Yılmaz Kaya AYLANÇ
Gazi Mustafa Kemal Atatürk diyor ki:
“Umutsuz durumlar yoktur. Umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.”
İktidar Cumhurbaşkanlığını kazanamadı!
Çok önemli bir seçimin sonrasında çok ciddi iddialar ile önemli sayıda seçmen, muhalefetin kazanılmış bir seçimi kaybettiği kanaatinde.
Bu çok önemli bir durum!
Yaklaşık 22 yıllık bir iktidarın, bugüne kadar girdiği her seçimi kazandığını sandıklar kapandıktan 3 saat sonra balkon konuşması ile YSK’dan önce ilan eden iktidar, bu seçimde yüzde 49,5 ile seçimin ikinci tura kaldığını ilan etti.
Bu inandırıcı mı?
Bana hiç inandırıcı gelmiyor dostlar. Benim bildiğim iktidar, fark 0,50 ise ne yapar yapar “bu seçimi 50,50 ile kazandım” diye ilan ederdim.
Neden etmedi?
Yine kanaatimce yüzde 40 seviyelerinde kaldığını düşündüğünden ve ne yaparsa bu farkı kapatamayacağını gördüğünden seçimin ikinci tura kilitlenmesi en yakın düşünce olarak ortaya çıkıyor.
Şöyle bir geriye gidelim, neler oldu bugüne kadar.
Seçim kanunu değişti.
YSK yeniden ve tam hakimiyet sağlayacak şekilde yeniden yapılandırıldı.
İl ve ilçe YSK kurullarında en yaşlı hakim durumu ortadan kaldırıldı. Böylece son dönemlerde hakim sıfatını kazanmış kişilerin de bu kurulun başkanlıklarını yapabilmesi sağlandı.
İçişleri Bakanlığı aracılığı ile seçim öncesi hava bilinçli olarak gerdirildi ve sakin seçmene gözdağı verilmeye çalışıldı.
Çok az oyu olmasına rağmen, özellikle Kürt kökenli vatandaşlarımızın yaşadığı bölgede etkisi olan parti dahi koalisyona katıldı.
Böyle bir havada seçimlere gidildi.
Oy kullanmadan önceki havaya gelince: Sanırım çok az insanın muhalefetin bu iktidara karşı kazanamayacağı düşüncesi yanında genel hava, parlamento seçiminin başa baş geçeceği, Cumhurbaşkanlığında ise Kılıçdaroğlu’nun kazanacağı havası hakimdi.
O nedenle muhalefet, kampanya sonuna doğru KAZANIYORUZ demeye başladılar.
Eksiksiz neredeyse tüm kamuoyu yoklamaları muhalefetin önde olduğu tabloları yayınlamaya başladılar. Ki burada en agresif durum MHP’nin neredeyse tüm kamuoyu yoklamalarında 4-6 puan çıkmasına karşın seçimin kesin olmayan sonuçlarında bunu ikiye katlayan bir sonuca ulaştığı ortaya çıktı.
Peki inandırıcı mı? Gönül rahatlığı ile bu sonucu herkes içine sindirebildi mi?
Tabii ki hayır!
Seçimi takip eden saatler ve günlerde, yurdun hemen pek çok yerinden ve fakat özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinden pek çok sonuca itiraz sesleri duyulmaya başlandı.
Öylesine agresif sonuçlar ortaya çıktı ki, insan PES demeden edemiyor.
Yıllardır HDP ve bu seçimde YSP’nin açık arayla önde olduğu neredeyse tescilli bazı bölgelerden birinde ıslak imzalı sayım sonuç tutanağında YSP’ye yazılan 233 oyun tümü YSK sisteminde MHP’ye işlenmiş örneğin. Hiç zahmet edip de biraz biraz dağıtayım zahmetine bile katlanmadan tamamını, üstelik hiç olmayacak bir partiye yazıvermişler.
Şimdi soru şu, peki bu ve benzeri böyle kaç işlem var?
Gece yarısına doğru önde olan Kılıçdaroğlu birden geriye düşmeye başlıyor ve sonrasında yüzde 49,50’ye bağlanan sonuçlar YSK tarafından geçici olarak ilan ediliyor.
Bu arada ne oluyor biliyor musunuz?
TBMM seçimlerinde iktidar mecliste çoğunluğu sağlayarak çok önemli bir aşamayı geçmiş oluyor. Oysa aynı iddialar milletvekili seçimleri için de geçerli. Ki Hüdapar milletvekillerinin seçim sayım dökümde yapılan yanlışlıklar yüzünden 4 vekillik kazandığı bilgileri de iki gündür yapılan itirazlar sonucu bu durumun değişeceği yönünde duyumlar da gelmekte.
İşte orada partilerin kurdukları sistem, sandıklarda görevli kurul üyeleri ve itiraz gibi pek çok konuda oylarımızın koruyucusu olacak müşahitlerin ve bunların desteğinde olan avukatların önemi ortaya çıkıyor.
