Yılmaz Kaya AYLANÇ
Yaşadığımız seçim sonuçlarının, kaybeden partilerde ve o partilere oy veren pek çok yurttaşımızın üzerlerinden atamadığı bir üzüntüyü ve yılgınlığı fark ediyorsunuz. Ancak hayat devam ediyor!!
Herkesin ve her partinin bu yükü bir an önce doğru bir özeleştiri ve gerekiyorsa hesaplaşma ile hesabı kesip, partiler yerel seçimlere, yurttaşlar da işlerine güçlerine dönmeliler. Bu bağlamda Millet İttifakının iki büyük partisi bu hesaplaşmayı yapmak üzere kurultay süreçlerini başlattılar. Hatta İyi Parti bu süreci tamamladı.
Önce İyi Parti ve Genel Başkanı Meral Akşener tarafına bakalım.
Seçime giderken yaşanan en kritik olay neydi?
Meral Akşener’in masadan kalkması diyebiliriz.
Neden kritik?
Pek çok siyaset bilimci ve yorumcu tarafından, İyi Parti’nin bir anda kamuoyu yoklamalarında yüzde 50 oy düşüşü yaşamış olması. Sonuçta 14 Mayıs seçimlerinde de bu düşüşün etkisini görerek yüzde 15 düzeyinde beklenen oyları yüzde 10 olamamıştı. Bu farkın, tek başına olmasa da seçimin kaybedilme noktalarından biri olduğu çok kişi tarafından dillendirildi. Peki Sayın Akşener masadan kalktığında ne demişti:
“Aziz Milletim, sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim. Geldiğimiz noktada İyi Parti kıskaca alınmış, bir dayatmaya mecbur bırakılmış, tıpkı yıllardır Türk Milletine yapıldığı gibi ölüm ile sıtma arasında bir tercihe zorlanmıştır. Ve elbette buna boyun eğmeyecektir. Kişisel ikbal hesapları için üretilmiş devşirme bir siyasetin hınk deyicisi olmayacaktır. Nasıl ki 2002, 2010, 2015, 2017, 2018, 2019’da dimdik durduk, şimdi de öyle dik durmaktayız. Nasıl ki 2020 yılında ‘ceketimi assam seçilirim’ diyenleri hiçe sayarak dik durduk bugün de aynı yerde dimdik durmaktayız. Ve 2023 yılında da aynı dik duruşumuzu sürdürmekte ‘ceketimi assam aday ederim’ diyenlere karşı da dik duruyoruz, durmaya da devam edeceğiz. Biz milletin taleplerini gerçekleştireceğimize söz verdik. Bu bizim kuruluş felsefemizdir, temel ilkemiz ve varoluş sebebimizdir. Biz bugünlere, dayatmalara, kirli pazarlıklara ve alışagelmiş yenilgilere karşı çıkarak geldik. Tüm farklılıklarımıza rağmen Türkiye için ortak dertlerimize ve bu dertlerin çözümüne yönelik önerilerimize dair Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem, Anayasa Değişikliği Teklifi ve Ortak Politikalar Metni gibi birçok önemli konuda mutabakat sağladık. Bu doğrultuda beş siyasi parti tek bir isim dile getirerek sayın Kılıçdaroğlu’nun adaylığını beyan ettiler. Biz de sayın Erdoğan karşısında kazanacak iki aday olan sayın Yavaş ve sayın İmamoğlu’nun isimlerini ifade ettik. Yani, milletimizin haklı beklentilerini Masa kararlarına yansıtma çabamız reddedildi. Masa kararını verdi. Bu vesileyle anlamış olduk ki şahsi hırslar Türkiye’ye tercih edilmiştir. Anlamış olduk ki, kişisel ajandalar uğruna mübah sayılan kuyruklu yalanlar, milletin kazandığı bir büyük hakikate tercih edilmiştir. Anlamış olduk ki, yenilgi yenilgi büyüyen küçük hesaplar 85 milyonun kazandığı kutlu bir zafere tercih edilmiştir. Üzülerek söylüyorum ki, Altılı Masa tek bir adayın tasdiki için çalışan bir noter masasına dönüşmüştür. Ancak ne bir kumar masasında ne de bir noter masasında olmayacağız! Milletimizin kazanma ümidini yok etmeyeceğiz. Türk Devletinin varlığını, Türk Milleti’nin iradesini bir kişinin iki dudağı arasına bırakmayacağız. İşte bu yüzden, Sayın Yavaş’ı ve Sayın İmamoğlu’na çağrım, Millet sizi bağrına bastı, sevdi. Ve bugün de çok kritik kırılmanın eşiğinde sizi göreve çağırıyor. Ateşten bir gömlek giymeyi vazife kılmıştır. Hiç şüphemiz yok ki bu vazife reddedilemez bir vazifedir. Görmezden gelinemez bir vazifedir. Çünkü bu çağrının sahibi Millettir!
Ez cümle: Ya tarih yazacağız, ya da tarih olacağız!” diyerek masadan kalktı.
Masadan kalkışının maliyetini hep birlikte gördük.
