BAKTIKÇA / A. Kemal KAŞKAR –
Kendinizi koronavirüs salgınına karşı ne kadar güvende-korunmada hissediyorsunuz?
65 yaş ve üstü yaş grubu ile kronik hastalıkları bulunan yurttaşlarımla ilgili ‘sokağa çıkma yasağı’ var.
Ekranlardan izlediğimiz kadarıyla bazıları halâ sokaklarda … Hepsinin kendince bir ‘yasağa uymama gerekçesi/açıklaması’ var … 70 yaşında olduğunu söyleyen bir yurttaşım, bankadan 6 ay ödeme ertelemeli ihtiyaç kredisi çekmek için sokakta olduğunu söylüyor … “Peki ödeyebilecek misiniz” sorusuna da önce olumlu yanıt verir gibi oluyor ama hemen ardından değiştiriyor yanıtını: “Nasıl ödeyim ki?” … Muhabirin “ne olacak belli mi?” sorusu, “Nasıl ödeyim ki?” demesine yetiyor.
Bir de PTT önlerinde 1000 TL destek parası almak için ‘güvenli fiziksel mesafe’ tavsiyelerine uymadan bekleşen yurttaşlarımız … Görevlilerin hiçbir işe yaramayan uyarıları arasında, kiralarını, elektrik ve doğalgaz faturralarını ödeyeceklerini söyleyip duruyorlar … Hepsi ‘mecbur’ olduğunu söylüyor-düşünüyor haklı olarak …
…
Ülkemiz genelinde olmasa bile, başta İstanbul olmak üzere salgının etkili olduğu illerde ya da bazı illerimizin ilçelerinde bölgesel-yerel sokağa çıkma yasağı uygulanması kaçınılmaz, olmazsa olmaz bir önlem. Ben de bu konuda çok gecikilmiş olduğunu düşünüyor, ancak ne denli gecikilmiş olursa olsun bu adımların daha da zaman yitirilmeksizin atılması gerektiğine dikkat çekmek istiyorum.
Bu talebin yaygın ve etkili bir şekilde sahiplenilmesi çok önemli …
Salgın şartlarında, her ne kadar alındığı söylense de, önleme/koruma niteliği çok düşük birkaç önlemle bu sorunu sokakları terketmeksizin çözemeyeceğimiz çok açık.
Ülke olarak ‘sokağa çıkma yasağı’ uygulaması için yurttaşlara asgari geçim koşullarına ilişkin güvence verilebilmesi için gerekli-yeterli kaynağın -ne üzücü ki- olmadığı da bu vesileyle ortaya çıkmış durumda …
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın haftalardır, dünya üzerinde pek çok başka ülkenin liderleri gibi genel bir güvence vermesi beklenirken ‘iban numaraları vermesi’ endişe yarattı …
Bağış kampanyaları açılabilir elbette, açılmalı … Ama bu kampanyanın amacı “yevmiye ile geçimini sürdüren kesimler başta olmak üzere, alınan tedbirlerden dolayı mağdur olan dar gelirli vatandaşlarımıza ilave destek sağlamak” olarak açıklanıyorsa, burada durup düşünmek gerekiyor … Kampanya açılıncaya kadar geçen çok değerli onca zaman boyunca toplumun ‘yevmiye ile çalışan-dar gelirli kesimleri’ne doğrudan seslenilmemiş olması dikkate alınırsa, ortaya şöyle bir tablo algısı çıkıyor:
Demek devletimizin bütçe olanakları, emeği ile geçinen dar gelirli yurttaşlarına ‘gelir güvencesi’ verebilmek için yetersizmiş … Bu duruma bağlı olarak, işçilere-emekçilere-küçük esnafa destek olabilmek için ille de bir ‘bağış kampanyası’ açılması zorunlu imiş …
Yıllardır, hiçbir şekilde herhangi bir tasarruf düşünülmeden, har vurup harman savrularak kazanıldığı sanılan, arttığı iddia olunan itibar sizce ne ifade edebilir bu durumda?
Şimdi, her geçen gün artan can kayıplarımızla yaşarken “vergiden kaçınma” gibi utanılası açıklamalarla taaa Manhattan’lara uçup gitmiş milyonlarca lirayı ‘zaman aşımı’ deyip unutabilir miyiz Allah aşkına! Üstünün örtülüp küllendirildiği düşünülen bütün bu ve benzeri işler yüzünden yene yene bir hâl olan ‘kul hakları’na ne demeli?
