BAKTIKÇA – soru/yorum – A. Kemal KAŞKAR –
Tam da şu anda denizlerde olmak varmış. Bedriye Abla da (Dr. Bedriye Gürkan) bu sabah (8 Mayıs) uçup denizlere açılmış.Denizlere doğru ağlıyoruz şimdi. Göz gözü görmez bir kalabalıkla beraber. Onlar da o yürüyüşteler. Hayatta en iyi öğrendiklerimiz arasında: ‘Beklenmedik bir şey olacak diye oturup beklememek’ de var. Öğretenlerimiz arasında Mustafa Abi (Mustafa İlker Gürkan) ile Bedriye Abla, o yıllarda Yatağan’dalar … Bir yanımız maden ve enerji işçilerinin özelleştirmeye karşı, bir yanımız ölüm saçan termik santrallara karşı yükselen direnişlerde, yan yanayız onlarla. O sıralar Bedriye Abla baca gazlarının etkisini nerde görse tanıyor artık, gözlerine yavaş yavaş veda ettiği günler … Öfkeli. Ama gülümsüyor. Hep gülümsüyor. Bir yandan da, giderek göremez olduğu dünyayı tanımaya çalışıyor. En iyi yaptığı şeyi yapıyor yine: Öğreniyor. Denizlere uğurlanmayı da öğreniyordur şimdilerde. Eninde sonunda buluşacağımızı bilerek. Her gün her gün öğrenerek …
…
Birdenbire ‘bir şarkıdan çok fazlası olsa’ desem, onu dinlemek istesem, henüz söylenmemiş olduğunu mu söylersiniz bana. Bir şiirden çok fazlası da olabilir. O da henüz yazılmamıştır sanırım.Gözlerim bir resimden çok fazlasını arıyor desem; kimseler çizememiş olsa da … Olsun, bekleyebilirim. Bitmek bilmeyebilir, bekleyebilirim. Hâliyle buna, bildik bir sabırlılık hâliyle değil elbette, çok fazlasının gerektiğini biliyorum, bekleyebilirim … Bir olsa, duysam, dinlesem, görsem. Bitmese. Öyle bitebilirim, doyamadan ölebilirim. Ölmek değil ki o, yürüyoruz, yürüyüşteyiz… Birdenbire birilerine “Tanıyorum sizi” diyebilirim orada.“Yıllar önceydi, gördüm eminim” diyebilirim. “Sakın gitmeyin” diyebilirim … “Bitmeyin sakın” … İşte gözlerinizin önündeyim.Tanışmış olmamız gerekmiyor. Dünya öyle diyor bana. Bu yeter. Adınız ne diye sorsam doğru olmaz çünkü adınızı da biliyorum. Ben koydum çünkü adınızı. Adım adım her şeyi biliyorum. Çokmutluyum, çok …
İsterseniz baştan yazabilirim ama çoktan geçti o zaman. Bambaşka bir yeni baştan başlamalı. Yeter ki bitmesin. Sancı mı bu? Ne bu? Nasıl bir hüzün? Acı belki … Bilemedim. Meğer ‘yürürken ölmek’ istermiş Dedem. Elindeki çapayı toprağa vurarak özetlemek istemiş meğer bana demek istediğini. Toprak. Bitmek bilmez sevdamız. Uçsuz bucaksız denizimiz. Görüyorum …
…
Şiiri Kemal Kahraman yazmış. Şarkı olarak tanıyoruz onu. Metin ve Kemal Kahraman kardeşlerin şarkısı: “Deniz koydum adını” … Şiirini okuyun istedim … Tekrar tekrar okuyabilirsiniz. Çok okumak gerekiyor bazı şiirleri. Ayrılmak istemeyebilirsiniz. Adı güzel diye belki. Değiştirin deseler kabul eder miydiniz? Kabul ettiniz diyelim: Adını ne koyardınız? Filiz mi? Toprak mı? Hayat mı? Mavi mi? Sevgi mi? … Ne?
…
“Nerde kendini bilmez çocuklar?
Bir sabah öylece çekip gittiler
Çınladı alkışlar kör sokaklarda
Yankısı kime kaldı?
Deniz koydum adını
Kederi bende kaldı
Uzak köyler kurdum birbirine
Denizine aldandım
Acının surlarında ateşler yaktık
Vuruldu şehirler soluksuz kaldık
Kendine çekildi bütün zamanlar
Gölgeler orda kaldı
Deniz koydum adını
Kederi bende kaldı
Uzak köyler kurdum birbirine
Denizine aldandım
Çılgın zamanlarda yaşamak bize düştü
Ölümün acımasızlığı her zamankinden beter
Gidenler, gelenler, düşenler
Ah zamanın sonsuzluğunu anlamayanlar
Düştük yola, güzel şeyler bulmak umuduyla
Işıklarıyla büyük şehirler yol oldu bize
İz sürdük yalnızlığa”
…
Bedriye Abla, gözlerin arkada kalmasın, hep birlikteyiz, yoldayız, yürüyüşteyiz hep. Çok kalabalık, ondan göremiyorsundur bizi. Sana bunu söylememiz gerekmiyor ama içimden geliverdi: Sabaha az kaldı Bedriye Abla, ışıklar yoldaşın olsun …