• Künye
  • Gizlilik Sözleşmesi
  • Reklam
Pazartesi, Mart 27, 2023
  • Giriş Yap
Milas Haber
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • Kategoriler
    • Gündem
    • Bohça
    • Kültür & Sanat
    • Bir Satır
    • Spor
  • Köşe Yazıları
    • A. Kemal KAŞKAR
    • Dr. Kahraman KARAİSAOĞLU
    • Eczacı Bengi MERGEN (E.)
    • Hüseyin AÇAR
    • Doç. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER
    • Yılmaz Kaya AYLANÇ
    • Melih KAŞKAR
    • Dr. Halise Heves ÖZYILMAZ
    • Dr. İlknur GENÇOĞLU YILDIRIM
    • Begüm AYDINALP
  • İletişim Bilgilerimiz
No Result
View All Result
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • Kategoriler
    • Gündem
    • Bohça
    • Kültür & Sanat
    • Bir Satır
    • Spor
  • Köşe Yazıları
    • A. Kemal KAŞKAR
    • Dr. Kahraman KARAİSAOĞLU
    • Eczacı Bengi MERGEN (E.)
    • Hüseyin AÇAR
    • Doç. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER
    • Yılmaz Kaya AYLANÇ
    • Melih KAŞKAR
    • Dr. Halise Heves ÖZYILMAZ
    • Dr. İlknur GENÇOĞLU YILDIRIM
    • Begüm AYDINALP
  • İletişim Bilgilerimiz
No Result
View All Result
Milas Haber
No Result
View All Result
Ana Sayfa Köşe Yazıları A. Kemal KAŞKAR

‘Akademik bölgelere özgü endemik dil’ meselesi …

Milas Bakış Gazetesi Yazar: Milas Bakış Gazetesi
5 Ekim 2022
in A. Kemal KAŞKAR, Köşe Yazıları
0
0
SHARES
0
VIEWS
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

BAKTIKÇA – soru/yorum – A. Kemal KAŞKAR

Yakın geçmişte ülkemiz siyaset sahnesinde sarf edilen ve hiç kuşkusuz en çok hatırda kalacak sözlerden biri, Mart 2019 tarihinde yapılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerine itiraz eden AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz’un, yaygın hatırlanış biçimiyle “Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu” sözleridir.

Kendisi daha sonra, “Ben öyle bir şey demedim” diye itiraz etmiş ve delil olarak sunduğu konuşmasının sesli kaydında; “Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu” değil de “Hiçbir şey olmamış ise biz diyoruz ki kesinlikle bir şeyler oldu” dediği ortaya çıkmıştı!?

İki ifade arasındaki ‘fark’ üzerine herhangi bir şey yazasım yok; takdiri siz sevgili okur yazarlarıma bırakıyorum.

Ancak esas mesele, o dönem koparılan fırtına ve aynı zarftan çıkan 3 oydan birinde kanunsuzluk yapılırken diğer ikisinde yapılmadığına ilişkin dahiyane itirazlarla başlayan sürecin sonunda alınan hukuki sonuçlarda.

O dönem yaratılan ‘oyları çaldılar, usulsüzlük-kanunsuzluk yaptılar’ suçlamalarıyla girilen hukuki yolda varılan son nokta: Açılan davalarda yargılanan tüm sanıkların beraat etmesi!

N’olmuş oldu peki?

‘Hiçbir şey olmamış’ demek ki …

Bu konuda bir ‘özür’, bir ‘özeleştiri’ yapılır mı dersiniz?

…

Neyse, beni bu konuya yönlendiren bir başka hatırda kalacak konuşmaya getirip, sözü çokça uzatmadan noktayı koymak istiyorum.

Geçtiğimiz hafta bir toplantıda Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin konuşmasındaki şu sözleri de en az sayın Yavuz’un yukarda anımsattığım sözü kadar tarihe geçmiş bulunuyor.

Birlikte anımsayalım: “ … Neo klasik ekonomi düşüncesinden epistemolojik bir kopuşu temsil eden heterodoks yaklaşım, günümüzde giderek ön plana çıkan davranışsal ekonomi ve nöro ekonomi ile daha fazla önem kazanmaktadır. …”

Sayın Nebati bu sözlerine, “Biz kiminle nasıl konuşacağımızı biliriz” gibilerden bir savunma cümlesiyle açıklık getirmeye çalışmış.