Basit bir konu gibi görülebilir, ancak atılan oyun doğru biçimde halka ilanına giden süreçte bu saydığım görevler son derece önemli. Arkadaşım, tanıdığım, bizden ve böyle macera olsun beraber olalım yeri değil bu görevler. Son derece bilinçli, bilgili ve atak olan kişilerin buradaki rolleri zaman zaman çok etkili olabilmekte.
Bir oy bile çok değerli. Kazandırabilir veya kaybettirebilir.
O nedenle bu işleri yapacak kişilerin özenle seçilmesi, iyi eğitilmesi ve sabırla görevlerine devam etmelerinin sağlanarak özellikle sayımlar sırasında desteklenmeleri son derece önem arz etmektedir.
Yine bu kişiler, atılan oyların hakkını korumak ve gerekirse olası yanlışlıkları düzeltmek için sandık ıslak imzalı tutanağının alınması ve partilere iletilmesi son derece önemli.
Şimdi pek çok iddia var, evet genel kanaat de bu yönde ancak maddi delil dediğimiz tutanaklar yok ise, eliniz kolunuz bağlı oluyor.
İşte zurnanın zırt dediği konu ve yer burası!
Sanırım şimdi partiler ellerindeki ıslak imzalı tutanaklar ile YSK’ya itirazlarını yapmaktalar.
Şimdi en büyük sorun vatandaşları sandığa ikinci kere nasıl götüreceksiniz?
Yeri gelmişken bir konuya da değinmek istiyorum.
İktidarın bunca yıl sonra geldiği noktanın resmi şöyle:
Hazine’de para olmadığı gibi 58-60 milyar dolar ekside.
2023 yılı bütçe açığı 659 milyar lira planlanmışken 2/3’ü ilk dört ayda harcandı.
Döviz, müdahale edilerek düşük tutulmaya çalışılmakta.
Enflasyon kayıtlarda 60’lara yakın olsa da baz etkisi Eylül’den sonra artışa geçecek olup sokak enflasyonu zaten tutulamaz noktada.
Yatırım olanakları tıkanmış, uygulanan ekonomik politika içinden çıkılmaz bir hal almış ve yönetilemez noktalara gelmiş.
Borç, gerek iç ve gerekse dış borçlar özellikle kısa vadeli borçlar nasıl ödeneceği bilinemez durumda.
İşte bu durumda olan ülke yönetimini Meclisi garanti eden iktidarın yürütmeyi muhalefete teslim edebileceğini de ve bunu yaparken ufak bir farkla onurlu bir kaybedişi de düşünüyor olması beni şaşırtmaz.
Ve tarih bir kez daha tekerrür ediyor olabilir mi?
Muhalefet bozulan ekonomiyi ve düzeni yokluk, sıkı para politikası ve agresif enflasyon tedbirleri ile ülkeyi düzlüğe çıkarır, zaten Parlamenter sisteme geçmeyi kendileri de artık istemekte o nedenle muhalefet ile mecliste birlikte geçişi de sağlayıp erken genel seçime gidilerek yeniden düzelmiş bir düzende iktidar olmak gibi bir hedefi de olabilir mi?
İşte böyle bir durumda seçime tekrar sandığa gidiyor olacağız.
Samimi olarak çokça çaba göstermiş Kemal Kılıçdaroğlu, hak ettiği Cumhurbaşkanlığını alabilmesi için, öncelikle seçmenin güvenini tekrar sağlayacak bir açıklamayı yaparak, olumsuz durumun bertaraf edildiğini ve hakim olduğunu kamuoyuna açıklamalı.
Gençleri tekrar sandığa götürecek söylemleri onlara ulaştırabilmeli.
Yurt dışı seçmeni, ki yarısı sandığa gitmedi, onları da sandığa çağırmalı.
Yurt içinde sandığa gitmeyen 8 milyon vatandaşı sandığa götürmeli.
Geçersiz oyların azaltılması için seçmene nasıl oy kullanacağını anlatmalı. Ki bu seçim de her şey çok kolay olacak, iki aday var ve birine mühür basılacak. O nedenle geçersiz oyun çok az olacağını düşünüyorum.
Bu tura iki aday katılacağı için seçime girmeyecek olan Sinan Oğan’ın oylarını kendine çekmeye çalışmalı.
Bu yapılacakların yapıldığı kadarı ile seçimleri Kılıçdaroğlu ikinci kere kazanacaktır.
Son sözüm bu yazımda şu olsun.
Yine büyük ümitler içinde sokaklarda, meydanlarda olanlar hayal kırıklığına uğradılar ve üzüldüler. Hatta kırıldılar.
Ancak kırılmayın, üzülmeyin, küsmeyin ve arkanızı dönmeyin. Bu çabalarınız, ülkenizin demokrasi çabasına katkıdır. Yarın çocuklara ve torunlara anlatılacak bir demokrasi hikayesidir.
Bu kendinize ve değerlerinize olan saygıdır.
Haydi sandığa … (16.05.2023)