A.Kemal KAŞKAR –
Geçen hafta sevgili ülkemizde 6 Şubat depremi gündemi en yakıcı şekilde yaşanırken ilçemiz Milas’ta, Milas Kent Konseyi Yürütme Kurulu’nun, konseyin sosyal medya hesaplarına erişiminin engellenmesi ve konsey binasının anahtarlarının konsey temsilcilerine verilmemesine ilişkin konular gündeme getirildi.
Konuyla ilgili olarak, yaşanan engellemelerin, konsey bünyesinde oluşturulan ‘Deprem Çalışma Grubu’nun çalışmalarını da olumsuz bir şekilde etkilediği vurgusuyla Milas Kent Konseyi Başkanı Çağlayan Üçpınar tarafından bir açıklama yapılarak, “Konsey binasında bulunan Deprem çalışma grubumuzun yaptığı çalışmalarla Milas’a gelen depremzedelerin ihtiyaçları için toplanan yardım malzemelerine ve bunların ivedilikle ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasında güçlük yaşanmaktadır. Konsey çalışmaları ve deprem grubu çalışmalarının devam edebilmesi için konsey binası anahtarının, avukat, noter, çilingir ve gerekirse kolluk güçleri eşliğinde değiştirilmesi zorunluluk haline gelmiştir. Bu amaçla 17.02.2023 Cuma günü, yani yarın 15:30’da konsey binasına gidilecektir. Tüm bileşenleri ve demokrasi yanlısı kişi ve kurumları, bizlere destek olmaları için yarın 15:30’da konsey binasında olmaya davet ediyorum” çağrısında bulunuldu.
“Usulsüz ve yetkisiz işlemler yapmaktadırlar”
Bu açıklamanın ardından, bu kez Milas Kent Konseyi Yürütme Kurulu’nun dört üyesi tarafından, konseyin olağanüstü seçimli genel kurulunun toplanması yönündeki taleplerini ve ‘istifa’ ettiklerini duyurdukları bir açıklama yapıldı.
Coşkun Efendioğlu, Gülşen Gökçe, Serap Türker ve Sevgi Akyol tarafından yapılan bu açıklamada, konsey adına “azınlık bir grup” tarafından açıklama yapıldığı iddia edilerek, “Usulsüz ve yetkisiz işlemler yapmaktadırlar. Milas Kent Konseyi adıyla gruplar kurarak usulsüz yardım toplamaktadırlar. Bunlar yürütme kurulu kararı almadan yapılan usulsüz işlerdir” denildi.
Konsey yönetmeliğine atıflarda bulunularak ‘azınlık’ iddialarını kanıtlamaya çalışan dört yürütme kurulu üyesi, açıklamalarının sonunda “olağanüstü seçimli genel kurul” taleplerini ve istifalarını dile getirdiler.
“Milas halkının affına ve hoşgörüsüne sığınıyoruz”
Ve son açıklama, 17 Şubat Cuma günü konsey binası anahtarının kendilerine verilmesinin ardından Milas Kent Konseyi Başkanı Çağlayan Üçpınar’dan geldi.
“Yaşadığımız büyük felaket ve sonuçları ortada durur iken; kamuoyunu, kişileri ve kendimizi bu tür uğraşlarla meşgul etmek zorunda kalmaktan ziyadesiyle üzüntü duyuyoruz. Şuna emin olunmalıdır ki bundan kaçınmak için çok samimi ve büyük bir çaba sarf ediyoruz. Tüm çabamıza rağmen elimizde olmayan sebeplerle bu kısır çekişmenin tarafı olmuş olmaktan dolayı Milas halkının affına ve hoşgörüsüne sığınıyoruz” ifadeleriyle sona eren açıklama, özetle şöyle:
“Deprem hepimizin ortak acısıdır”
Kent konseyi yönetimi mahkeme kararı ile 20 Ocak tarihinde darbeci yönetimden geri alınmıştır. Ancak bu mahkeme kararı darbe tezgâhçıları tarafından hazmedilememiştir. Bu hazımsızlık; sosyal medya hesaplarına el koyma, konseyi çalışamaz hale getirme, konsey binası anahtarını konseyin en üst düzey temsilcisi olan konsey başkanına vermeme gibi çocukça sayabileceğimiz iş ve işlemlerle, Milas kamuoyunda gereksiz meşguliyet yaratma, iş ve zaman kaybına neden olma gibi sonuçlar doğurmuştur.
