BAKTIKÇA – soru/yorum – A. Kemal KAŞKAR –
Bu hafta, siz sevgili okur-yazarlarımla ülkemizde ‘Suça Sürüklenen Çocuklar’ ile ilgili çok önemli bir rapor ve konuyla ilgili bir de açıklamayı paylaşmak ve dikkatinizi bu konu üzerinde yoğunlaştırmak istiyorum.
…
Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı, 2022 yılında güvenlik birimlerine gelen-getirilen çocuklara ilişkin istatistiklere göre, bu çocukların karıştığı olay sayısı 2021’e kıyasla yüzde 20,5 artarak 601 bin 754’e çıkmış.
Açıklanan verilere göre 2010 yılında 100 binin altında olan suça sürüklenen çocuk sayısı 2022 yılında 206 bin 853’e yükselmiş. Yani 2010-2022 arasındaki 12 senede suça sürüklenen çocuk sayısı yüzde 148 artmış.
Çocuklara isnat edilen suçlar: ‘Yaralama’ (% 37.8), ‘Hırsızlık’ (% 25.2), ‘Uyuşturucu kullanmak-satmak-satın almak’ (% 4.5), ‘Pasaport kanununa muhalefet’ (% 4.2) ve ‘tehdit suçları’ (% 4.1).
CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi tarafından açıklanan “Suça Sürüklenen Çocuklar Dosyası”nda yer verilen bu verilerin, ülkemizde yaşanan ‘derin yoksulluğun açık göstergesi’ olduğuna dikkat çekildi.
CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi, yaptıkları araştırmalar ve verilerin, yoksulluk derinleştikçe suça sürüklenen çocuk sayısının artacağını gösterdiğini belirterek, “Doğru politikalarla çocuk yoksulluğunu önlediğinizde suça sürüklenen çocuk sayısının da azalacağına ve bunun için de tüm boyutlarıyla bütünsel bir yaklaşımla mücadele edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Suça sürüklenen çocuk da mağdur çocuktur. Bir çocuğun kanunla ihtilafa düşme nedeni muhtemelen çocuğun bir yoksulluk/yoksunluk döngüsü içerisinde olduğuna, ebeveynleri tarafından ihmal edildiğine işaret etmektedir” diyor.
Yoksulluğun artmasıyla birlikte ailelerin yaşadığı ekonomik sorunların tüm olumsuzluklarının doğrudan çocuklara yansıdığının, artan aile içi şiddet olaylarının da etkisiyle çocukların okul devamsızlığı yaparak, bağlı olarak okulu terk ederek sokaklara yöneldiklerinin, ‘çocuk işçi’ olduklarının ve bu yeni ortamlarda savunmasız kalarak suça karışmaya açık hale gelip suça sürüklendiklerinin vurgulandığı raporda daha sonra -özetle- şu verilere yer verildi:
“Okul çağında olan bir çocuk eğer okulda değil sokakta ise risk altındadır”
“Dicle Üniversitesi’nin adli psikiyatrik muayeneyle değerlendirdiği 107 çocuğun geriye dönük dosyaları incelendi. Çalışmaya alınan çocuklarda erkek cinsiyet, okulu bırakma oranları, madde kullanımı, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), davranış bozukluğu varlığının ve sosyo-ekonomik düzeyin düşüklüğünün yüksek olduğu tespit edildi. Okula devam oranı sadece yüzde 34,6 iken çocukların yüzde 28’i suç öyküsüne sahipti. Aynı çalışmada referans gösterilen, Türkiye genelinde yapılan bir çalışmada ise çocukların yüzde 41,9’unun düzenli okula gitmediği, yüzde 26,6’sının anne-baba ile yaşamadığı, annelerin yüzde 30,1’inin okuma-yazma bilmediği, babaların yüzde 33,8’inin ilkokulu bitirdiği, yüzde 38’inin ailesinin göçmen olduğu, yüzde 24,9’unun madde kullandığı belirlendi. Ayrıca, suça karışan gençlerin yüzde 50-70’inin en az bir psikiyatrik bozukluğa sahip olduğu görüldü. Araştırmalar, çocukların suça sürüklenmesinin kentlerde yoğunlaşmakta olduğunu gösteriyor. Ayrıca önlem alınmadığında, çocuğun suçu tekrar etme riski de yüksek. Yine uzmanlar, suçun tekrar edilmesinin en önemli nedeninin okul başarısızlığı, devamsızlığı, okul terki, madde bağımlığı, evde suçla ilişkili bireylerin olması gibi nedenleri sıralıyor.
