimizin genelinin süt ve süt ürünlerini tüketebileceği fiyatlar oluşturulmalı ve üreticimizin de üretimi sürdürebilmesi için girdi maliyetlerinin düşürülmesi lazım. Ülkemizde kişi başına yıllık yaklaşık 30 litre süt tüketilirken, Avrupa’da kişi başına ortalama 60 litre süt tüketiliyor. Milas Süt Birliği olarak şenlik havasında gerçekleştirdiğimiz Dünya Süt Günü kutlamalarımızın, okullardaki projelerimizin, buzağı yarışmalarımızın amacı sağlıklı yaşam için vatandaşlarımızın süt ve süt ürünleri tüketimini artırmaktır. Bu teşvik edici çalışmaların Bakanlık ve sağlık örgütleri düzeyinde de yapılmasında büyük fayda görüyoruz.”
‘Bakanlığın yaptığı süt tozu ve krema müdahalesi üreticiyi ayakta tuttu’
Üretici birliklerinin talebiyle geçen yıl Tarım ve Orman Bakanlığı’nın süt tozu ve krema müdahalesinin sektörü ayakta tuttuğuna da dikkat çeken Gezgin, “Eğer Bakanlığımız süt tozu ve kremayı kendisi almasaydı sektörün durumu çok vahimdi. Bakanlığımız bu sancılı süreçte piyasadaki sütü, üretici örgütleri aracılığıyla toz ve kremaya çevirerek kendisi aldı. Bu anlamda talimat vererek üreticimizi koruyan Sayın Tarım ve Orman Bakanımız Bekir Pakdemirli’ye üreticilerimiz ve şahsım adına teşekkür ediyorum” dedi ve desteklerin örgütler üzerinden verilmesinin alandaki vergi kaybını, kayıt dışılığı da önleyeceğini belirterek Milas Süt Birliği’nin bu duruma iyi bir örnek olduğunu, Birlik olarak Muğla genelinde Kurumlar Vergisi Listesi’nde 38’inci, Milas’ta da 9’uncu sırada olduğunu söyledi.
‘Yemini hazır alan üreticinin para kazanma şansı yok’
Süt üreticisinin para kazanabilmesi için ilk önce en büyük girdi kalemine odaklanması ve kendi yemini kendi üretmesi gerektiğini belirten Gezgin, “Milas Süt Birliği olarak “Kendi Yemini Kendin Yap” isimli bir proje ile üreticilerimizi yem üretiminde destekledik. Şu an üreticilerimiz kaba yemini kendi üretmekte, fenni yemini zenginleştirmektedir. Bu projeyle üreticimizin cebine artı yüzde 20 net bir para kaldı. Yemini hazır alan üreticinin bu şartlarda yaptığı işten para kazanma şansı yok” dedi ve sözlerini söyle tamamladı:
“Milas Süt Birliği olarak Milas Organize Sanayi Bölgesi’nde, süt işleme tesisi ve diğer yatırım tesislerini kurmak için tüm planlamaları ve proje çalışmalarını tamamladık. Uygulamaya geçmek için yer tahsisini bekliyoruz. Yer tahsisinin ardından süt işleme tesisimizle birlikte, üreticimizin en büyük girdi maliyeti olan yem konusunda maliyeti düşürecek önemli bir proje olan flake işleme tesisini hayata geçirmeyi hedefliyoruz.”