6 Şubat depreminin ikinci yıldönümünde Temiz Hava Hakkı Platformu tarafından kamuoyuna açıklanan raporda, bölgeye ilişkin yaşamsal önemde uyarı ve önerilerde bulunuldu …
‘Görünür Tehlike: Beton Santralleri ve Hava Kirliliği!’
A. Kemal KAŞKAR –
Temiz Hava Hakkı Platformu, 6 Şubat deprem bölgesindeki yıkımlar, yapılaşma çalışmaları ve beton santrallarının oluşturduğu hava kirliliği ile ilgili olarak Deniz Gümüşel ve Dr.Ozan Devrim Yay tarafından hazırlanan “Görünür Tehlike: Beton Santralleri ve Hava Kirliliği” başlıklı raporu kamuoyu ile paylaştı.
Raporda; 6 ve 20 Şubat 2023 depremlerinden sonraki ilk bir yıldabina yıkımları, enkaz kaldırma, taşıma ve depolama çalışmalarından kaynaklanan hava kirliliğinin, özellikle son bir yıldır sayıları hızla ve kontrolsüz biçimde artan hazır beton santralleri yüzünden kronikleşip arttığına dikkat çekilerek, bölge halkının haklı endişe ve itirazlarına rağmen, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından deprem illerindeki hava kalitesinin düzenli izlenip raporlanmadığı ve hava kalitesini olumsuz etkileyen projelere dair etkin ve bütünsel bir planlama, çevresel etki değerlendirme ve yönetimi süreçlerinin işletilmediği belirtiliyor.
Beton santrallerinin hava kalitesine etkilerini belgeleyebilmek içinTemiz Hava Hakkı Platformu (THHP) ve Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) ortak çalışmasıyla 7 Ocak – 25 Ocak 2025 tarihleri arasında Hatay’ın Antakya ilçesinde hava kalitesi izleme çalışması yapıldığının, bu kapsamda gerçekleştirilen ölçümlerde ulusal mevzuattaki limit değerlerin ve Dünya Sağlık Örgütü kılavuz değerlerinin çok üstünde partikül madde kirliliği tespitedildiğinin bildirildiği raporda, kronik partikül madde kirliliğinininsanlarda başta kanser türleri olmak üzere, erken ölümlere yol açan pek çok hastalığa neden olduğunun altı çizilerek bu durumun deprem bölgesinde bir halk sağlığı sorunu olarak ortaya çıktığı belirtildi.
Deprem bölgesinde hava kalitesi
Deprem bölgesinde hava kalitesinin yeterli izlenmediğine dikkat çekilen raporda, 2024 yılı boyunca deprem bölgesindeki istasyonların önemli kısmından veri alınamadığı ya da verilerinkamuoyu ile paylaşılmadığı belirtilerek, “4 ildeki 10 hava kalitesi istasyonunun dördünden hâlâ partikül madde (PM10) ölçümverileri alınamamaktadır. İnce partikül madde (PM2,5) kirliliği ise hemen hiçbir istasyonda izlenmemektedir. Yeterli veri olan altı istasyonun beşinde ise yıllık ortalama PM10 değerleri, ilgili ulusalmevzuat bileşeni olan Hava Kalitesinin Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği’ndeki limit değerin üstündedir. Kentsel arka plan kirliliğine ek olarak hızla sayıları artan beton santrallerinin getirdiği ek kirlilik yükünün ortaya konabilmesi için, kümülatif kirlilik için kaynak modellemesi ya da kaynakta emisyon ölçümü yapılması gerekmektedir” denildi.