Daha yazacak-söylenecek çok şey var da, yazdıklarımı okunamayacak kadar uzatmak istemiyorum.
Son olarak bir de, CHP’li belediyelerin bağış kampanyalarının engellenmesinin ne kadar büyük bir ayıp ve zaman kaybı olduğunu eklemeliyim … Bu konudaki bakanlık genelgesinin de daha çok ayıp edilmeden, zaman yitirilmeden geri çekilmesi dileklerimle, salgın yüzünden kaybettiğimiz canların büyük acılarını paylaşıyor, tüm yurttaşlarıma sağlıklar diliyorum …
‘Tüm çalışanlar için sağlık!’
Koronavirüs salgını koşullarında devletin bir türlü almadığı önlemler yüzünden işçilerin-emekçilerin yaşadığı sorunların çözümlenmesi için sendika, meslek örgütü, demokratik kitle örgütü, siyasi partiler, aydın-akademisyen, gazeteci ve milletvekilleri tarafından oluşturulan ‘Tüm Çalışanlar İçin Sağlık Platformu’nun çağrısını da paylaşmak istedim bugün sizlerle …
Yaşanacak sorunların önüne geçmek için çağrımızdır
Aralık ayından bu yana tüm dünyayı etkisi altına alan, bugün Covid-19 olarak adlandırdığımız salgın ülkemizde de etkisini arttırmıştır. Tablo herkes için ama özellikle de emekçiler için yaşamsal bir tehdit boyutlarına ulaşmıştır. Ancak açıklanan tedbirlerin hiçbirinin biz işçi-emekçiler ile bir ilgisi yoktur. Adeta ölümüne çalışmak ya da ölene kadar çalışmak dayatılmaktadır. Neredeyse herkes kendi başının çaresine baksın noktasına gelinmiştir. Fakat biz diyoruz ki; emekçiler risk altında. Salgınla birlikte daha da derinleşen ekonomik krizin yükü emekçilerin sırtına yüklenemez. Artık hayati hale gelen taleplerimizi aşağıda imzası olan kurumlar olarak yüksek sesle dillendiriyoruz.
Tüm toplumu 02.04.2020 (Perşembe) tarihinden itibaren her gün 20:20 saatinde bir dakika boyunca ışık yakıp söndürerek taleplere destek vermeye ve ses çıkarmaya çağırıyoruz.
Taleplerimiz
- İşten çıkarmalar yasaklansın. Sağlık emekçileri ve zorunlu sektörler dışında çalışan tüm emekçiler ücretli izne çıkarılsın.
- İşsizlik fonu sendika ve meslek örgütlerinin gözetiminde işsizler için değerlendirilsin. Güvenceli ve güvencesiz tüm işçilerin sağlığı SGK tarafından karşılansın.
- Tüm faturalar (su, elektrik, doğalgaz) salgın süresince alınmasın. Zorunlu ihtiyaçlardan (gıda, temizlik ürünleri vb) alınan vergi kaldırılsın. İhtiyaç sahibi herkes için bu zorunluluklar karşılansın. Ev emekçisi kadınlara asgari geçim ücreti tutarında maaş bağlansın.
- Bütün sağlık hizmetleri ve sağlık ürünleri (dezenfektan, maske, ilaç vb.) herkese ücretsiz ve erişilebilir hale getirilsin. Hizmet ve ürünleri sunan tüm işletmeler kamu denetimine alınsın ve ilgili meslek örgütleri, sendikalar ve uzmanların katılımıyla oluşturulacak bir konsey tarafından yönetilsin.
- Süreç şeffaf bir şekilde yürütülsün. TTB ve ilgili meslek örgütleri sürecin yönetiminin bir unsuru olarak mekanizmaya dâhil edilsin.
- KHK ve/veya güvenlik soruşturması nedeniyle işten çıkarılmış tüm sağlık çalışanları işlerine iade edilsin.
- İşçi-işsiz ve emeği ile geçinen herkesin vergi borçları silinsin, kredi vb borçları ertelensin.
- Sağlık emekçilerinin üstündeki siyasi baskı kaldırılsın. Koruyucu ekipman, dezenfektan vb ihtiyaçları hızlı bir şekilde tedarik edilsin.
