BAKIŞ Haber /
A. Kemal KAŞKAR –
Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, 29 Mart Salı günü Belediye ana hizmet binası önünde yaptığı basın açıklamasında, adı Tuzla Sulak Alanı ile birlikte anılan projenin “birinci etabının yalnızca tek parselini kapsayan” bölümü için verdikleri ve büyük tepkilere neden olan ruhsatı, mevzuat bakımından zorunda kaldıkları için verdiklerini söyledi. Açıklamasının sonunda bir vatandaşın “Projeye karşı mısınız” sorusuna “Evet karşıyım” yanıtı ile dikkat çeken Başkan Tokat, Belediye olarak müdahil oldukları TMMOB tarafından açılmış davada ÇED olumlu kararının iptal edilmesi durumunda yapı ruhsatının iptal edileceğini de belirtti.
Bilindiği üzere, kamuoyunun NET Holding A.Ş.’nin Kamu Aydınlatma Platformu (KAP) üzerinden yaptığı “Proje kapsamında konut alanı olarak belirlenen 25.708,70 metrekare büyüklüğündeki 6501 numaralı parselin inşaat ruhsatları alınmıştır. Diğer parseller ile ilgili çalışmalar devam etmektedir” açıklamasıyla birlikte, projeye ruhsat veren Milas Belediyesi tepkilerin adresi olmuş, TMMOB Muğla İl Koordinasyon Kurulu ve MUÇEP tarafından 22 Mart Salı günü Belediye ana hizmet binası önünde Milas Belediyesi’nin ruhsat verme tercihinin eleştirildiği ve ruhsatların iptalinin talep edildiği açıklamalar yapılmıştı.
Bir tek soru soruldu …
Başkan Tokat’ın, ruhsat verilmesinin, aksi yönde kullanılabilecek hiçbir hukuksal seçenek kalmaması dolayısıyla yasal bir zorunluluktan kaynaklandığı ekseni üzerindeki açıklamaları sonrasında soru sormak için söz alan tek gazeteci olarak Kemal Kaşkar’ın, bu süreçte konunun ‘ortak akıl’ oluşturulması yolunda Milas’ın gündemine getirilerek halkla ilişkiler ve iletişim olanaklarından yeterince yararlanılmadığı, bu anlamda konuyla ilgili içtenlikli eleştirilere sitem edilmek yerine özeleştiri yapılması gerektiğini belirterek, “Gelinen noktada, her şeye rağmen Milas Kent Konseyi genel kurulunu tek gündemi bu konu olmak üzere toplantıya çağırmayı düşünüyor musunuz?” sorusuna, “Olabilir” diyen Başkan Tokat, bir vatandaşın “Kent Konseyi genel kurulu yanında halkın geniş katılımının sağlanacağı bir toplantıda da bu konu tartışılmalı” sözlerini olumlar bir tepki verdi.
Açıklama …
Sözlerine, “Son günlerde Milas ilçesi, Dörttepe Mahallesi Hasanbağ mevkiinde bulunan bir parsel ile ilgili Belediyemizce verilen yapı ruhsatı hakkında kamuoyunda ciddi eleştiri ve tartışmalar yaşanmaktadır. Bu konuda gerek basın ve gerekse sosyal medya yolu ile birçok kişi ve kurum açıklamalarda bulunmuştur. Açıklamalarda gösterilen çevre duyarlılığı için teşekkür ediyoruz. Yapılan tüm açıklamaları yakından izledik ve demokratik çerçevede olgunlukla karşıladık. Bizim de hem kişi hem de temsil ettiğimiz kurum olarak bölgemiz ile ilgili aynı duyarlılık içinde olduğumuzun bilinmesini istiyoruz” diyerek başlayan Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat’ın açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Söz konusu inşaat ruhsatı verilen taşınmazın bulunduğu bölge Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından 09/3/1994 tarihinde onaylanan 1/25.000 ölçekli DİDİM-GÜLLÜK-AKBÜK ÇEVRE DÜZENİ PLANI değişikliği ile planlama kapsamına alınmıştır. Bu plana göre Milas Belediye Meclisi 1994 yılında 1/5000’lik nazım imar planı ve 1997 yılında 1/1000 