BAKTIKÇA – soru/yorum – A. Kemal KAŞKAR
Cafer Baba!
“Merhaba Çocuklar” deyip dahil olurdu ÖNDER’deki yoğun mesaimize … Daktiloyla yazdığı yazılarını getirirdi: “Bir şeyler yazdım, bakın bakalım …”
Yazılarının yanısıra getirdiği şeyler de olurdu. En çok da ‘mis’ zambakları anımsıyorum.
O mis gibi güzelim kokusuyla kocaman mis zambak demeti elinde:
“Bizim apartmanın bahçesinden …” deyişini …
Mis zambak kokuları arasında elini öperdik, kucaklaşırdık.
“Buyur otur Cafer Baba …”
Hep incelikli, hep sevgi dolu ve ille de çok güzel kokuluydu onunla yaptığımız sohbetler …
Tadı damağımda.
Günlük gazete koşturmacası içinde, hele hele akşamüzeri saatlerine doğru daralan zamanı kıskanıp pekçok ziyaretçimize yeterince ayıramadığımız zamanları düşünüyorum. Ama onun ziyaretleri bizim için çok başkaydı … Tereddütsüz ayaklanırdık. Gazetenin baskısı gecikecekmiş, matbaada Şahin yine ‘gazete gecikti’ diyecekmiş, şuymuş buymuş … Olsun. Ne olursa olsun.
Ama onun dilinde de hep:
“Sizi meşgul etmeyeyim, bir uğrayıp halinizi hatırınızı sorayım dedim” anlayışlılığı …
“Olur mu öyle şey Cafer Baba, ne içersin? …”
“Yok yok çocuklar, ben fazla oturmayacağım, hiçbir şey istemem …”
Onunla bir şeyler içmeden olur mu; olmaz elbette.
Zaman her zaman bulunur ama ya Cafer Baba? …
Cafer Baba uğradıysa bu en iyi şekilde değerlendirilecek, yaşanacaktır ille de.
O bizim için bir büyük şans. Yüzlerimizi hep gülümseten bir büyük şans. Bu fırsat kaçırılır mı, kaçırılmaz.
Böyle böyle yıllar boyunca hep onunlaydık.
Hatta ‘arkadaşlarım beni daha çok sevsin diye’ yapıyorum dediğim ne varsa, en başta yazdıklarımla beni daha çok sevdiğini bildiğim annem-babam gibiydi o da …
Onun için hep ‘Cafer Babamız’dı.
O da, her biriyle kendisini daha çok sevmemize neden olan yazılar yazdı hep.
“Bu yaşta! Helal olsun valla … Köy Enstitülüler bir başka …”
O bizi sevdi, biz de onu, hem de çok.
…
Tarih içinde Köy Enstitülerini yakalayamamış olsam da, kendimi ‘Kızılçullu’da (“Şirinyer”) doğduğum için gururla Köy Enstitülü olarak hissetmemi sağlamıştır örneğin. Toprağı ‘Köy Enstitülüler gibi’ bellediğimi söylediğimde; “Aferin sana!” demişti bana örneğin … Bu gibi şeyler, kendimi daha iyi hissetme nedenlerim olmuştur. Bir baba için, çocuğuna kendisini iyi hissettirmenin güzel bir şey olduğu düşünülürse, ona dolu dolu ‘Cafer Baba’ diyebilmişimdir. İyi ki de demişim.
…
Bir büyük eğitimciydi o. Eğitimciliğine sanatı, kültürü, siyaseti, günlük yaşamın ekonomik-sosyal güçlükleriyle, sorunlarıyla mücadeleyi dahil edebilmiş, hep çıkış yolları önermiş, hep umut vermiş örnek bir insan olarak anımsayacağız onu …
Elbette kokuların belleklerimizde bıraktığı hoş izlerde de bulacağız onu.
Nasıl unutabiliriz ki mis zambakların mis gibi kokusunu; nasıl!
…
Sevgili büyüğümüz Cafer Mete’yi anılarıyla yaşatacağız, sevgiyle, saygıyla …