Nazlı ERAY / Seçme Öyküler / Everest Yayınları / Basım – 2021 / 102 sayfa
Ayşegül Şenay KAŞKAR
Nazlı Eray, 1945 yılında Ankara’da doğdu. İngiliz Kız Ortaokulu, İstanbul Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’ni bitirdi. Daha sonra, önce İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni, ardından da aynı üniversitenin Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nü bitirmeden ayrıldı. 1965-1968 arasında Turizm ve Tanıtma Bakanlığı’nda çevirmen olarak çalıştı, gazetelerde köşe yazarlığı yaptı. Edebiyatçılar Derneği’nin kurucuları arasında yer alan Eray, Türkiye Yazarlar Sendikası ile Uluslararası Yazarlar Birliği (PEN) üyesi ve 1977 ve 1978 yıllarında Yaratıcı Yazın dersleri verdiği ABD Iowa Üniversitesi’nin Onursal Üyesidir.
Yazmaya 1959’da henüz ortaokuldayken kaleme aldığı öyküsü “Mösyö Hristo” ile başlayan Eray’ın ilk öykü kitabı Ah Bayım Ah 1975’te çıktı. Nazlı Eray’ın öykü, roman ve oyunları pek çok dile çevrildi.
Kitapları
İmparator Çay Bahçesi, Aydaki Adam Tanpınar, Aşık Papağan Barı, Aşk Artık Burada Oturmuyor, Orphee, Ömür Uzatma Kahvehanesi, Arzu Sapağında İnecek Var, Pasifik Günleri, Ayışığı Sofrası, Kız Öpme Kuyruğu, Sis Kelebekleri, Kayıp Gölgeler Kenti, Ah Bayım Ah, Aşkı Giyinen Adam, Farklı Rüyalar Sokağı, Marilyn Venüs’ün Son Gecesi Marilyn Monroe Ankara’da: Cursum Perficio!, Beyoğlu’nda Gezersin, Halfeti’nin Siyah Gülü, Uyku İstasyonu, Ay Falcısı, Deniz Kenarında Pazartesi, Frej Apartmanı’nın Esrarı, Ölüm Limuzini, Uyku İstasyonu, Tozlu Altın Kafes, Elyazması Rüyalar, Gece Çiçeği İstanbul, Aşk Yeniden İcat Edilmeli, Eski Gece Parçaları, Yoldan Geçen Öyküler, Rüya Yolcusu, Yıldızlar Mektup Yazar, Büyülü Beyoğlu, Karga Feramuz’un Aşkı, Geceyi Tanıdım, Kalbin Güney Batısı, Sinek Valesi Nizamettin, İki Kafalı Topaç Villy, Örümceğin Kitabı, Bir Böcek Sevdim, Bir Rüya Gibi Hatırlıyorum Seni, Geceyi Tanıdım – Yoldan Geçen Öyküler, Hazır Dünya, Düş İşleri Bülteni, Ekmek Arası Rüya, Kuş Kafesindeki Tenor, Sihirli Saray, Naz ve Köşkteki Vampir, Çığlık Atan Mumya, Gören Gözler Duyan Kulaklar, Naz ve Büyülü Bahçe, Mırmır Osman, Billur Ahtapot ile Mor İnci, Aşk Artık Burada Oturmuyor, Kapıyı Vurmadan Gir, Kalbinde Kadın Taşıyan Erkekler Birahanesi, Geceyi Tanıdım Erostratus.
#everestaçıkhava
Everest Yayınları, kitabı yaşamın her anına taşıyacak yeni bir diziyi okurla buluşturuyor: Everest – açıkhava!
Everest Yayınları bu dizi hakkında şöyle bir açıklama yapıyor…
“Açıkhava kitapları, okura otobüs, tren, vapur, metrolar, kafe ya da parklarda, tüm güzergâhlarda eşlik edebilecek çeviklik ve ebatta kitaplardan oluşuyor: Dizimizde bir kol çantasına ya da büyük bir cebe sığacak kadar küçük, aynı zamanda okumayı zorlaştırmayacak kadar büyük, ortalama yüz sayfalık yapıtları bir araya getirmeye özen gösterdik. Açıkhava dizimizdeki metinler, genç okurlar başta olmak üzere, diziyi takip edenlere, edebiyatın önemli isimlerini hatırlama ya da yeni yazarlarla tanışma fırsatını verecek şekilde seçildi:
Dizide gerek yerli gerek yabancı yazarlara; hem klâsiklere hem de güncel yapıtlara yer veriliyor. Seçkimizde öykü, novella (uzun öykü), deneme, oyun, şiir gibi farklı türlerde ve mutlaka bütünlüklü metinler yer alıyor. Başka bir deyişle hiçbir kitap bağlamından koparılmış bir metin içermiyor. 18 kitapla başlattığımız açıkhava dizimiz, düzenli olarak yeni kitaplarla zenginleştirilecektir.
