Yılmaz Kaya AYLANÇ –
Türkiye’de ilk Anayasa kabul edilen Sened-i İttifak 1808 tarihini taşımakta. Alemdar Mustafa Paşa tarafından hazırlanmış, Rumeli ve Anadolu âyanları ile Osmanlı Devleti arasında imzalanmış ve padişah yetkilerini sınırlandırması açısından ilk Anayasa olarak kabul edilmiş.
Abdülmecit döneminde Mustafa Reşit Paşa tarafından hazırlanan 1839 tarihli Tanzimat Fermanı ilan edilmiş ve padişah uyacağına yemin etmiş.
Genç Osmanlıların tahta çıkardığı II. Abdülhamid döneminde Mithat Paşa tarafından hazırlanan Kanun-i Esasi 12 bölüm 119 maddeden oluşup gerçek anlamda ilk Anayasa kabul edilir. Ancak 113. Maddesi, “Padişah olağan üstü durumlarda Anayasayı askıya alabilir” der. Böylece Meşrutiyete geçildi. 1909’da önemli değişiklikler yapılarak meşruti bir parlamenter monarşi Anayasası oldu.
Atatürk Türkiye’sinde, Büyük Millet Meclisi Ankara’da toplandı ve 20 Ocak 1921 tarihinde Teşkilat-ı Esasiye Kanunu kabul edildi.
29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edildi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından genç Cumhuriyetin, yeni devletin ihtiyaçlarına cevap verecek Anayasası 20 Nisan 1924 günü kabul edildi. Parlamenter sisteme giden yolda atılmış önemli bir adım olarak kabul edilen bu Anayasa 1961 Anayasası hazırlanana kadar yürürlükte kaldı.
27 Mayıs 1960 tarihinde Askerlerin yönetimi devralmalarıyla yeni Anayasa için Kurucu Meclis kurularak hazırlanan Anayasa, 9 Temmuz 1961 tarihinde halkoyuna sunulmuş ve yüzde 61,5 ile kabul edilmiştir.
12 Mart 1971 tarihinde Ordunun Muhtıra vermesiyle mevcut Anayasada bazı değişiklikler yapılsa da 12 Eylül 1980 tarihinde ordunun yönetime el koymasıyla başlayan süreçte Kurucu Meclis eliyle yeni bir Anayasa yapıldı, 7 Kasım 1982 tarihinde halkoyuna sunuldu ve yüzde 91,37 oranında ‘evet oyu’ ile kabul edildi.
82 Anayasasında, 2000’li yıllardan itibaren değişiklikler yapılmaya başlandı. İlk olarak, TBMM’de 6 parti tarafından “Partilerarası Uzlaşma Komisyonu” kuruldu. Bu komisyon çalışmalarını yaparak tasarıyı Meclise sundu. Genel Kurulda da kabul edilerek 82 Anayasasının 35 maddesi değişerek 1 Aralık 2001 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu en kapsamlı değişiklik oldu.
2007 yılında ise referandum ile Anayasa bir kez daha değişti. Bu değişiklik Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, süresi ve sınırını (2 kez) belirlemekteydi. Bu değişiklik oylamaya katılan halktan yüzde 31,05 hayır, yüzde 68,95 evet oyu aldı.
Rejim değişmişti!
82 Anayasası 2010 yılında bir kez daha değişti. Bu değişiklik daha çok yargıda yapılan değişiklikleri kapsıyordu. HSK, Anayasa Mahkemesi, YAŞ gibi yargı kurumlarının yapıları, işleyişleri yanında askeri yargıyı konu alıyordu. Bu değişiklikler de 12 Eylül 2010 tarihinde halkoyuna sunuldu ve yüzde 57,93 evet, yüzde 42,07 hayır ile kabul edilmiş oldu.
Yargı bağımsızlığı da artık tarih olmuştu!
82 Anayasası bir kez daha değişecekti. 18 maddeyi içeren bu değişiklik ile Başkanlık sistemi, ki sonradan “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” adıyla anılması istendi, yürütme artık tek adamda toplanacak, devletin tüm işleyişi tek bir kişinin kararına göre oluşacaktı. Hükümet ve bakanlar yok olmuş, sekreter vasfı ile yürütme tek bir kişinin inisiyatifine bırakılmıştı. Mecliste kabul edilen değişiklikler sonrası 16 Nisan 2017 yılında halkoyuna sunulmuş yüzde 51,41 evet, yüzde 48,59 hayır oyu ile kabul edilmiş oldu.
Demokrasi bitmişti!
Anayasa değişiklikleri; teklif, görüşme, karar ve onay süreçlerini takip edip, TBMM’de kabul edilirken mecliste iki kez görüşülüyor. Karar yeter sayısı ise 3/5’i veya 2/3’ü olmakta.
