Yılmaz Kaya AYLANÇ
Merhaba dostlar!
Bakıyorum da maşallah ülkedeki tüm medya iki haftadır sadece CHP konuşuyor ve yazıyor.
Bakın söylemedi demeyin Sayın Erdoğan bu duruma içerleyip sizleri azarlayabilir.
Seçimlerde adını anmamak için bin takla atanların şimdi neredeyse iki kelimelerinden biri CHP.
Neden diye düşündünüz mü?
Hazinede para bitti.
Ama CHP ne olacak kardeşim!
Devlet hazinesi 70 milyar dolar içerdeymiş.
Şimdi bırak onu sen CHP’den haber ver.
Ekmek on lira olacakmış!
Sanırım CHP Genel Başkanı bırakmıyormuş.
Pazarda iki yüz lira yetmiyor!
Galiba Ekrem İmamoğlu Genel Başkan olacak.
Çocuklar bir aydır et yiyemiyor kardeş, kasapta kilosu beş yüz lira fiyat gördüm!
Duydun mu, Özgür Özel de Genel Başkan olabilirmiş, ama vefa olması gerek demiş.
Suriyeli, Afgan ve diğerlerinden sonra şimdi de Pakistanlılar geliyormuş!
Arkadaş bir sandıklara sahip çıkamadılar be.
Komşum, kiraz yüz lira olmuş valla alamadım, yerine erik aldım yirmi beş liradan.
Ah bu CHP var ya!
Çocukları evlendireceğiz ama on bin liraya kiralık ev bulamadık, ne yapacağız bilmiyorum.
CHP kurultay kararı almış, bakalım kimler seçilecek. Pek bir şey değişeceğini sanmıyorum, sen ne dersin?
Oğlan askerden geleli çok oldu ama daha bir iş bulamadık arkadaş!
Sence CHP değişir mi?
Duydum ki okullarda din adamı da olacakmış. Ne yapacaklar acaba?
Benzine ve mazota yine zam gelecekmiş?
Kardeşim yedi kere, altı kere, beş kere seçilmiş kişiler varmış partide. Bu kadar da olmaz ki. Hele biri de değişim istiyormuş. Valla gülsem mi ağlasam mı anlayamadım. Of…
Gelin kızım geçende bize geldi çok güzel bir ayakkabı giymiş, kızım ne kadar bu dediğimde, sorma baba internetten ucuza aldım, çok rahat, dört bin dokuz yüz lira deyince, Güle güle giy dedim ama, şöyle bir yutkunduk hanımla.
Genel Başkan örgütü de kendine bağlamış, kardeşim bu kadar da olmaz ki.
Bu gidişle ihale kanunu bir kez daha değişecek, sanırım yüz altmış kere oldu mu acaba?
Şimdi yerel seçimler var aman, kavga çıkmasın. Sırası değil şimdi!
Görüyorsunuz değil mi?
Vapurda, sokakta, otobüste, yolda, televizyonlarda hemen herkes CHP’yi konuşuyor.
Çünkü,
Ekonomisi dibe vurmuş bir ekonomi ile daha ne kadar ve neye mal olacağı bilinmeyen bir yoldayız.
Bildiklerinin ve söylediklerinin tam tersini yapacak bir ekibi göreve getirdiler.
Ne NAS kaldı ne ekonomistlik. Şimdi her şey tepetaklak olmaya başladı.
İlk iş de 19 liradan başlayan dolar bir iki hafta içinde 24 liralara dayandı. Bu, özetle paramızın, yani cebimizdeki veya bankamızdaki ya da alacağımız maaş ve ücretin yaklaşık yüzde 20-25’inin eridiği anlamına gelmekte.
Borçların nasıl ödeneceği konusunda kimsenin ne yapacağını bildiğini zannetmiyorum.
Kur korumalı diye çok önce denenip felaket olduğu anlaşılmış olduğundan terk edilen metodu tekrar gündeme getirip uygulayanlar şimdi geri ödemelerin nasıl yapılacağını kara kara düşünmekteler.
İşte bunun için CHP konuşulsun isteniyor!
Tabii asıl kara kara düşünmesi gerekenin halkın kendisi olduğunu sanırım daha ilerde anlayacaklardır.
Tabii her zamanki gibi atı alan geçmiş olacak.
Dikkat ettiniz mutlaka; neredeyse Avrupa, Amerika, Türki Cumhuriyetler ve Rusya ile Arap dünyası seçimlerde Cumhur İttifakını ve lideri Sayın Erdoğan’ı desteklediler.
