A. Kemal KAŞKAR –
CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin, 9 Haziran 2020 tarihinde TBMM/ Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Türkiye Varlık Fonu Yönetim Anonim Şirketi ile Türkiye Varlık Fonu’nun 2018 Yılı Mali Tabloları ve Faaliyetleri ile İlgili Denetim Raporlarının görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada, “Sayın Cumhurbaşkanı ‘Bir Anonim şirket nasıl yönetiliyorsa Türkiye’de öyle yönetilmelidir’ dedi ve öyle yönetti. Şirket gibi yönetilen devlet her şeyini sattıktan ve ödeyemeyeceği kadar borçlandıktan sonra şimdi de ayakta kalmaya çalışan halka yükleniyor. Halkın birikimlerine yükleniyor. Türkiye Varlık Fonu başka ülkelerdeki gibi bütçe fazlasının kullanımı suretiyle gelecek kuşaklara gelir transferinin değil aksine bugünden borçlanmak suretiyle gelecek kuşaklara borç transferi yapmayı öngörmektedir. Varlık Fonu, Kamu kaynaklarını kullanmasına karşın, neredeyse kamu kuruluşlarına ilişkin hiçbir düzenleme ve sınırlamaya tabi değildir. Varlık Fonu’na ve Varlık Fonu’nun kurtarma operasyonuna giren şirketlere Anayasa ile bile verilemeyecek düzeyde geniş, hukuksuz ve orantısız muafiyetler getirilmiştir. Kamu kaynakları ile neredeyse hiçbir kamusal düzenlemeye tabi olmadan, kamuya bilgi verilmeden, sorgusuz sualsiz istenilen şirketler ‘stratejik’ denilerek, özellikle hisse alımı yoluyla kaynak aktarılmak istenmektedir. Bu, aslında devletin yasal organlarının yetkilerini ve egemenlik gücünü şeffaf olmayan bir fona kuralsız bir şekilde devretmesi anlamına gelmektedir. Bu anlamıyla Varlık Fonu devlet içinde paralel bir mali kurumdur. Vatandaşın ödediği vergileri kullanan ve kuruluş felsefesine aykırı olarak Hazine garantisi ile yabancı para cinsinden bile borçlanan varlık fonunun denetiminin, Sayıştay kapsamı dışında olması tamamen bilinçli bir örtbas çabasıdır” dedi ve ‘Denetim Raporları’ hakkındaki görüşlerini şöyle sıraladı:
16 maddede …
1.2018 dönemine ilişkin denetim raporlarının Haziran’da teslim edilmesi gerekirken denetim görevlendirmesi bile ancak Temmuz ayında yapılmıştır. Denetim görevlendirmesi neden bu kadar geç yapılmıştır? Sayın Genel Müdür, “sorumluluk bizim” demiştir ancak sorumun muhatabı kendisi değildir. Raporun kapağında talimat tarihi 11.07.2019 olarak yer almaktadır.
2.Cumhurbaşkanlığına bağlı çalışan merkezi denetim elemanlarının Varlık Fonu’nu denetlemeleri sağlıklı ve tarafsız bir şekilde sağlanamaz. Kendi idari amirlerinin yönetim kurulunda olduğu bir şirketi hakkaniyetle nasıl denetleyebileceklerdir? Söz konusu çıkar çatışmasının önlenmesi için herhangi bir tedbir alınmış mıdır?
3.Türkiye’de faaliyet gösteren bağımsız denetim şirketi KPMG, neden Kasım 2019’da Varlık Fonu için öncelikle İngilizce bir rapor hazırlamıştır? Bu raporlar kamuya hesap verme gayesiyle Varlık Fonu ve merkezi denetim elemanlarından önce başka yerlere mi sunulmaktadır?
4.Denetim elemanları denetim kapsamını “sadece bağımsız denetim raporlarının denetimi” olarak hukuksuz biçimde daraltmışlardır. Oysa kanunda (6741 sayılı Kanunun 6-2 maddesinde) “TVF Anonim Şirketi, Şirket tarafından kurulacak alt şirketler, TVF ve TVF bünyesinde kurulacak alt fonların bağımsız denetimden geçmiş mali tabloları ve faaliyetleri… en az üç merkezi denetim elemanı tarafından bağımsız denetim standartları çerçevesinde denetlenir” denilmektedir. Merkezi denetim elemanlarının denetim kapsamının “sadece bağımsız denetim raporlarının denetimi” olarak sınırlandırmalarını dayanak teşkil eden bir karar, mevzuat veya hukuki görüş var mıdır?
5.Şirketin, kurulduğundan bu yana yaklaşık 3,5 yıldır hiçbir Genel Kurul yapmama sebebi nedir? Bu konuda raporda ayrıntılı bir değerlendirme olmamasının sebebi nedir? Gerçi Genel müdür “sorumluluk bizim” dedi ancak raporda yayımlandığı tarih itibariyle genel kurulun yapılmadığı belirtilmektedir.