Ama sayın Bakan, sizin kiminle nasıl konuştuğunuz değil ki tartışılan. Hatta, yüzlerde acı-tatlı gülümsemelere neden olan şey, sizin konuştuğunuz kişilerin nabızlarına uygun cümleler kurabilme yeteneğinizle ilgili bir şey değil ki …

Farkındasınızdır umarım, diğer örnek olayda da Sayın Yavuz farkındadır muhtemelen: Sorun, kurmuş olduğunuz cümlelerin, ülkemize yaşattığınız dertlere çareler bulunması ile uzaktan yakından herhangi bir ilgisinin olmayışında … Başka başka dünyalardayız, bu kesin. Ve sesleriniz giderek uzaklaşıyor, soluklaşıyor, çatallanıyor ve dolayısıyla etkisizleşiyor, anlamsızlaşıyor …

Boş, bomboş …

Vatandaşlarımıza yaşatılan zorluklarla, olumsuzluklarla dolu dünyada hiçbir karşılığı yok sözlerinizin! Esas mesele bu. Yoksa siz, entelektüel kavramlarla tatlandırdığınız farklı bir konuşma yapmış olabilirsiniz, bu da size ‘akademik bölgelere özgü endemik dil kullanma ödülü’ bile kazandırabilir ama ne fayda …

Bilmem anlatabildim mi?




“Bu sansürü kabul etmeyeceğiz!”

Basın meslek örgütleri, ‘Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi’ne (“dezenformasyon kanunu”) ilişkin görüşmelerin başladığı 4 Ekim Salı günü TBMM’nde bir açıklama yaptılar ve gazeteciler olarak hepimizin tepkilerini dile getirip duygu ve düşüncelerine tercüman oldular.

Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Diplomasi Muhabirleri Derneği, Ekonomi Muhabirleri Derneği, Gazeteciler Cemiyeti, Haber-Sen, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Parlamento Muhabirleri Derneği, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği ile Türkiye Gazeteciler Sendikası tarafından yapılan ortak açıklamayı, siz sevgili okur yazarlarımın bilgisine sunarak tarihe küçücük bir not daha düşmüş olayım …

‘Yapan’ da ‘Yayan’ da …

Yasa teklifi, ifade özgürlüğünün önünde tarihimizin en büyük engeli olarak dikilecek 29’uncu madde ile ‘Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak’ gibi bir yeni suç tanımı oluşacak. Muğlak ve ucu açık ifadelerle hangi savcının hangi yanlış bilgiyi yayanlarla ilgili harekete geçeceği bilinemeyecek. Sosyal medyada eleştirel paylaşımlar, ‘dezenformasyon’ olarak suçlanabilecek. ‘Yalan haberi yapan’ın yanı sıra ‘yayan’ ifadesi getirilerek demokrasiyi ve ifade özgürlüğü ilkesini temelinden sarsıp çökertecek pek çok uygulamayla karşı karşıya kalınacak.

Yerel gazeteler büyük tehdit altında …

Yerel gazetelerimizin ana yaşam kaynağı olan resmi ilan gelirlerinin yüzde 75 oranında azalması söz konusu olacak. Yerel gazeteler bu darbeyi aldığı takdirde, çalışan yaklaşık 8 bin meslektaşımız için işsiz kalma tehlikesi doğacak. İnternet siteleri Basın İlan Kurumu havuzuna dahil edilirken, yeni kaynak yaratılmadığı için, ilan pastasından alınan pay iyice küçülecek. Resmi ilan yayınlama hakkına sahip 953 gazetenin yaklaşık 30’u yaygın, geri kalanı yerel gazetedir. Resmi ilan yayın hakkı bekleyen gazeteleri de hesaba kattığımızda yaklaşık 1000 gazete için gelirlerini önemli ölçüde kaybetme riski oluşacak.

‘Eşit statü’, yerel gazeteleri zarara uğratacak …

İnternet haber sitelerine ait mevzuat düzenlemelerinin sonra yapılacağının belirtilmesi büyük boşluk yaratıyor. Yerel yazılı basın; kazanılmış hakları açısından, eşit maliyet, eşit işlev yönlerinden zarara uğrayacak. Kurumsallaşmış, varlığını sürdüren, istihdam yaratan, yıllarca vergisini ödeyerek mesleğe hizmet etmiş yerel gazeteler ile bir süre önce kurulmuş kurumların eşit statü kazanma tehlikesi doğacak. Yerel gazetelerimizde haberin doğruluğuna ilişkin eşik bekçiliği görevi muhabir, editör, yazı işleri müdürü, genel yayın yönetmeni gibi üç yetkiliden geçerken bu işlevi zayıflatacak yönler oluşabilecek.