Açıkhava kitapları sizinle her yere gelebilir, yolda olma hissinin getirdiği çağrışımları zenginleştirerek yeni yazarlara yelken açmayı sağlayabilir.
#everestaçıkhava – #açıkhavadakitap – #kitaplaryollarda – #kitaplarheryerde – #kitaplagit”
Dizinin 15’inci Kitabı …
Nazlı Eray, yedi öyküsünü bir araya getirmiş: Geceyi Tanıdım, Mutlu Yuvalar Sıcak Yuvalar, Nehri Bana Geri Ver, Güzel Bir Kuşluk Vakti İnsan Gibi Yaşamak İstedik, Monte Kristo, Laz Bakkal ve Ömür Uzatma Kahvehanesi.
Ömür Uzatma Kahvehanesi
Bu öykünün biz Milaslılar için ayrı bir önemi, güzelliği var, çünkü bu ‘kahvehane’ bizim yaşadığımız sokaklardaymış bir zamanlar …
…
Beni Ankara’dan Milas’a getiren otobüs durduğunda yorulmuştum artık, indim kasabaya.
Kolumdaki saate bir göz attım. Henüz 2.30’du. Bu, bir şeytanminaresinin içini anımsatan, inişli çıkışlı, dolambaçlar ve yokuşlarla dolu kasabanın sokaklarında yürürken, cebimi karıştırıp bana verilmiş bir adresi buldum.
Şöyle yazıyordu, uzun yolda cebimde terlemiş ve buruşmuş olan kâğıt parçasının üzerinde:
Ömür Uzatma Kahvehanesi, Şevketiye Mahallesi No: 12 / Milas
Kâğıdı katlayıp cebime koydum. Sokak isimlerine baka baka Şevketiye Mahallesi’ni aramaya başladım. Gecenin bu saatinde çevrede uyanık kimse yoktu. Tüm dükkânların kepenkleri inmişti. Aysız bir geceydi üstelik. Yürüyüp duruyordum.
Köşe başında bir bekçiye rastladım.
O, besbelli geceye çoktan alışmıştı.
Gittim yanına; cebimdeki kâğıdı çıkardım, adresi sordum ona.
Bekçi kâğıda şöyle bir göz attı. Sonra baştan aşağıya süzdü beni.
“Demek Ömür Uzatma Kahvehanesi’ni arıyorsunuz?” dedi.
“Evet, bu adresi büyük zorluklarla, geldiğim kent olan Ankara’dan buldum. Bu kahvehaneye her gece 3.30’da ömürlerini uzatmak amacıyla gelip oturan dört yaşlı adamı ve kahveciyi tanımak istiyorum,” dedim.
Bekçi,
“Aradığınız kahvehane şu yolun ucunda. İhtiyarlar birazdan gelip her geceki gibi pencerenin kenarındaki masalarına otururlar. Anahtar kahvecidedir. Bu dört ihtiyar, her zaman yaptıkları gibi 12 saatlik bir süre içinde, eski anılarını birbirlerine anlatırlar; böylece uykudan kısıtladıkları zaman ile, eski günlerini ve bugünü bir arada yaşayarak ömürlerini uzatırlar,” dedi.
Bekçinin anlattıkları büsbütün büyülemişti beni. Geldiğim kentten bana adresi verenler olayı biraz anlatmışlardı ya, bu bekçi daha bir canlı anlatıvermişti tüm işi…
Döndüm bekçiye:
“Pekiyi, acaba ömürlerini uzatan bu ihtiyarlar, bir günlük aralarına alırlar mı beni? Bu özel evrenlerine bir yabancının girmesine izin verirler mi ki?” diye sordum.
Bekçi,
“Sanırım izin verirler,” dedi.
…
10 Ağustos 1981
Kısa ama kısa olduğu kadar vurucu, düşündürücü bir öykü. Bence okumalısınız öykünün tamamını bir Milaslı olarak.
Bu ayrıca kitabını alarak Nazlı Eray’a da güzel bir teşekkür olur, Milasımızın ölümsüzleşmesine onun da yaptığı küçük dokunuştan dolayı …