ölçekli uygulama imar planını onaylamıştır. Bahse konu taşınmazların bulunduğu alana esas 3194 sayılı İmar Kanununun 18. Madde uygulaması 2007 yılında yapılmış; böylece plana esas kamuya terk edilmesi gereken alanların kamu eline geçmesi sağlanmıştır. Proje alanının bulunduğu bölgede 1/100.000 ölçekli ÇEVRE DÜZENİ PLANI, ilgili Bakanlıkça ve 1/25.000 ölçekli MUĞLA NAZIM İMAR PLANI ise Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından onaylanmış olup bu bölgenin planları bu planlarda da görülmektedir. 1/100.000’lik planın plan notlarının 7.7 maddesinde ‘Bu planın onama tarihinden önce mevzuata uygun olarak onaylanmış mevzii imar planları geçerlidir’ hükmü bulunmaktadır.1/25.000’lik Nazım İmar planının 4.5 plan notunda ‘Bu planın onaylanmasından önce dönemin mevzuatına, planlama ilkelerine ve üst ölçek planlarına uygun olarak onaylanmış olan imar planları, bu planda gösterilmemiş dahi olsa yürürlüktedir’ denmektedir.
Planlama bölgesindeki Sulak Alan Mutlak Koruma Alanı içerisindeki bir bölgenin doğal sit alanı olarak, aynı zamanda bir başka kısmının da arkeolojik sit alanı olarak belirlenmesi sebebi ile 2019 yılında 644 sayılı KHK’nın 13/A maddesi uyarınca KORUMA AMAÇLI 1/5000 ve 1/1000 ÖLÇEKLİ İMAR PLANLARI onaylanmıştır. Ayrıca 2019 yılında bahse konu proje alanı içerisinde kalan tampon bölge, Ulusal Öneme Haiz Sulak Alan olarak tescillenmiştir. Tescillenen alan Dörttepe ve Boğaziçi Mahallelerinin önemli kısmını da içine alan geniş bir bölgeyi kapsamaktadır.
Turizm Kenti olarak isimlendirilen bu alandaki ÇED süreci 2007 yılında başlamıştır. Değişik nedenlerde durdurulmuş olan bu süreç, 2021 yılında Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından ÇED olumlu kararı verilerek tamamlanmıştır. Cumhurbaşkanlığı’nın 1 Nolu Kararnamesinin 109. maddesine göre bu alandaki imar kanununa esas yapılacak iş ve işlemler ile ilgili yetki, ilgili bakanlık ve kurumlara geçmiştir. Bölge ile ilgili imar planları hakkında herhangi bir iptal ve durdurma kararı yoktur.
Tarafımızca verilen yapı ruhsatı, projenin 1’inci etabının yalnızca tek parselini kapsamaktadır. Bu parsel 6501 parsel olup 21 blok, 1 adet Sosyal Tesis ve 1 adet istinat duvarını kapsamaktadır. İmar durum belgesinin verilmesi ile bu yapı ruhsatı arasında yaklaşık 7 aylık bir zaman geçmiştir. Bu süre içinde konu Belediyemizce çok yönlü olarak araştırılmış ve tartışılmıştır. Bu araştırma ve tartışma süreci içinde ilgili kurum, STK ve odalarla sürekli istişare halinde bulunulmuştur.
1 Nolu Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin 410/d maddesi gereğince sulak alan ilan edilen bölgelerin korunması, yönetimi, geliştirilmesi, işletilmesi ve işlettirilmesi görevi Tarım ve Orman Bakanlığı’na verilmiştir. Bu sebepten ve yasal zorunluluktan dolayı ruhsat verilmeden önce, mimari proje imar durum belgesi ve tapu eklenerek Tarım ve Orman Bakanlığı 4. Bölge Müdürlüğü’ne görüş sorulmuştur. İlgili yerden 04/03/2022 tarih 4752371 sayılı yazı ile uygun görüş verilmiştir. Yine Muğla Büyükşehir Belediyesi MUSKİ Genel Müdürlüğü’nden gelen 10/01/2022 tarih 44237 sayılı Su ve Kanalizasyon Durum Belgesi ruhsat verilmesinde bir sakınca olmadığını belirtmiştir. Bu belgelerden herhangi biri olumsuz olsaydı bizim kesinlikle yapı ruhsatı düzenlememiz mümkün değildi.”