Kapalı mesajlaşma ‘tarih’ oluyor …

İktidarlar tarafından tehlikeli görünen sosyal medya paylaşımları ağır cezaya maruz kalacak. Kapalı-anlık mesajlaşma uygulamaları, görüşmelere ilişkin bilgileri BTK’ya verecek.

Internet basınına ağır yaptırımlar öngörülüyor …

Teklifin bir nebze olumlu sayılabilecek yanı, internet basınında çalışan meslektaşlarımıza gazeteci statüsü kazandırması ve bu yolla basın kartı alma yolunun açılması. Bu duruma karşın, belli şartlarda internet basınına yönelik ağır yaptırımlar da öngörülmekte. Teslim ve muhafaza yükümlülüğünü yerine getirmeyen internet sitesine, 1 milyar liraya kadar ceza verilebilecek. “Haber Sitesi” vasfını yitiren internet sitelerinde çalışan gazetecilerin kişisel hakkı olan basın kartı da ellerinden alınacak.

Internet sitelerini ‘kaotik bir süreç’ bekliyor …

Kişisel hakların korunması önemli, ancak bu haliyle internet siteleri için kaotik bir süreç yaşanabilecek. Yazılı medyada dava açmak için tanınan “yayın tarihinden itibaren 4 aylık süre”, internet basınında yayın tarihinden itibaren değil “şikâyet tarihinden itibaren” başlatılacak. Yani her gün yüzlerce haber yayınlayan bir internet sitesi yasanın ardından yıllar boyunca, binlerce haberiyle ilgili dava edilebilecek.

‘Basın Kartı’ anlamsızlaştırılacak …

Gazetecilerin basın kartı taşımasının hiçbir anlamı kalmayacak, dernek ve vakıf yöneticilerinin, pek çok kamu çalışanının basın kartı almasının önü açılacak. Basın Kartı Komisyonu maddelerinin yasa teklifinin içine konulmasıyla, meslek örgütlerinin bu mevzuatı idari yargıya taşımasının önüne geçiliyor, yasal zırh kuşanılıyor. Kimin basın kartı alıp kimin alamayacağına karar verecek 9 kişilik komisyonda gazetecileri temsil edebilecek sadece 2 temsilci bulunabilecek, 5 üyeyi doğrudan başkanlık belirleyecek.

BİK ‘ceza kurumu’ olacak …

Resmi ilanların adil bir şekilde gazetelere dağıtılması amacıyla kurulan ve fikir ve içerik farkı gözetmeksizin aracılık hizmeti yapmakla yükümlü Basın İlan Kurumu, gazetelere ve internet haber sitelerine hem para hem ceza veren bir kurum olarak büyük yetkilerle donatılacak. Basın İlan Kurumu tıpkı televizyon ve radyolar üzerinde kılıcını sallayan RTÜK gibi yazılı ve dijital medyanın “eli silahlı polisi” haline gelecek.

Çok büyük ‘ceza tehdidi’ …

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) sosyal medya ve WhatsApp gibi haberleşme programlarını çok sıkı denetim ve ceza tehdidi altına alacak. Kullanım bilgilerini vermek ya da suç işlediği öne sürülen hesaplarla ilgili işlem yapmak gibi ağır yükümlülükleri kabul etmeyen sosyal medya şirketlerine 30 milyon TL ceza ve kapatmayla eş anlamlı sayılabilecek düzeyde yüzde 95 bant daraltması cezaları söz konusu olacak. BTK sosyal medya şirketlerinin küresel cirolarının yüzde 3’ü kadar ceza kesebilecek. Hangi sosyal medya devi küresel cirosunun yüzde 3’ünü ceza olarak Türkiye’ye öder? Maddeyle sosyal medya şirketleri üzerinde baskı kurularak düşünce ve ifade özgürlüğü alanının kontrol edilmesi amaçlanmaktadır.

Hem yasa yapıcıları hem kamuoyunu uyarıyoruz!

İtirazlarımızı Meclis’te dile getirirken “Tartışmalı bu maddeleri, muğlaklıktan uzak olacak şekilde yeniden düzenleyelim, bunlar bizde büyük kaygı uyandırıyor” dedik, dinlemediler. Mesleki itirazlarımıza karşı adeta cezalandırıldık. Mesleki düzenleme yapma amacıyla kurulan kurumlar birer ceza kurumuna dönüştürülürken şimdiden nokta atışı başlatılan cezalar yaygınlaştırılacak.

