GÖRDÜKÇE… / Eczacı Bengi MERGEN (E.)
Televizyon, hayatımızın bir parçası, olmazsa olmazı ve haber alma aracımız oldu. Dilimiz, güzel Türkçemiz bu işlevin en önemli unsuru… Çok kanallı TV yayınları başladıktan sonra “SPİKER” dediğimiz konuşmacılar dilimizi o kadar yanlış kullanıyorlar ki, bizler TRT’nin ekol olduğu, Jülide Gülizarların, Ayşe Egesoyların, Çetin Çekilerin zamanını yaşamış, görmüş, dinlemiş olanların çıldırmasına(!) sebep oluyorlar haberleri dinlerken…
Ben Milaslıyım. Yöresel ağızı çok severim ve hitap edeceğim kişilere göre de kullanmaktan zevk alırım. Esprili bir tarzda da kullanırım. Ama aslolan İstanbul Türkçesidir. Bir topluma hitap edileceği zaman, hele bu toplum 80 küsur milyon Türkiye Cumhuriyeti halkı ise onlara “Rol Model”, “İdol”, “Örnek” olmak, yerine göre eğitmek durumundaki TV spikerinin Türkçeyi yanlış kullanma, telaffuz etme lüksü yoktur…
Türkçemizde özel isimlerde “vurgu” ilk hecededir. “Muğla’nın BODRUM ilçesi” ile “bir binanın BODRUM katı”ndaki Bodrumların söylenişi farklıdır. Birincide vurgu ilk hecede ikincide, ikinci hecededir.
Yöresel ağızda kağıt – eskiden a harfine şapka (^) konarak yazıda inceltme K sesine verilirdi, şimdi onu da kaldırdı TDK – Kağıt sesi kalın çıkarılıyor. Aynı şekilde Kazım da ince K ile söylenir. Benim personelimden birisini 1,5 – 2 ay uğraşarak K sesini ince söylemesini sağlayabilmiştim… Uğraşınca, çalışınca oluyor…
Bir konu daha var hazmedemediğim… Bilhassa sosyal medyada kendilerini komedyen zanneden bazı zıpçıktılar küfürü sıradan hale getirdiler. İşin acı tarafı gayet bakımlı, eğitimli görünen hanımefendiler de en adi küfürleri sıradanlaştırarak kullanıyorlar…
Yapmayalım beyler, hanımlar… Yeni yetişen genç nesle, güzel Türkçemizi bozmada örnek olmayalım.