“Yeni bir hukuki durum oluşacağından biz de derhal yapı ruhsatını iptal edeceğiz”
Açıklamasında daha sonra, Belediye olarak bu ruhsatı vermemeleri durumunda tazminat yükümlülüğü dahil bir dizi yaptırım ile karşılaşacaklarına ve bunun yanında sürecin Bakanlık inisiyatifinde kesintiye uğramaksızın sürdürüleceğine dikkat çekerek, “Bu durumda Milas Belediyesi tamamen sürecin dışında kalmaktadır. Bakanlıktan ruhsatın hangi içerik ve şartlarda geleceğini kimse bilemez. Milas Belediyesi’nin süreç dışında kalmasının çevresel etkilere ve Milas halkına hiçbir yararı yoktur. Bakanlık, ruhsatı vereceği gibi Belediye görevlileri hakkında soruşturma da başlatabilir. Yani kısaca, konunun belediyemizce tartışılma ve araştırma süreci sonunda bir hukuki mütalaaya gereksinim olmuş; yapılan istişareler sonunda hukuki görüşümüz olarak bu aşamada ruhsat verilmesinin zorunluluğu sonucuna varılmıştır” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bahse konu bölge ile ilgili toplumun bilmesinin yararlı olacağını düşündüğümüz ve özellikle belirtmemiz gereken iki temel nokta daha var:
1-Bu bölge 2012 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile ‘Turizm Alanı’ ilan edilmişti. Bu kararla Milas Belediyesi’nin tüm planlama yetkileri elinden alınmıştır. Bizzat benim talimatımla Hukuk İşleri Müdürlüğü tarafından bu karara karşı Danıştay 14. Dairesi’nde dava açılmıştır. Mahkeme 15/10/2015 tarihli 2012/4120 Esas ve 2015/7472 Karar sayılı kararı ile davamızı kabul etti. Daha sonra bu karar Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu tarafından onandı ve kesinleşti. Biz bu davayı, turizme karşı olduğumuz için değil; bölgenin özellikleri de düşünüldüğünde Milas Belediyesi’nin planlama yetkilerini yeniden geri alması ve sürecin içerisinde kalmasını sağlamak amacı ile açtık. Şimdi, yapı ruhsatı verirken de yasal zorunluluk yanında, Milas Belediyesi’ni sürecin içinde tutabilme çabası içindeydik.
2-En çok göz ardı edilen ve eleştiriye konu olan, ÇED olumlu kararına karşı dava açıp açmadığımız hususudur. Arkadaşlar,bu konuda biz de çok duyarlıyız. Söz konusu ÇED olumlu kararının iptali için TMMOB’nin açmış olduğu iptal davasına, TMMOB yanında müdahil olunması talimatını Hukuk İşleri Müdürlüğü’ne bizzat ben verdim. Hatta bu davada TMMOB ile beraber hareket edilmesinde ayrıca bir yarar gördüm. Yani özellikle TMMOB ile yürümek istedim. Söz konusu dava Muğla 3. İdare Mahkemesinin 2021/762 Esas numarası ile görülen davadır. Mahkeme 02/02/2022 tarihli ara kararı ile oy birliği ile davacı TMMOB yanında müdahilliğimize karar vermiştir. Bu ara kararını size gösteriyorum. Hal böyleyken bazı TMMOB temsilcilerinin, bu konudaki beyanlarımızın yalan olduğu ve tekzip edecekleri yönündeki değerlendirmelerini anlamakta güçlük çekiyorum.”
