A. Kemal KAŞKAR –
Milas’a yolculuğun en güzel noktalarından biridir: Bir yanda Bafa Gölü uzanır bir yanda Deveci Han durur …
BAKIŞ’ın 30 Kasım 2018 tarihli 26’ncı sayısında “Milas, konuklarını daha etkili bir şekilde karşılamalı” başlıklı haberle dile-gündeme getirmiştik onu …
Konu: Söke-Milas karayolunun kıyısında yıllardır kendi haline terk edilmiş, sağında solunda, önünde arkasında, hatta çatısında makiler, otlar, ağaçlarla kaplanmış halde duran ‘Deveci Han’a (Taş Han) sahip çıkılması idi.
Bafa Gölü’nün yanıbaşında Aydın il sınırından çıkılıp Muğla iline yani Milas’a girdiğimiz anda göz göze geldiğimiz bu han, yaklaşık 600 yıldır orada duruyordu.
Sadece bu bile yeterince önemli değil mi …
BAKIŞ’ın 25 Eylül 2020 tarihli 105’inci sayısında, “Milas, konuklarını daha etkili bir şekilde karşılamaya hazırlanıyor” başlıklı ikinci haberimizde, bu tarihî hana sahip çıkılarak başlatılan temizlik-derleme toplama çalışmasını büyük bir mutlulukla haberleştirmiştik.
Koruyucu çalışmanın tamamlanmasının ardından ‘Deveci Han’ın son durumunun görüntülerinin yanı sıra, bu tarihsel mekanın önüne konmuş tabelada yer alan özet bilgiyi de paylaşmalı:
“Menteşeoğullarının Başkenti Beçin ile diğer önemli merkezi Balat (Milet) arasındaki ticaret yolu üzerinde bulunmaktadır. Gölün (Bafa) hemen kenarında bulunan yapıya giriş, bugün önünden geçen karayoluna bakan uzun cephesinin ortasında yer almaktadır. Dikdörtgen planlı, tek katlı ve tek sahınlı hanlar grubundan olan yapı, beşik tonozla kapatılmıştır. Kesme taş, moloz taş ve tuğla malzemenin kullanıldığı yapı dıştan dikdörtgen dayanaklarla desteklenmiştir. İç mekanı kapatan tonoz, dayanakların hizasındaki sivri kemerlerle içten sağlamlaştırılmıştır. Plan olarak Beçin’de Üçgöz Hanı ile Kızıl Han’a benzemektedir. Kesin inşa tarihi bilinmeyen Deveci Hanı XIV. Yüzyıla tarihlenmektedir.
Menzil Hanı olarak inşa edilen bu yapının bitişiğinde bir de sarnıç bulunmaktadır. Üzeri kubbe ile kapatılan sarnıç, yaz ayları oldukça kurak geçen bu çevrede yolcuların ve beraberlerindeki hayvanların içme suyu ihtiyacını karşılamak için yapılmıştır. Bölgede gümbet adıyla bilinen kubbeli sarnıçlar genellikle XIX. Yüzyıldan günümüze ulaşmışlardır.”
Şimdi ‘ikinci adım’ atılmalı …
Şimdi sırada, bu tarihî mekanla ilgili ikinci adımın atılması var.
Bu ikinci adım, Deveci Han ve Sarnıç’ın içinde bulunduğu alanda, gelip geçenlerde bir merak uyandırıp onları kendisine çekecek bir tablo oluşturulmasıdır.
Bu önerimizi, 30 Kasım 2018 tarihli ilk haberimizde şöyle dile getirmiştik:
“Söke yolu üzerinden Milasımıza, Muğlamıza gelenleri ilk karşıladığımız bu çok özel noktada konuklarımıza o güzelim tarihi yapıyı da içine alacak şekilde bir ‘hoş geldiniz’ diyebiliriz …
Konuklarımızı daha etkili bir şekilde karşılayabilmek için o bölgede, bu tarihi yapı da dahil olmak üzere ilgi çekici bir ‘merhaba’ demek adına düzenlemeler yapabiliriz …
Sevgili yetkililerimize, başta Milas Kent Konseyi olmak üzere gönüllü-sivil toplumun da katılımını sağlayıp bir an önce bu konu ile ilgilenilmesi ve ilçemizin-ilimizin tanıtımının sıfırıncı kilometreden başlatılması anlamında bir proje oluşturulup uygulanması çağrısında bulunuyoruz …”