19 günün tamamında, 24 saatlik DSÖ kılavuz değeri aşıldı
Raporda daha sonra Antakya’da bir beton santraline yakın yerleşim alanında kurulu cihazla, bu tesislerden kaynaklı ana kirleticiler olan PM10 ve PM2,5 parametrelerinin, 7 Ocak – 25 Ocak 2025 tarihleri aralığında 19 gün boyunca kesintisiz kaydedildiği, yapılan ölçümlerde elde edilen verilerin, ulusal mevzuat olan Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliğindeki (HKDYY) limit değerlerinin, Avrupa Birliği (AB) mevzuatındaki
limit değerler ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) kılavuz değerleri ile kıyaslandığı belirtilerek, “19 günlük PM2,5 ölçümlerinin ortalaması 41,5 μg/m3’tür. Ulusal mevzuatta ve AB’de PM2,5 için 24 saatlik bir limit değer tanımlanmadığı için sadece DSÖ kılavuz değeri ile kıyaslama yapılmıştır. Antakya’da ölçülen 24 saatlik PM2,5 ortalaması DSÖ kılavuz değerinin 2,8 katıdır. 19 günün tamamında, 24 saatlik DSÖ kılavuz değeri aşılmıştır. DSÖ’nün tavsiyesi, insan sağlığının korunması için bu değerin yıl boyu 3-4 kereden fazla aşılmaması gerektiği yönündedir” denildi.
Beton santrallerinin hava kalitesine etkileri
Beton santrallerinde hava kirliliğine yol açan pek çok süreç bulunduğunun, emisyon çıkışı olan en önemli süreçlerin;çimentonun silolara boşaltılması, hammaddelerin depolanması,depolanan malzemelerin doldurulup boşaltılması, mikserde karıştırma yapılması ve ürünün taşınması için özellikle tesis içinde gerçekleştirilen araç trafiği olduğuna dikkat çekilen raporun sonuç bölümünde şu uyarı-önerilere yer veriliyor:
Sonuç ve Öneriler
Deprem sonrası kaçınılmaz olan yeniden yapılaşma süreci iyi planlanmadığı durumlarda hava kirliliği açısından ek yük getirecektir. Bu plansız yapılaşma sürecinin en son ve çarpıcıörneğini, sayıları hızla ve kontrolsüzce artan beton santrallerinin yarattığı hava kirliliği oluşturmaktadır.
Depremin üzerinden geçen iki yılda çözüme kavuşturulamayan ve kronik bir halk sağlığı tehdidi oluşturan hava kirliliği sorununa çözüm üretebilmek için ele alınması gereken öncelikli konulardan biri beton santralleridir. Bu çerçevede politika ve uygulamalardayapılması gerekenlerin bazıları şunlardır:
* Beton santrallerinden kaynaklı kirletici emisyonları için limit değerler tanımlanmalıdır.
* Beton santrallerinin çevresel etkilerini bütüncül şekilde ele alacak, hızla artan projelerin kümülatif etkilerini değerlendirecek entegre bir çevresel etki değerlendirme ve sağlık etki değerlendirme yaklaşımı geliştirilmelidir.
* Beton santrallerinin çevre mevzuatına uyumu sıkı denetim altında tutulmalıdır.
* Beton santralleri, yerleşim alanlarından uzak noktalarda kurulmalıdır.
* Deprem sonrası yeniden yapılaşma sürecinde çalışan sağlığı ve güvenliği denetimleri sıklaştırılmalıdır.
* Özellikle bu sektörde görev yapanların işe giriş, periyodik muayene, sağlık güvenlik eğitimleri, güvenli çalışma ortamlarının yaratılması, kişisel koruyucu donanım temini ve kullanımının sağlanması, kişisel ve çevresel ölçümlerin takibi ve sağlık etkileribakımından derinlemesine incelemeler yapılmalı ve veriler kamuoyu ile şeffaflıkla paylaşılmalıdır.
* Deprem bölgesindeki beton santrallerinin hava kalitesi ve sağlık üzerine etkilerinin gerek çalışan sağlığı ve güvenliği gerek yöre halkı üzerindeki etkilerinin geniş ve çok boyutlu olarak araştırılmasına olanak tanıyan epidemiyolojik çalışmalar yapılmalı ve bu çalışmaların akademi ile işbirliği içinde yapılması desteklenmelidir.