Mahkeme kararı, darbenin yapıldığı 31 Mayıs 2022 tarihinden sonraki tüm işlemleri iptal etmektedir. …
… Bizleri usulsüzce yetkisiz işler yapmakla suçlamak, Türk yargısının verdiği kararı tanımamaktır. Yargı, yetkinin bizde olduğuna karar vermiş, buna yapılan itiraz da reddedilmiştir. Yargı kararını tanımayıp, kent konseyi sosyal medya hesaplarını gasp edip, bir de bu hesaplar üzerinden suçlamalarda bulunmak en hafif ifadeyle hadsizliktir. Milas Kent Konseyi sosyal medya hesapları bu konseyin yasal yürütmesinin kullanımında olmak zorundadır ve en kısa sürede erişim şifrelerinin yürütme kuruluna teslim edilmesi gerekmektedir. Aksi taktirde yasal yollara başvurmaktan ve sorumluların yargı önünde hesap vermesinden imtina etmeyeceğimizin bilinmesini isteriz.
Sosyal medya hesaplarını ve konsey binasının anahtarlarını yürütme kurulu kararı olmadan istiyor olmamız bir sorun teşkil ediyor idi ise, dün (17 Şubat 2023) anahtarların hangi gerekçeyle Kent Konseyi Başkanı Çağlayan Üçpınar’a verildiğini bu darbecilerden birisinin açıklaması gerekmektedir.
İlk düğme yanlış iliklenirse geri kalan tüm düğmeler yanlış iliklenir. Zeytin mitingi sürecinde, belediye başkanının yaptığı idari bir tasarruftan dolayı protesto edilmesini, hiç tarafı olmadığı halde kent konseyine fatura etmek ilk yanlış iliklemeydi. Sonrasında diğer düğmelerin halini görüyoruz.
Zeytin mitinginden sonra, mahkeme kararından sonra ve mahkeme kararının uygulanması sonrasında, kısaca sürecin hemen her aşamasında, sorumlu davranarak belediye başkanlığından randevu istenmiştir. Ancak her defasında, sorunları çözmeye, Milas’ın kent konseyinin tartışmaların dışına taşınması yönündeki her girişimimiz maalesef karşılıksız bırakılmıştır.
Darbeciler, genel kurulu darbeci yöntemlerle değil, olağan ve hukuki yollarla toplasalar idi bugün bu tartışmaların hiçbirinin yapılması gerekmeyecekti. Mevcut yürütmedeki hiç kimsenin buraya kazık dikmek gibi bir amacı yoktur. Yapılan hukuksuzluk ve saygısızlıklara karşı onur mücadelesi veriyoruz. Mahkeme kararının uygulanarak görevin tarafımıza devri üzerinden sadece 29 gün geçmiştir. Bizans oyunlarına bir süre olsun ara verilirse, darbe öncesinde başlanan çalışmaları belirli bir düzeye getirerek ve içinden geçmekte olduğumuz olağanüstü dönemle ilgili sorumluklarımızı yerine getirerek genel kurulun huzuruna gitmek birinci önceliğimiz olacaktır.
Deprem hepimizin ortak acısıdır. Yaraları birlikte sarmaya çalışmak, yardımlaşmanın ve toplumsal dayanışmanın temel unsurudur. Milas Kent Konseyi olarak bize iletilen yardım taleplerini karşılamak için AFAD ve Kızılay’ı adres göstermekten başka yollar da olmalı diye düşünerek sorumluluk aldık ve yapabileceklerimizi önümüze koyduk. Bizimle ortak hayalleri olan arkadaşlarımızın öncelikle kendi imkanları dahilinde temin edebildikleri az sayıdaki konutlara depremzede kardeşlerimizi yerleştirip, onların gereksinimlerini karşılamayı amaçladık. Bu süreçte bize iletilen maddi bağışları kesinlikle kabul etmedik, etmeyeceğimizi ilan ettik. Bu konuda hukuki destek de alarak yasal olmayan bir adım atmama yönünde tedbirlerimizi aldık.
Her şey bir yana, böylesi bir afet karşısında insanların samimi yardımlaşma çırpınışlarını bir suçlama haline dönüştürmek, kanun dışı iş yapılıyormuş gibi lanse etmek hiçbirinize yakışmadı!