Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerine göre Türkiye, bu yılın Şubat ayı sonu itibarıyla Avrupa’da kızamık vakasının en çok görüldüğü ikinci ülke oldu.
İzmir Tabip Odası Başkanı Süleyman Kaynak, kızamık hastalığının ortaya çıkmasında birçok nedenin olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Bu tür enfeksiyonların ortaya çıkmasının en önemli nedeni toplumun sağlık hizmetine ulaşmaktaki zorluklarıdır. Bunun da iki nedeni olabilir. Birincisi, sağlık hizmetindeki birtakım aksaklıklar, yetersizlikler burada rol oynayabilir. Bu birinci unsurda en önemli faktör tabii aile hekimliği sisteminin Türkiye’de hekimlerin fedakarlığı üzerinden gidiyor olmasıdır.
Burada bir ikinci faktör de şudur; Covid döneminde özellikle aşılarla ilgili birtakım şüpheler uyandıracak siyasi tartışmalar yaşandı. Yani bazı siyasetçiler söyleyebilecek başka bir sözleri olmadığı için sağlık sistemi veya başka konuda aşı karşıtlığını körükleyecek nitelikte birtakım söylemler tutturdular. Bu, diğer tüm aşılara yönelik olarak da toplumda birtakım tereddütlerin ortaya çıkmasına yol açtı. Bu nedenle de kızamık aşısında birtakım aksamaların söz konusu olduğunu söyleyebiliriz.
Biliyorsunuz, düzensiz göçe dünyada en fazla maruz kalan ülke durumundayız. Ve Türkiye’ye adı üzerinde düzensiz gelmiş olan insanların sağlık geçmişleriyle ilgili de bir bilgimiz yok. Yani bu insanların hangi aşıları oldukları, hangi hastalıkları taşıdıklarına ilişkin bir bilgimiz yok. Dolayısıyla bu insanların da sağlık sistemine ulaşmalarında sıkıntılar söz konusu olduğunu düşündüğümüzde, kızamık olayının ortaya çıkışında bunun etkisinin de olabileceğini düşünmek mümkün.”
“Aşı karşıtı söylemlere
inanmayın”
Kızamık ile ilgili alınması gereken önlemleri de açıklayan Kaynak, yurttaşları aşı karşıtı söylemlerle ilgili şu uyarılarda bulundu: “Çok hızlı bir şekilde önlemler alınıp aşı sisteminin tekrar etkin bir şekilde devreye sokulmasının çok hızlı bir çözüm üreteceği kanaatindeyiz. Burada en önemli husus, aşı konusunda tereddüt yaratacak beyanlara çok iltifat etmesinler. Yani burada gerek Sağlık Bakanlığı’nın gerek Türkiye’deki sağlık kuruluşlarının ve hekimlerimizin sözleri önemlidir. Elbette ki her aşının birtakım komplikasyonları, yan etkileri olabilir. Bu gayet doğaldır, fakat bunlar hiçbir şekilde aşılama konusunda tereddüt yaratacak nitelikte ve istatistiksel düzeyde değildir. O nedenle aşı karşıtlığını teşvik edecek tereddüt yaratacak hiçbir söyleme iltifat edilmemesi gerekir. Ve herkesin bu aşılama sistemine uyması ve aşılamanın düzenli ve gerekli şekilde yapılması halinde kızamıkla çok net bir şekilde baş edilebileceğini biliyoruz. Çünkü kızamık aşısı da ömür boyu.”
“Aileler çocuklarını
mutlaka aşılatmalı”
Tüm Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Başkanı Nurten Saydan ise, “Çocuklarımızla birlikte tüm toplumun sağlığı da hiçe sayılıyor” diyerek Sağlık Bakanlığı’na tedbir çağrısı yaparak şunları söyledi: “Kızamık bulaşıcı bir hastalıktır. Bu tür hastalıklar ancak aşı ile önlenebilir. Aileler çocuklarını mutlaka aşılatmalı. Son yıllarda, toplumlar arasında ortaya çıkan aşı karşıtlığı ve kararsızlığı giderek artıyor. Küresel dolanım, göçler ve savaşlar nedeniyle aşı ile önlenebilen bulaşıcı hastalıkların görülme riski de yükseliyor. Nüfusun yüzde 25’inden fazlası çocuk olan ülkemizde de maalesef aşı karşıtlığı artıyor. Ülkemizde kızamık, kızamıkçık, kabakulak gibi hastalıklarının aşıları ücretsizdir. Ailelerin aşıları çocuklarına yaptırmaları ve toplum sağlığının korunmasını sağlamaları gerekiyor. Ayrıca Türkiye’de nüfusu 3,5 milyonu geçen Suriyeli sığınmacı var ve 0-14 yaş arası çocuk sayısı ise 1 milyon 300 binin üzerinde. Türkiye’deki Suriyelilerde de kızamık, verem ve çeşitli bulaşıcı deri hastalıklarına rastlanıyor. Aşılanmanın önemi artıyor.” (HalkTv Sağlık)