Ancak söylediği sözlerden sonra kimsenin “bir daha oturmaz” dediği İyi Parti Genel Başkanı birkaç gün sonra masaya istemeye istemeye geri döndü.
Ancak o dönüş ne kendini, ne seçmeni ne de altılı masayı mutlu etmedi.
Bunlar siyasetin unutmayacağı, bir tarafa yazacağı cinsten söylemler ve bir siyasetçi için hata olduğunu düşünüyorum.
Ve Sayın Akşener, 24 Haziran 2023 Cumartesi günü yapılan Genel Kurullarında ikinci kez altılı masaya, özellikle CHP’ye dönük eleştirilerine devam etti.
Bu bağlamda sayın Akşener konuşmasında “İyi Parti seçimlere girme riski ortaya çıkınca CHP’den 15 milletvekili istedim. Bu hayatımın en büyük pişmanlığıdır” ifadesini kullanan Akşener, yerel seçimlerde CHP ile işbirliği kapsamında İstanbul’un alınmasına karşın seçimi aday çıkarmayan HDP’nin kazandırdığı söyleminden büyük üzüntü duyduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin kaybedilmesinden İyi Parti’yi sorumlu tutan açıklamaları da reddeden Akşener, “İnsafınız kurusun. Aynı İstanbul’un kazanılmasının sebebi HDP’dir demeniz gibi. İyi, bundan sonra size hayatta başarılar diliyorum” dedi.
Sayın Akşener konuştuğunda ne yeniliyor ne yutuluyor. Oysa bu sistemde kazanmak için hiçbir partinin tek başına gücü yetmemekte ve sonuçta mutlaka bir veya birkaçıyla işbirliği yapmak zorunda.
Ha bundan böyle CHP ile olmayacaksa başka tabii.
Neyse, yaşadığımız bu seçimin en çok kazananları listesinde birinci sırada Deva Partisi bulunmakta. Sonra sırasıyla Gelecek, Saadet ve Demokrat Parti gelmekte.
Bakın onlardan hiç ses çıkıyor mu? Partilerde patırtı, gürültü var mı?
Nasıl olsun, hepsi elde ettiklerine sanırım inanamayıp “beni çimdiklesene” diye yanındakine konuşuyordur.
Maşallah 15, 10, 10, 3 vekilleri oldu.
Peki ne kadar oy aldılar? Bilinmiyor! Vekiller CHP’den.
CHP Parti değil demokrasinin vekil üretim merkezi mübarek.
Ve işte bunlardan 15 vekil alan partinin başkanı sayın Babacan ne diyor: “Kimseye borcumuz yok, seçimi helalinden kazanmış 15 vekilimiz var” diyebildi.
Bu sözlere CHP yerine sanırım pes artık diyerek kendini tutamayan sayın Özdağ tepki göstererek, “Bana utanmazlığın resmini yapabilir misin Abidin? Ne gerek var ağabey resme, aşağıda fotoğrafı var” ifadesini kullandı.
Sayın Babacan şöyle devam etti: “Yeniden milletimizin karşısındayız, bizim kimseye borcumuz yok. Hiç kimseyi aldatmadık, hep doğruları söyledik. Kazandığımız herşeyi anamızın ak sütü gibi helalinden kazandık. Bugün seçimi helalinden kazanmış, başı dik, alnı açık 15 milletvekilimiz var. Evet seçimi kazanamadık, bunun için gereken özeleştiriyi de muhasebeyi de yapmaktan kaçınmayacağız. Biz hiç kimsenin hakkını yemedik” dedi.
Evet durum bu! Maalesef ülkemizde siyasi seviye ve aktörler ve söylemleri böyle.
Sanırım CHP kurultay süreci bu ve pek çok örneğin konuşulacağı, hesaplaşılacağı ve umarım özeleştirilerin yapılacağı ve umutla doğru yolun bulunacağı bir süreci barındırır. Çünkü CHP sadece sıradan bir parti ve olup bitenler sadece CHP’lileri ilgilendiren bir yapı değil. Türkiye siyasi hayatının Cumhuriyet gibi, kuruluşu ve gelişimini yaşamış ve yaşatmakta olan bir parti. O nedenle orada olanlar sonuç itibariyle tüm ülkeyi ilgilendirmekte. Bu bağlamda tüm üye ve sorumlular, bu bilinçle hareket ederek sadece partilerine değil, ülkelerine de hizmet etmiş olacaklar.
CHP’nin başkalarına benzemeye çalışarak değil, kendi olmakla çok sorunu aşabilecekleri kanaatindeyim.
İnsan da öyle değil mi!
Sokakları da tekrar hatırlamalarında yarar olacaktır. Sokakları kazanmadan ülkede bir şey kazanılamayacağını bunca yenilgiden sonra anlamış olmalılar. Sokağın sesinin iyi anlaşılması için de aradaki duvarların kalkması son derece önemli.
Unutulmamalıdır ki, tarihinde bir ülkenin tarihi yatan çok az siyasal oluşum günümüze kadar yaşamıştır.
Kıymetini bilin! (27.03.2023)