BAKIŞ Haber / A. Kemal KAŞKAR –
CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yazılı olarak yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde Oktay’a, “1)Döviz garantili Hazine ödemelerini en az 1 yıl süreyle ertelemeyi düşünüyor musunuz? 2)Döviz garantili Hazine ödemelerini TL’ye çevirmeyi düşünüyor musunuz?” sorularını yöneltti.
Konuyla ilgili bir açıklama yapan Girgin, kamunun şehir hastaneleri, köprü ve otoyollar için Hazine’den yaptığı ödemenin 2018’de 6,2 milyar iken bu tutarın 2019’da 9,7 milyara yükseldiğini, 2020 bütçesinde ise garanti ödemelerine 18,9 milyar lira kaynak ayrıldığını belirtip yapılacak garanti ödemelerinin son 2 yılda 3 katına çıktığına dikkat çekerek, “2020, 2021 ve 2022 yıllarında ise tamamına yakını AKP iktidarının gözde müteahhitlik şirketleri olan sermaye gruplarına 31 milyar 274 milyon lira daha garanti ödemesi yapılması planlanmıştır.
Korona salgını nedeniyle araç trafiğinin yüzde seksen oranında azaldığı ve üstüne 30 Büyükşehir’e ulaşımın yasaklandığı bugünlerde Kamu Özel İşbirliği kapsamında halkın bütçesinden yandaşa aktarılan tutar can yakıyor.
‘Halkın cebinden 5 kuruş çıkmayacak’ denilmişti. Doğru 5 kuruş çıkmıyor, milyar dolarlar çıkıyor ve çıkmaya da devam edecek. Bir yağma düzeni kurulmuş durumda: Önce bir yatırımı yandaş firmaya ihale ediyorlar, sonra bu yandaş şirketlere, kamu bankalarından çok düşük faizle ‘yatırım kredisi’ adı altında gerekli parayı veriyorlar. Yetmiyor, bir de her yıl Hazine’den para ödüyorlar. Bunun adı hortumculuk, yasal soygun değildir de nedir?
Bütün dünyada eğitimi ve sağlığı piyasalaştıran neoliberal siyasetin ülkemizdeki taşıyıcısı AKP, toplumsal yaşamın hemen her alanında yurttaşlara hak sahipleri olarak değil müşteri olarak yaklaşan bir siyaseti hayata geçirmektedir. Salgın döneminde eğitim ve sağlıkta yaşanan özelleştirme ve ticarileştirme anlayışının yanlışlığı iyice ortaya çıkmıştır. “Evde Kal Türkiye” ve “Hayat Eve Sığar” sloganlarıyla halkımızı evden çıkmamaya davet eden iktidarın asli görevi evden çıkmamanın altyapısını kurmaktır. İzolasyon ihtiyacı gereği ekonomik ve sosyal hayat durma noktasına gelirken; faturalar, kiralar, SGK primleri, mutfak harcamaları durmadı.
Toplum sağlığı gerekçesiyle izolasyon tedbirleri uygulanabilir fakat bu uygulamalardan doğacak mağduriyetlerin sorumluluğunu vatandaşın üzerine yıkamayız. Demokratik ülkelerde sosyal devlet böyle durumlarda ‘herkes kendi göbeğini kendi kessin’ diyemez. Anayasamızın koyduğu sosyal devlet anlayışı vatandaşa iban numarası vermeye cevaz vermez.
Tek çıkar yol, Hazine garantili ödemelerin en az bir yıl süreyle ertelenmesi ve ödemelerin artık Türk Lirası cinsinden yapılmasıdır. Bu soygunun önü kesildiğinde elde kalacak para halkımızın salgın döneminde evinde kalabilmesi için harcanmalıdır. Aksi, 80 milyonun hakkını bir avuç insana yedirmek olur. Devlet vatandaşların canını ve sağlığını bugün korumayacak da ne zaman koruyacak?