Türkiye’deki yoksulluk oranı yüzde 15 iken çocuklardaki yoksulluk oranı OECD’ye göre yüzde 22,4. Kosta Rika’dan sonra çocuk yoksulluğunun en yüksek olduğu ikinci ülke Türkiye: 100 çocuktan 22’si yoksulluk içinde büyüyor. Suça sürüklenen çocuklarla ilgili yapılan ulusal ve uluslararası araştırmalar göstermiştir ki, suç ile yoksulluk birbirlerini tetikleyen iki unsurdur. Bu nedenle, dolaylı ve doğrudan birbirini etkilemektedir. ‘Suça Sürüklenen Çocukların Klinik ve Sosyodemografik Özelliklerinin Değerlendirilmesi’ araştırmasında çocuğu suça sürükleyen risk faktörleri incelenmiş ve suça sürüklenen 12-17 yaş arası 101 çocuğun yüzde 31,7’sinin okula devam etmediği tespit edilmiştir. 17 yaşından önce okulu bırakmak, okul başarısının düşük olması hem kız hem de erkek çocuklar için suça karışma açısından önemli bir risk faktörüdür.
Okul çağında olan bir çocuk eğer okulda değil sokakta ise risk altındadır. Okul, çocuğu risklerden korur. CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi olarak suça sürüklenen çocuklarla ilgili yaptığımız saha gözlemleri ve araştırmalara baktığımızda, suça yönelen çocukların çoğunun okul devamsızlığı, okul terki ya da düşük okul başarısı düzeyine sahip olduğunu gördük. Peki, bu sonuçlara rağmen ilgili kamu kurumları, okul devamsızlığı ve okul terkini takip ediyor mu? Maalesef hayır.
TÜİK 2022 verilerine göre ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin oranı yüzde 24,2 oldu. Genç erkeklerde işsizlik oranı 2021 yılında yüzde 19,4 iken 2022 yılında yüzde 16,4, genç kadınlarda ise bu oran 2021 yılında yüzde 28,7 iken 2022 yılında yüzde 25,2 oldu.
2022 yılında uyuşturucu madde kullanmak veya satmak suçlarından güvenlik birimlerine getirilen çocuk sayısı neredeyse yüzde 10’luk artışla 25 bin 465’ten 27 bin 78’e ulaşmış durumda. 2021 yılında cezaevlerine hükümlü olarak giren 12-17 yaş arası çocuk sayısı 999 iken, bu sayı 2022 sonu itibarıyla yüzde 37’lik artışla bin 373’e yükseldi.
Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü sitesinde paylaşılan verilere göre 3 Temmuz 2023 itibarıyla bin 496’sı erkek ve 63’ü kız olmak üzere toplam bin 559 çocuk tutukluyken 975’i erkek ve 38’i kız olmak üzere toplam 1013 çocuk ise hükümlü bulunuyor.”
…
Bu verilerin üzerine -şimdilik- daha da bir şeyler yazmaya gerek olmadığını düşünüyorum.
Giderek daha çok çocuğumuz ‘suça sürükleniyor’!
Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2017 – 2021 yılları arasındaki 5 yıllık dönemi kapsayan ‘Adli İstatistik’ verilerinden hareketle CHP Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi tarafından da “Suça Sürüklenen Çocuklar”la ilgili bir açıklama yapıldı.
Açıklamada, bu 5 yıllık dönemde ‘suça sürüklenme nedeni’ ile güvenlik birimlerine 2 milyon 393 bin 325 çocuk getirildiği, bu verilerin; ülkemizde her gün bin 311, her saat 55 çocuğun suçun ya faili ya da mağduru olduğu anlamına geldiği vurgulanarak, 2008 yılında mağdur olarak kolluk kuvvetlerine getirilen çocuk sayısı 44 bin 153 iken, bu sayının yıllar içinde yüzde 371 artarak 2021 yılında 207 bin 999’a ulaştığına, 2017-2021 yılları arasında suç mağduru olan toplam çocuk sayısının 1 milyon 66 bin 804 olarak kayıtlara geçtiğine, bunun da ayda 17 bin 780 çocuğun suçun mağduru olduğu anlamına geldiğine dikkat çekildi.