Sanırım hepsinin bu sonuçtan memnuniyet duymasının çeşitli nedenleri var.
Peki dış güçler bunlar değilse kimler?
Veya şöyle de diyebiliriz, dış güçler hani Sayın Kılıçdaroğlu’nun yanındaydı?
Sevgili halkım yine bunları düşünmeyecek, TOGG’u, gemileri, uçakları, otobanları düşünüp sevinecek ve pazara akşam gidersem daha ucuza alırım diyerek yola koyulacak.
Velhasıl aynı tas aynı hamam yola devam.
Ancak beğenelim beğenmeyelim CHP yola aynı devam etmeyecektir.
Bu amaçla alınan bir yenilgiden kendi payına en üstten en alta muhasebe ve arayış içinde olup gerekeni gücü oranında yapacaktır.
Şöyle ya da böyle, mevcut siyasi hayatımızda yine de en demokrasiye yakın parti olan ve bu konuda ciddi çabaları olan CHP çıkış yolu için çabalarını sürdürmektedir.
Kendi içinde özeleştirilerini yaparak, değişimden yana olanlar bu değişimi sağladıkları oranda gelecek için şansını artırmış olacaktır.
Parti mutlaka bu durumu kendi içinde çözecek, çözdüğü oranda da geleceğe daha iyi bir bakış ortaya koyabilecektir.
Bunu, dışarıdan ‘şöyle böyle’ diyenlerle değil parti içindeki üyelerle yapacaklardır.
Biz sadece şunu diyebiliriz.
Parti tabii kendi içinde bir çözümü geliştirecek olsa da, sonuçları Türkiye Cumhuriyeti’ni derinden etkileyecektir.
Bu nedenle parti yetkililerini sorumlu davranmaya davet edebiliriz.
Kendilerinden önce ülkemizi ve geleceğini düşünmeye davet edebiliriz.
Tabii yine onlar bilecek, ufak olsun bizim olsun da diyebilirler.
Ancak şunu görmeden de konuya bakarsak haksızlık etmiş oluruz.
Bu seçimlerde, başta genel başkan sayın Kılıçdaroğlu olmak üzere, maliyetine katlanarak geniş bir muhalefet cephesi yaratılması için çok çabalandı.
Bu çalışmayı yeterince iyi anlamak gerek. Siyasi hayatımız için çok değerli bir çalışma ve örnek bir yaklaşımı yeterince değerlendirmezsek haksızlık yapmış ve gelecek açısından doğru analizlere ulaşmamış oluruz. Bu da vereceğimiz kararların doğruluğunu zora sokabilir.
O nedenle CHP kadar diğer siyasi parti ve yöneticilerinin de kendi ve partileri açısından ülke geleceğini düşünen bir perspektiften konuya bakmaları ve burada ‘kemdim mi ülkem mi’ sorusuna yanıt vermeleri gerekir.
Bir sözüm de tabii ki oy kullanan seçmene.
Türkiye’nin içinde bulunduğu olumsuz durumun farkında ve bunun değişmesi için gösterilen bu çabalara, sadece koltuğundan kalkıp en fazla yarım saatini alacak oy sandığına gidip oy kullanmamanın nedeni nedir?
Yanıtın ne olursa olsun, eğer oy kullanmadıysan bu tabloda senin de payın olduğunu unutma!
Şimdi yerel seçimlere giderken, büyükşehirlerin çoğuna sahip olan CHP ve ortakları durumu yeniden gözden geçirerek ancak birleşe birleşe kazanıldığını unutmadan muhalif cepheyi genişletmeli ve sıkılaştırmalılar.
Yoksa 1994 yılı İstanbul yerel seçimlerinde olduğu gibi beş değerli parti ve kişi yarışınca çok az farkla Sayın Erdoğan o seçimi kazanmıştı.
Sonuç: Yirmi yedi yıllık iktidar!
CHP’nin ise, bir an önce içindeki problemleri çözmesini ve halkın karşısına değişimi gerçekleştirmiş, ama en önemlisi bu değişimi kurumsal bir yapıya dönüştürmüş daha demokratik ve katılımın artacağı yolların açıldığı, kadın ve gençlerin çok daha etkin, lafı dinlenir ve sonuç alınabilir yapıyı, yapısal olarak sonrakilere miras bırakacak bir değişikliği gerçekleştirmesini dilerim.
Hiç değişmeyen şey ‘değişim’dir!… (13.06.2023)