- Halk sağlığı için işin yürütülmesinin zorunlu olduğu bütün fabrikalarda, işyerlerinde sağlık hizmetleri TTB denetiminde, sendikalar ile beraber yürütülsün.
- Teşhis ve tedavi için sağlık hizmetleri kamulaştırılsın. Her bölgede test yapılacak laboratuvar kurulsun ve yaygın test ile virüsün yayılım yönü tespit edilsin.
- Toplumsal yaşamın sürmesi için işin devamının zorunlu olduğu sektörlerde ya da yaşamsal gereklilik olmadığı için işçilerin ücretli izne çıkarıldığı işletmelerde ortaya çıkan artı maliyet tüm halkın vergileriyle oluşturulan hazineden değil sermayeye konulacak artı vergiden karşılansın.Risk grubuna girenler ve emekliler için en düşük ücret asgari geçim ücreti olsun ve tüm sağlık, gıda ve bakım ihtiyaçları devlet tarafından karşılansın. Cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin yaşam hakkının güvenceye alınması için gerekli önlemler alınsın. Ayrıca yaşam hakkı her insan için geçerli olduğu gibi mülteciler için de zorunludur. Bütün mültecilerin sağlık, gıda ve temizlik ihtiyaçları ücretsiz olarak karşılanmalıdır.
“Hükümeti uyarmayı tarihsel bir sorumluluk olarak görüyoruz”
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ile Türk Tabipleri Birliği (TTB), Covid-19 salgını ile etkin mücadelede halkın sağlığını, işini ve aşını korumak için 7 önlem açıkladı.
Hükümetin dikkatine sunulan, kişi ve kurumların imzasına da açılan metin şöyle:
Biz aşağıda imzası bulunan …
Biz aşağıda imzası bulunan konfederasyonlar, birlikler, sendikalar, odalar, barolar, dernekler, demokratik kitle örgütleri ve inisiyatifleri, siyasi partiler ve kişiler olarak Covid-19 salgını ile etkin mücadele için, halkın sağlığını, işini ve aşını korumak için aşağıdaki 7 önlemin aciliyetini bir kez daha hatırlatıyor iş işten geçmeden gereğinin yapılması için hükümeti uyarmayı tarihsel bir sorumluluk olarak görüyoruz:
1.Temel, zorunlu ve acil mal ve hizmet üreten işler dışında bütün işlerde salgın süresince çalışma acilen durdurulmalıdır.
2.Salgın süresince işten çıkarmalar yasaklanmalı, küçük esnaf desteklenmeli, çalışanlara ücretli izin verilmeli ve işsizler için ise koşulsuz işsizlik maaşı ödenmelidir.
3.Tüketici, konut ve taşıt kredileri ile kredi kartı borçları ve elektrik, su, doğalgaz ve iletişim faturaları salgın riski boyunca faiz işletilmeden ertelenmelidir.
4.Bu süreçte özel sağlık kuruluşları kamu kontrolüne geçirilmeli, yurttaşların sağlık hizmetlerine erişimi istisnasız ve ön koşulsuz bütünüyle parasız olmalıdır.
5.Salgınla mücadelede koordinasyonda katı bir disiplin uygulanmalı, bilimsel yaklaşım ve bilgi paylaşımında açık ve şeffaf olunmalıdır. Güven kriteri haline gelen Covid-19 Testleri konusunda bilimsel-yaygın-hakkaniyetli ve sonuçların hızla açıklandığı bir işleyiş hakim kılınmalıdır
6.Başta hekimler, sağlık ve belediye çalışanları olmak üzere, tüm zorunlu işlerde koruyucu ekipman başta olmak üzere bütün eksiklikler giderilmeli, herhangi bir aksama yaşanmayacağına dair güven verilmeli ve bu işlerde çalışan herkes düzenli olarak testten geçirilmelidir.
7.Salgın dönemlerinde dezavantajlı kesimler olarak kabul edilen; hiçbir geliri ve birikimi olmayan yoksullar, göçmenler ve tutuklu/hükümlüler için yaşamlarını ve sağlıklarını koruyacak fiili ve yasal düzenlemeler hayata geçirilmelidir. (www.disk.org.tr – disk@disk.org.tr)