Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, yeni tip Koronavirüs (Covid-19) salgınıyla mücadele edilen günlerde kaygı bozukluğunda da artış yaşandığına dikkat çekiyor …
Müftüoğlu, “Fotoğraf çok net: Pandemi çoğumuzda beklenenden daha derin kaygılara yol açtı. ‘Aşı bulunacak mı, bulunmayacak mı? Etkili ilaçlar geliştirilebilecek mi, geliştirilecekse ne zaman elimizde olacaklar? Bu hastalık bana veya bir yakınıma da pençesini geçirebilir mi? İşler güçler, ekonomik süreçler önümüzdeki günlerde acaba daha da kötüleşecek mi’ gibi sorular doğal olarak ‘süresi ve dozu kaçmış bir endişe durumunu da beraberinde getirdi. Öyle ki, son günlerde ‘kaygı bozukluğu’ (tıbbi adıyla yaygın ‘anksiyete’) en az koronavirüs kadar mühim bir sağlık sorunu olma sürecine girdi. Şöyle etrafınıza dikkatle bir bakın, aşağıdaki belirtileri çevrenizdeki pek çok insanda göreceksiniz” diyor ve şöyle sürdürüyor:
“Kaygı meselesi çok derin bir mevzu. Farklı altyapıları, görüntüleri, belirtileri, neticeleri var. Konuştuğum ruh sağlığı uzmanları, oluşabilecek bir kaygı sorununun belirtilerini basitçe şöyle sıraladılar: Yorgunluk, isteksizlik, bitkinlik, keyifsizlik, yaygın ağrılar (özellikle baş ağrıları), gaz, şişkinlik, reflü ve benzeri sindirim sorunları, el ve ayaklarda uyuşma, yanma, karıncalanma ve benzeri işaretler, uyku bozuklukları ve bazen ciddi ölçüde uyku kayıpları, sinirli, gergin ve huzursuz bir ruh yapılanması, terleme, ellerde titreme, çarpıntı, odaklanmada zorlanma, unutkanlık eğilimi, dikkat dağınıklığı, kaygı oluşturan düşünce veya düşüncelerden uzaklaşmada zorlanma, hava açlığı/nefes darlığı … Kaygının dozu ve süresi daha da arttığı zaman bu belirtilere; şiddetli mide krampları, sık idrara çıkmalar, bedende ve avuçlarda aşırı terlemeler, her an kötü bir şey olacakmış gibi bir duygu durumu içine girmeler, ciddi panik halleri hatta ölüm korkusu eklenebiliyor.” (t24 Sağlık)