3-Bugüne kadar konu hakkında beyanatta bulunmadık. Ama daha ortada hiçbir şey yokken ve hatta projeyi görmeden körü körüne karşı duruşları isabetli bulmadığımı ifade etmeye çalıştım. Bu konu da farklı yerlere evrildi…
Ruhsatın verilmesi ile ilgili mevzuatı ve süreci yukarıda açıkladık. Ruhsat verilmesi bizim açımızdan dava sürecini etkilemeyecektir. Davanın kazanılması için biz de elimizden gelen katkı ve mücadeleyi veriyoruz ve vereceğiz. Dava ile ilgili TMMOB’nin avukatı ile istişare halindeyiz. Söz konusu ÇED olumlu kararının mahkemece iptal edilmesi halinde yeni bir hukuki durum oluşacağından biz de derhal yapı ruhsatını iptal edeceğiz.”
“Hakkımızda yöneltilen itham ve eleştirilerin çok ağır olduğu kanaatindeyim”
Kendisine yöneltilen itham ve eleştirilerin çok ağır olduğunu da belirten Başkan Tokat, yaşamı boyunca özellikle çevre duyarlılığı örneği olan birçok tercihinin altını çizerek sürdürdüğü konuşmasının son bölümünde özetle şu görüşleri dile getirdi:
Ben bir Milas sevdalısıyım. Yaşantımın yaklaşık 35 yılı, değişik platformlarda, çevreden yana tutum takınan çalışmalarla geçti. Çevre duyarlılığımız herkes tarafından bilinir. Daha öğrencilik yıllarımızda termik santrallere karşı yaptığımız mücadele yaşantımın ilerleyen dönemlerinde yeni boyutlar kazanarak hep sürdü. Muğla Barosu’nda temsilci ve yönetici olarak çalıştığımız dönemlerde, Baro’nun açtığı çevre ile ilgili davalarda hep katkım olmuştur. Hatta mesleğe ilk başladığımız yıllarda Milas Çevre Dayanışma Koruma Derneği’nin kuruluş ve çalışmalarında öncülük yaptım. Avukatlık mesleğimi yaparken gönüllü olarak birçok dava ve eyleme katılıp destek verdim. Belediye Başkanlığı görevine seçildikten sonraki süreçteki anlayış ve tutumumuz da yakından bilinmektedir. Bu konuda katkı ve desteklerinden dolayı Belediye Meclis üyelerimize ve çalışma arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.
Nerede doğayı ve çevreyi tehdit eden bir durum varsa Milas Belediyesi olarak biz oradayız. Durum böyleyken hakkımızda ileri sürülen ağır itham ve eleştirileri kabul etmiyorum. Çevresel konularda biz de elimizden gelen mücadeleyi vermekteyiz. Sırf görevimizin bize yüklediği sorumluluklar noktasında farklı düşünüyoruz ya da süreçlerin işletilmesindeki tarz farklılıklarından dolayı hiç kimse bizleri çevre düşmanlığı ve hainlikle suçlayamaz. Hele hele hayatı hukuk ve demokrasi mücadelesiyle geçen biri olarak; hiç kimse bizleri belli kişi ve guruplarla ilişkilendiremez. 55 yıla yaklaşan yaşantımın nerede ise tamamına yakın kısmını Milas’ta geçirdim. Sosyal, Kültür, Sanat, Hukuk, Spor, Siyaset, Emek ve Çevre alanlarında dolu dolu geçen bu ömrümü Milas halkı yakından bilmektedir. Yaşamım tüm açıklığı ile toplumun önünde geçmiştir. Gördüğüm kadarıyla bu ithamlar artık bir çevre mücadelesini aşmış, başka bir yöne evrilmiştir. Yine de toplumun güven ve desteğini hissetmek bu dönemde biraz da olsa üzüntümüzü hafifletmektedir.
Çevreye ve çevrecilere verdiğimiz destek nedeni ile bu kadar soruşturma ve saldırıya maruz bırakılır iken çevre düşmanı ilan edilmek akıllara zarar, vicdanları yaralayan bir durumdur. Hiç şüphe yok ki bu süreçte en yakınlarımızın bizlere dönük açıklama ve güvensiz yaklaşımları beni daha da derinden yaralamıştır.
Süreci takip etmeye devam ediyoruz. Üzerimize düşen görev ve sorumlulukların bilincindeyiz. Bize ve ekibimize güvenmenizi ve desteğinizi bekliyoruz. Bizi anlayan ve destek veren herkese yürekten teşekkür ediyorum.”