6.Varlık Fonu, Borsa İstanbul’un zaten hakim ortağı olup %73 paya sahip iken Türkiye’den ayrılmayı düşünen yabancılara ait %17 payı -Nasdaq (NASDAK) % 7, EBRD (İBİARDİ) %10- almak için kaynak ayırmış, zaten hakim durumda olunan bir şirketin paylarının alınması nakit kaynakların heba edilmesi anlamına gelir. Bu işlemin arkasında yatan sebep nedir?
7.Şirkette çalışan bir denetçi olmasına rağmen şu ana kadar bir iç denetim-iç kontrol raporu hazırlanmadığı görülmektedir. Merkezi denetim elemanları neden Şirket yetkililerinden açıklama ve bilgi almamışlardır?
8.Varlık Fonu’nun “üç yıllık stratejik yatırım planı” hazırlaması ve bu planının Cumhurbaşkanı tarafından onaylanması gerekir. Merkezi denetim elemanları konu hakkında neden Şirket yetkililerinden açıklama ve bilgi almamışlardır?
9.Kuruluşundan bu yana Şirket nezdinde bir danışma kurulu oluşturulmamıştır. Danışma kurulu oluşturulmamasının nedeni nedir?
10.Şirket Uluslararası Varlık Fonları Forumu üyeliğine girmiş ve bu Forumun ilkelerine uyma sözü vermiştir. Uluslararası Varlık Forumu’na göre, Varlık fonlarının ülkedeki tüm mevzuata uygun; kamuya açık olmalı ve düzenli raporlanmalıdır. Varlık Fonu’nun Uluslararası Varlık Fonları Forumu’nun düzenlemelerine uygunluğu konusundaki denetim değerlendirmesi nedir?
11.Fona bağlı şirketlerden BOTAŞ, kendisi ile ilgili birçok bilgiyi ve dava süreçlerini bağımsız denetçilere vermemiş. Ayrıca, 2018 yılından sonraki önemli gelişmeleri görebilmek adına istenen bilgilerin Çaykur, Botaş, Eti Maden ve PTT’den gelmediği belirtilmiş. Bağımsız denetim yapan özel firma bu bilgileri alamadığı için mali tablolarının gerçeği tam olarak yansıttığına ilişkin yeterli güvence sağlayamadığını belirterek şartlı (çekinceli) görüş vermiş. Neden merkezi denetim elemanları yasadan aldıkları güçle bu bilgileri temin edip incelememişlerdir?
12.Varlık Fonu şirketlerinden TURKSAT ile ilgili yeterli açıklama yapılmamıştır. Bağımsız denetim yapan özel firma, TURKSAT’ın mali tablolarının gerçeği tam olarak yansıttığına ilişkin yeterli güvence sağlayamadığını belirterek şartlı (çekinceli) görüş vermiş. Merkezi denetim elemanları neden raporlarında, TURKSAT ile ilgili tespit edilen hususlara dair herhangi bir bilgi vermemiştir?
13.Bağımsız denetim yapan özel firma; Halkbank, Botaş, Eti Maden ve PTT ile ilgili çeşitli aykırılık tespitleri ya da muhasebe kayıtlarında mutabakatsızlık ya da bilgi temin edememe sorunlarını belirtmiş. Merkezi denetim elemanları bu konuda neden detaylı bilgi ve açıklama almamışlardır?
14.2015’te 22 milyon TL ve 2016’da 82 milyon TL KAR eden Çaykur İşletmeleri, 2017 yılında Varlık Fonu’na geçtikten sonra 2017’de 267 milyon TL, 2018’de 657 milyon TL, 2019’da ise 635 milyon TL ZARAR etmiş. Yani Varlık Fonu yokluk çekmiş.
Şirketin finansman giderlerinde de büyük artış olduğu görülüyor. Bu gibi dikkat çekici hususlar merkezi denetim elemanlarınca neden detaylı olarak incelenmemiştir?
15.Çaykur’un 1,5 milyar lira zararına ek olarak, banka borcu 1,4 milyar TL’den 3,4 milyar TL’ye çıktı. Aynı dönemde THY’nin borcu % 107 artarken, TCDD’nin borcu son 1 yılda % 349, Kayseri Şeker’in borcu ise % 292,8 yükseldi. Söz konusu dikkat çekici borç ve zarar kalemleri hakkında Merkezi denetim elemanlarının neden hiçbir tespitleri yoktur?
16.Merkezi denetim raporlarının ekinde Rusya ile ortak bir yatırım fonu kurulmasına karar verildiği ve bunun için Türkiye’nin ilk olarak 200 milyon Euro ödeme yapacağı söyleniyor. Bu doğru mudur, ödeme yapılmış mıdır, bunun amacı nedir?