Yaklaşan seçimler öncesinde devlet kurumlarının, halkın tüm haber kaynaklarını bir ahtapot gibi sararak, isterse sıkıştırıp boğacağı isterse gevşetebileceği bir yasal düzenlemeye “hayır” denilmelidir.

Biz gazeteciler topluma karşı sorumluluğumuz gereği bir kez daha hem yasa yapıcıları hem kamuoyunu uyarıyoruz. Bu yasa bu haliyle uygulanırsa ülkemizde basın, ifade ve haberleşme özgürlüğü kalmayacak.

Bu sansürü kabul etmeyeceğiz; okurlarımızla, sektörle, meslektaşlarımızla ve basın-ifade özgürlüğünden yana olan halkımızla bu mücadeleyi büyüteceğiz.

Önceki Haber

MİTSO seçimlerine itiraz yok …

Sonraki Haber

Tokat ve Bardak’ın girişimleri ile ‘FİTBOX GO’ açıldı …

Milas Bakış Gazetesi

Milas Bakış Gazetesi

Sonraki Haber

Tokat ve Bardak'ın girişimleri ile 'FİTBOX GO' açıldı ...

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Popüler
  • Yorumlananlar
  • Son Eklenen

Milas Kaymakamlığı görevine Mustafa Ünver Böke getirildi

4 Şubat 2021

Jandarma’dan rüşvet operasyonu

15 Ekim 2020

Sitare-Osman Menteşe Çiftliği ile Kairos Zeytinevi’ne alkışlar!

14 Şubat 2020

Atatürk’ü anlamak!

15 Kasım 2019

Annesini kaybetmiş bir çocuğum artık …

2

Kiminizi kaybettiyseniz aynı … Ne ki ‘kör etsin’ gözlerinizi o ölüm …

2

Daha yaşanacak günler varken …

2

Yangınları nasıl yazsam?

2

“Kara Rapor 2022: Türkiye’nin tüm illeri kirli hava soluyor!”

24 Mart 2023

Milas Belediyesi’nin iftar yemekleri …

23 Mart 2023

Esentepe’de mutlu sona az kaldı …

23 Mart 2023

Süleyman Demirtaş: “Cumhuriyet tarihimizin en önemli seçimini yaşayacağız!”

23 Mart 2023
Facebook Instagram RSS

1 Haziran 2018 Cuma günü yayın hayatına başlayan gazetemiz BAKIŞ; tarafsız, ilkeli, çağdaş ve dürüst yayıncılığı ilke edinmiştir. Aynı düşüncelerle 2019 Nisan ayında, dijital gazeteciliğe de adım atmıştır.

Yayın politikamız Atatürk ilkelerinden asla kopmadan, tarafsız ve ilkeli olarak yayın hayatını devam ettirmektir.

Takip Et

Kategoriler

  • A. Kemal KAŞKAR
  • Begüm AYDINALP
  • Bir Satır
  • Bohça
  • Doç. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER
  • Dr. Halise Heves ÖZYILMAZ
  • Dr. Kahraman KARAİSAOĞLU
  • Eczacı Bengi MERGEN (E.)
  • Genel
  • Gündem
  • Gündem|Son Dakika
  • Hüseyin AÇAR
  • İlknur GENÇOĞLU YILDIRIM
  • Köşe Yazıları
  • Kültür & Sanat
  • Melih KAŞKAR
  • Spor
  • Yılmaz Kaya AYLANÇ

© 2020 Milas Bakış Gazetesi - Tüm hakları saklıdır. Powered by Fikir Tasarım.

No Result
View All Result
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • Kategoriler
    • Gündem
    • Bohça
    • Kültür & Sanat
    • Bir Satır
    • Spor
  • Köşe Yazıları
    • A. Kemal KAŞKAR
    • Dr. Kahraman KARAİSAOĞLU
    • Eczacı Bengi MERGEN (E.)
    • Hüseyin AÇAR
    • Doç. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER
    • Yılmaz Kaya AYLANÇ
    • Melih KAŞKAR
    • Dr. Halise Heves ÖZYILMAZ
    • Dr. İlknur GENÇOĞLU YILDIRIM
    • Begüm AYDINALP
  • İletişim Bilgilerimiz

© 2020 Milas Bakış Gazetesi - Tüm hakları saklıdır. Powered by Fikir Tasarım.

Hoşgeldin!

Hesabına giriş yapabilirsin.

Şifrenizi mi unuttunuz?

Create New Account!

Fill the forms below to register

All fields are required. Giriş Yap

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Giriş Yap