BAKTIKÇA – soru/yorum – A. Kemal KAŞKAR
Hafta başında Bodrum’da “Hemşehrimiz Herodot Haftası” programının ilk iki sunumu için Bodrum Ticaret Odası Konferans Salonu’ndaydık Sevgilim Eşim Ayşegül ile … Reyhan Destan, “Herodot Devri Felsefe, Düşünce ve Kültür Yapısı” ve Mehmet Çuhadar da “Herodot’un Yaşamı ve Seyahatleri” başlıklı sunumlarını yaptılar. Heyecan vericiydi … O heyecanla bize neleri neleri düşündürdüler …
…
Milattan önce 484 yılında Karia’nın Halikarnassos şehrinde doğan Karialı Lykses oğlu Herodotos, ‘Herodot Tarihi’ eseriyle “Tarihin Babası” olarak adlandırılıyor. Herodot’un nerede doğduğu konusu ise, başkaca pek çok tarihî şahsiyette yaşandığı gibi belirsiz ve dolayısıyla tartışmalı değil. Herodot kitabının giriş cümlesinde “Halikarnassos’lu Herodot bu araştırmasını kamuya sunar” demiş çünkü.
Kitabında; Persler ile Yunanlılar arasındaki destansı savaş tablolarını, başta Ege ve Akdeniz kıyılarında Mısır, Anadolu, Yunanistan olmak üzere İskitler ülkesinde, Karadeniz’de ve Mezopotamya’da gelenekleri, yaşamları kendine özgü bir tarzda ve elbette kendi penceresinden gördüğü-yorumladığı şekilde yazmış antik dünyanın tarihini Herodot … Kitabında ayrıca doğduğu ve yaşadığı Karya bölgesi ve Karyalılar hakkında ayrıntılı bilgiler de veriyor, Karyalıların kökenini, askeri buluşlarını, Karia kentlerini, Pers ordularının Karia bölgesini istilasını, Pers-Yunan savaşlarında önemli olayların geçtiği Pedasa ve Labranda gibi Karya kentlerini ve bölgemizdeki kutsal alanların yanısıra bazı önde gelen Karyalıları da anlatıyor. Örnekse: Hemşehrisi 1. Artemisia’nın Salamis Savaşı sırasındaki kahramanlıklarını ve üstün zekasını övüyor.
…
31 Ekim akşamı evimize vardıktan sonra, kütüphanemizdeki bazı kitapları bulup çıkarıp elimizin altında tutuyoruz artık. Hepsinde, heyecanla ‘Tarih’in Halikarnassoslu Herodotos’un çalışmalarıyla doğduğuna (M.Ö. 484) ilişkin cümlelerle birlikte yaşıyor ve Hemşehrimiz Herodot’u (ölümü M.Ö. 425 dolayları) buralarla, yani Milas’la da (Mylasa) ilişkilendiren daha çok metinle karşılaşmayı umuyoruz heyecanla …
Ötesi: Milattan önce 5’inci yüzyılda Karya kentlerinden birinde, örneğin Mylasa’da, Halikarnasos’ta, Euromos’ta, Myndos’ta, Padasos’ta, Alabanda’da, Idrias’ta, Kaunos’ta, Knidos’ta, Miletos’ta, Priene’de başlamak güneşli bir güne … Güneşin günlük yolculuğunu tamamlamak üzere olduğu anlarda meşalelerle aydınlanmaya başlayan o kentleri yukarlardan izlemek? Ne dersiniz … Bunun için vakit bulabilir misiniz?
İzin verirseniz, dikkatinizi bir süre için çekebilir miyim? Yarım yamalak da olsa ‘geçmiş zamanlar’ ile ilgili bir canlandırma yapabilirsiniz bence …
Bir şey mi dediniz, anlayamadım?
Bunun hiçbir işinize yaramayacağına ilişkin bir şeyler mi mırıldanıyorsunuz?
…
Neyse, ben yine Herodot Haftası etkinlikleriyle sürdüreyim …
Uluslararası Bodrum Herodot Çalıştayı’nın son günü programına da katılmak üzere 4 Kasım Cuma günü yine Bodrum’da olacağız, bu arada Herodot 3. Yaş Akademisi Belgesel Fotoğraf Atölyesi’nin Mausolos Sergi Salonu’ndaki “Herodot’un Kentleri” adı verilmiş fotoğraf sergisini ve Bodrum Engelliler Sağlık Vakfı öğrencilerinin, Arkeolog Canan Küçükeren ve Mehmet Çuhadar tarafından kendilerine anlatılan Heredot’la ilgili seramik çalışmalarının sergilendiği Artemisia Sergi Salonu’ndaki “Bizim Tarih” adı verilen sergiyi gezeceğiz.
Program ayrıca, Herodot’un yaşadığı devirdeki ‘yiyecekler, bitkiler ve sağlık önerileri’ ile ‘yemekler’ gibi konularla, günlük yaşamın ayrıntılarına taşınmaya çalışılmış. Böylece, günlük işler-güçler-mesai trafiğinde çok büyük bir çoğunluğun doğrudan takip etme olanağı bulamayacağı böylesi bir etkinliğin gücü, zamana yayılarak artırılmak istenmiş. Yani, sonra sonra, ‘vaktim yok, başka işim mi yok’ deyip konuya mesafeli duranların da gündelik işlerin girdabından çekilip çıkarılması hedeflenmiş … Çok doğru yapılmış.
