BAKTIKÇA / A. Kemal KAŞKAR –
Daha neler: “Yok artık! Olur mu öyle şey!” anlamlarında bir tepki-ünlem sözümüzdür.
Değişik nedenlerle zaman zaman kullanırız bu şaşkınlıkla aşılanmış tepki kalıbını … Yapılan, söylenen yanlış her ne ise onlara geçit verilmeyeceğine ilişkin bir kararlılıkla ve ille de inanmışlıkla …
Ülkemizde siyaset sahnesi ‘iktidardaki ittifak tarafından’, siyasetçilerin birbirlerine yönelik en sert eleştirilerini de kapsayacak bir ‘demokrasi modeli’ yerine, muhalefet temsilcilerinin olağan siyasal tartışma söylemlerinden ‘düşmanlaştırma malzemeleri’ üretip-uydurup bunların ‘yüksek yüksek tazminatlı mahkemeleşme-gerginleşme’ nedeni olarak kullanılmasının ötesine taşınmış bulunuyor ne yazık ve ne üzücü ki: Artık, vatandaşların ‘linç girişim ve gösterileri’ kınanmak yerine olumlanmaya başlandı. Vatandaş bu yönde adeta teşvik ve hatta tahrik edilir oldu. Toplumcek buna, çok büyük bir ‘tarihsel sorunumuz’ haline getirilmeden engel olmalıyız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kocaman sorunumuzu büyütmeyi sürdürüyor. Yine ve yine ısrarla ‘gerilim siyaseti’ ile oluşturmayı umduğu ‘korku iklimi’nden medet umarak attığı adımlara yenilerini ekliyor. Erdoğan, 26 Mayıs Çarşamba günü partisinin Meclis grubunda yaptığı konuşmada İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e Rize’de bir grup vatandaşın saldırgan tepkisine ilişkin şunları söyledi:
“Burası Rize, sen kalkıp da Rize’nin uşağına bu şekilde hakaret edip onu Netanyahu gibi bebek katillerinin yanına koymaya kalkarsan yapılacak budur. Yine dua et ki gelin hanıma çok ileri gitmeden bir ders verdiler. Bu da Rizelinin edebini, adabını gösterir. Bu daha bir, daha neler olacak neler. Daha dur bakalım bunlar iyi günler …”
Artık yöntemimiz bu mudur sayın Cumhurbaşkanı?
Bundan sonra siyasetçilerin birbirlerine hitaben konuşmalarını beğenmeyen vatandaşlar, meşreplerine göre hangi siyasetçiye kızarlarsa ona böyle mi davransınlar? Demokrasicilik oyununda yıllarcadır edindiğimiz deneyimlerden sonra vardığımız nokta, bulduğumuz en iyi yol-yöntem bu mudur? Bunu mu tavsiye ediyorsunuz vatandaşa? Anayasal/yasal toplantı-gösteri-yürüyüş-açıklama haklarını kullandırtmadığınız vatandaşlarınıza reva gördüğünüz zulmün yanında bir de böylesi bir -gücü gücü yetene- kaos ortamı mı oluşturacaksınız?
Daha neler!
Evet tam da: “Yok artık, daha neler!” denilmesi gereken yerdir burası.
Olacak iş, söylenecek söz değildir ama: “Bu daha bir, daha neler olacak neler. Daha dur bakalım bunlar iyi günler” denilebilmiştir. Bu, iktidarın ömrünü biraz daha uzatabilmek için ‘tek yol’ olarak görülmektedir çünkü. Bu bugüne dek birçok kez yazılıp söylendi. Ne yazık ki yeni yeni örneklerle aynı yolda yürüme ısrarı sürmekte … “Olur mu hiç böyle şey, olacak iş değil!” diyoruz hep ama hep oluyor işte …
Şimdilerde ‘daha neler neler olabileceği’ üzerine tartışmalar-tahminler sürüyor sevgili ülkemde … Ve oluşturulmak istenen tablo; iktidarın, ‘tam susturma çabası’nın ötesine geçip ‘kan kusturma endişelerini körükleme çalışması’ olarak değerlendiriliyor yaygın olarak … Peki ama bu ‘demokrasi’ olabilir mi?
Ülkemizde demokrasinin yeniden inşası için hiç zaman yitirilmeden ‘erken seçim’ şarttır.
Bir de “daha dur bakalım bunlar iyi günler” sözünün mana ve ehemmiyeti tam da burada ortaya çıkıyor. İktidarın bu tür cümlelerle beslemeye-körüklemeye çalıştığı gerginlikten medet umar hallerinin, vatandaşta ‘bu ülkede seçim bile yapılamaz’ duygu ve düşünceleriyle kaygıları arttırdığı da not edilmeli …
Ama her şeye rağmen, bu kötü günleri aşıp geçip iyi günlere ulaştıracağız, güzel bir geleceğe taşıyacağız ülkemizi. İktidar sözcüleri her ne derse desin hep birlikte güzel bir gelecek kuracağız.