“2021 yılında 646 çocuk cinayet işledi”
Sayın İlgezdi’nin açıklamasından aktaracağım diğer veriler ise şöyle:
TÜİK’in açıkladığı verilere göre 2021 yılında güvenlik birimlerinde hakkında işlem yapılan çocuk sayısı 499 bin 319 olarak kayıtlara geçti.
2021 yılında çocukların karıştığı olayların yüzde 36,6’sı yaralama, yüzde 27,2’si hırsızlık, yüzde 5,1’i uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak, satmak veya satın almak, yüzde 4,3’ü tehdit, yüzde 3,8’i ise cinsel suçlar olarak kayıtlara geçti.
Suça sürüklenen çocuk sayısında bir önceki yıla göre yüzde 17 artış yaşandı.
2021 yılında 646 çocuk cinayet işledi. 2 bin 418’i gasp olaylarına karıştı. 48 bin 621’i bir başkasını yaraladı. 36 bin 134’ü hırsızlık yaptı. 6 bin 748’i uyuşturucu kullanmak veya satmak suçuna, 4 bin 998’i de cinsel suçlara karıştı.
2017-2021 yılları arasında ise, toplam 513 bin 286 suçun 3 bin 198’i Cinayet, 12 bin 524’ü Gasp, 236 bin 3’ü Yaralama, 200 bin 173’ü Hırsızlık, 23 bin 942’si Cinsel suç ve 37 bin 446’sı ise Uyuşturucu kullanmak veya satmak olarak kayıtlara geçmiş durumda.
Son beş yılda dikkat çekici bir diğer veri ise 22 bin 538 çocuğun göçmen kaçakçılığı suçundan kaynaklı güvenlik birimlerine getirilmiş olmasıdır. Bir diğer dikkat çeken veri ise sahtecilik suçunu işleyen çocuk sayısının 10 bin 710 olmasıdır.
2017-2021 yılları arasında fail ya da mağdur olarak güvenlik birimlerine getirilen toplamda 2 milyon 393 bin 325 çocuğun 527 bin 510’unun 11 yaş ve altı (% 22), 557 bin 94’ünün 12 – 14 yaş (% 23,2) ve 1 milyon 307 bin 447 çocuğun ise 15 – 17 yaş (% 54.6) grubunda olduğu, bin 274 çocuğun ise kayıtlarda yaşının belirtilmediğine dikkat çekilmiş.
“İktidar, çocukların geleceğini karartıyor”
Sayın İlgezdi, açıklamasının son bölümünde, bazı verileri tekrar tekrar vurgulayıp orta yerdeki tablonun vehametine ve elbette bu tablodan çıkışa ilişkin -özetle- şunları söylüyor:
“Uyguladığı politikalarla her anlamda sınıfta kalan AKP iktidarı çocukları da karanlığa sürüklüyor. Bunun son örneğini de kendilerinin her türlü müdahalesi ile oluşturduğu TÜİK’in açıkladığı verilerde görülüyor. … 2021 yılında 499 bin çocuğun yolu güvenlik birimlerinden geçmiş. Son 5 yılda ise 2 milyon 393 bin çocuk. Geleceğimizi emanet ettiğimiz çocuklarımızın yaşadıkları ortada, iktidar giderayak geleceğimizi yok ediyor.
Çocukların suça sürüklenmesinde yanlış politikaların yanı sıra ülkenin içinde bulunduğu ekonomik krizin yarattığı baskı da etkili oluyor. Bu krizin aileler üzerinde yarattığı baskı, çocuklara aile içi şiddet başta olmak üzere pek çok alanda şiddete ve suça başvurmalarına neden oluyor.
Çocuklar, hepimizin çocukları. Koruyucu ve çocukları destekleyici tedbirler uygulayarak suça karışma ihtimaline engel olmamız gerekiyor. Ve en önemlisi çocuk suça karıştığı zaman ilgili işlemlerin, kolluğun çocuk birimince yerine getirilmesi gerekiyor. Bu durumun ihlali bile birçok yeni suça neden olmaktadır. Çocuklar, karakollara ya da mahalledeki polis merkezlerine götürülmek yerine çocuk birimine götürülmelidir.
Çocuklar suç işlemiyor suça sürükleniyorlar.
Eğitim sisteminin çocuğu örgün eğitimde tutamaması ve örgün eğitimdeyken çocukla ilgili etkili bir çalışma yürütülmemesi, çocukların suça karışmasında ciddi bir risk oluşturuyor.”