Bu tür etkiler kısa sürede sağlanamıyor, bilinir. Bu nedenle, büyük değerinin zamanla daha çok fark edileceği umuduyla konuyu siz sevgili okur-yazarlarımla paylaşmak istedim … Herodot’un, yaşamakta olduğunuz yerlerle ilgili neler söylediğini, o günlerde Labranda kutsal alanında olup bitenleri merak etmenizi sağlamak istedim …
Böylesi heyecanlarla turizm arasında doğrudan ve de doğru orantılı bir ilişki olduğu da kesin …
Bodrum, yine ve yine tam da bunu yapmaya çalışıyor, ısrarla.
Belediye Başkanı Ahmet Aras, bu etkinliğin “Bodrum’un, tüm dünyaya ‘Tarihin Babası Herodot’un doğduğu yer olarak tanıtılması, Bodrum’un Herodot’a sahip çıkması ve hemşehrimiz olduğu bilincinin kazandırılması, Halikarnas’ta dünyaya gelmiş ve yaklaşık 30 yaşına kadar burada yaşamış olduğunun başta çocuklar ve gençler olmak üzere halkımıza anlatılması amacıyla” yapıldığını söylüyor ve bunun ‘gurur duyulacak’ bir şey olduğuna dikkat çekiyor.
…
Hazır Herodot’la buluşmuşken, bir başka ‘gündem oluşturma çabası’na da değinmek istiyorum.
Bu, Milas 78’liler tarafından bir süredir dikkat çekilmeye çalışılan “Gümüşkesen Anıtı’na özgürlük” gündemi. Çok değerli bir gündem bu, ama kimi-kimleri ne kadar heyecanlandırabiliyor bilemiyorum …
‘Gümüşkesen Anıt Mezarı’nın burnunun dibine yapılmak istenen ve büyük bir ‘kabalık örneği’ olarak kaba inşaatı büyük ölçüde gerçekleştirilen müze binasının yıkılabilmesinin de, en az yapılmış olabilmesi kadar, o çok değerli tarih değerimizi yaralayacağından söz ediliyor, haklı olarak … Hem de ne yaralama … Ağır, çok ağır!
Onca “arkeolojik birikim ve donanım sahipleri”nin varlığına rağmen oraya o koskocaman ‘bir hançer gibi’ saplanmış beton yığınından söz ediyorum.
Günümüzde en başta gelen ‘alerjik reaksiyon’ nedeni olan-olması gereken ama önü bir türlü alınamayıp yayıldıkça yayılan ‘beton-betonlaştırma’ tablolarına Milas’ın en başta gelen sembollerinden biri olan ‘Gümüşkesen Anıt Mezarı’nın dibi de eklenebilmiş durumda, ne acı ve ne yazık ki!
Kimmiş bu işin mimarları? Bu işe ‘olur’ diyen ‘olur’ veren “müzeciler” örneğin? Kim, kimler?
O ucube binanın ortadan kaldırılması sürecinde yapılması gereken bir başka büyük iş-işlem de o isimlerin tarihe not düşülmesidir? Kim yapacak ya da yazacak bunu? Herodot mu?
…
“Gümüşkesen Anıtı’na özgürlük mücadelesi”ne destek veren ilgili, bilgili, yetkili, yetkisiz herkesten özel isteğim, bu mücadelede, anıtın esaretine yol açan sürecin tüm ayrıntılarıyla bilinmesinin de sağlanmasıdır.
Ayrıca ve ısrarla: Dünyanın en çok tanınan kentlerinden biri olan Bodrum’un halâ daha ‘kendini tanıtmak’ için gösterdiği örnek çaba-çalışmalardan hareketle, sevgili Milas’ın tanıtımına ‘Gümüşkesen Çalıştayı’ gibi sıra dışı bir etkinlikle katkıda bulunulabilir ve bu özellikle, ‘Gümüşkesen Anıtı’nın betondan kurtarılması mücadelesi sürerken yapılmalıdır diye düşünüyorum …
Emeği geçenler-geçecekler, peşin peşin teşekkürlerimi kabul etsinler …
…
Son bir iki cümle daha:
Herodot devrine ilişkin sunumlardan biri de, yine Reyhan Destan’ın “Herodot’un Masalsı Sunumları” başlıklı sunumuydu … Bu başlıktan esinle, “Günümüzde olup biten olmayacak işleri daha nasıl yazsak, anlatsak” diye sorasım geldi … Masalsı anlatıma uygun mu yaşadıklarımız sizce?
Elbette uyutucu değil tam aksine uyandırıcı etkisi olan bir başka tür masalsılıktan söz etmeye çalışıyorum … Birilerinin bunu denemesi ne güzel olur.
(Görseller internetten aktarılmıştır.)