Anayasa değişiyorsa önemlidir, bir değil iki kez düşünülmelidir ve daha önemlisi kabul etmek için mecliste bir fazla ile kabul edilmiyor. Ya nasıl kabul ediliyor, nitelikli çoğunluk kabul ediyor, yani milletvekillerinin 2/3’ünün kabul etmesi ile kabul edilmiş sayılıyor.
Bu ne demek, ülkede yaşayanların bir fazlası değil çoğunluğu kabul ederse kabul edilmiş demek aslında.
Oysa halkoyunda son Anayasa değişikliği sadece yüzde 51 tarafından kabul edilmişti.
O tarihlerde biz bu konuyu da çok yazdık ve söyledik. Bir ülkenin Anayasası çocuk oyuncağı değildir bir fazla ile onaylanıyor olmamalıydı.
Evet şimdi iktidarın “biz sivil bir Anayasa yapmak istiyoruz, gelin” diye muhalefete çağrı yaptığı mevcut Anayasanın başına gelenleri sizlere hatırlatmak istedim.
Peki bunca değişiklikten sonra iktidar anayasayı neden değiştirmek istiyor sizce?
Acaba son darbe mi!
Şu an TBMM çatısı altında 600 vekilin 323’ü zaten Cumhur İttifakı olarak yer almakta. Anayasa değişikliğini de bu vekiller teklif edecek. 360 vekil için sadece 37 vekile ihtiyaçları var.
Bu da çok zor olmayacaktır sanırım.
Tabii muhalefet toparlanır ve bundan önce yapamadıkları cesareti gösterip de sokakta halk ile buluşarak karşı duruş gösterirler mi?
Bilmem.
Ne olacağını bilmeden karşı duruyor durumunda olduğumu düşünebilirsiniz. Ancak “ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” derler bizde. Yukarıda size özetlemeye çalıştım. Bugüne kadar yapılan değişikliklerde hiç ülkeye hayırlı, yurttaşa yararlı bir değişiklik olmuş mu? Ülke bu değişiklikler sonrası hangi kazanımları elde etmiş, ben bulamadım.
Şimdi yaşamak 10-20 yıl önce yaşama göre çok daha zor.
Adalet desen kimse artık güvenmiyor.
Sağlık deseniz hastanelerde doktor yok. Neden, çünkü ülkeyi yöneten “giderlerse gitsinler” dedi. Onlar da gittiler, gidiyorlar.
Esnaf kan ağlıyor, KOBİler bankalardan kredi alamıyor, eğer ihracat yapmıyorlarsa.
Orta Vadeli Program da daha yeni açıklandı, seneye enflasyon bu seneden daha yüksek olacak. Yine bu programda işsizlik 700-900 bin arasında olacak. Yani seneye bugünden daha kötü durumda olacağız.
Peki bunca Anayasa değişikliği neden yapıldı?
Sanırım iktidarda olanların daha rahat etmeleri ve iktidarlarını sonsuza kadar sürdürmeleri mi için mi diye düşünmeden edemiyor insan.
Tabii İstanbul Sözleşmesi’nden bir imza ile çıkılan, istediği tutukluyu serbest bırakan, yangını söndürmek için bile kendisinden izin alınan veya talimat beklenen, ülkenin istediği toprak parçasını satan, milyonlarca yabancıyı ülke içine dahil edip mevcut yurttaşın yaşam alanı ve hakkını ortadan kaldıran bir yönetimi istemek için akıldan zoru mu olmalı insanın bilmiyorum.
Ama bir sorun olduğu kesin.
Bu anlamda ittifakında Hüdapar, Yeniden Refah gibi gerici ve siyasal İslamcı etki sahiplerinin bulunduğu ve önceki değişikliklerde hiç olumlu bir sonucun çıkmadığını yaşayarak gördüğümüz iktidarın Anayasa değişikliklerinin bugünümüzü aratacağını düşünüyorum.
Okulların başladığı bugünlerde ÇEDES diye bir proje ile laik demokratik eğitimi din adamlarına teslim etme arzusunda olan iktidara bu niyetinde dur demek gerek.
Köylerin imamlara teslim edilmesinden sonra çocuk ve gençlerimizin de imamlara teslim edilmeye çalışıldığı bu günlerde, Anayasa değişikliği ısrarında daha başımıza neler gelebileceğini tahmin edersiniz.
Atatürk Cumhuriyetinin sonu anlamına gelebilecek olacağını düşündüğüm, Anayasa değişikliği için Demokratik Kitle Örgütlerinin, vatansever yurttaşların ve muhalefetin dikkatli olması gerekmektedir. Umarım yanılırım.
Bazen korumak, kazanmaktan daha zor olabilir. (13.09.2023)