A.Kemal KAŞKAR –
Ülkemizde 15 sağlık, çevre ve iklim örgütünün bir araya gelmesi ile kurulan ve hava kalitesi ile ilgili yasal düzenlemeleri halk sağlığı açısından iyileştirmek için çalışan Temiz Hava Hakkı Platformu’nun (THHP) AB’deki mevzuat değişikliklerini de yakından takip ettiğini belirten THHP Koordinatörü Deniz Gümüşel, AB’deki gelişmelerin Türkiye’deki mevzuata da yansıması olması beklentilerine dikkat çekerek, “Ancak Türkiye bugüne kadar PM2.5 için hiçbir yasal düzenleme yapmadı. PM2.5 özellikle termik santraller, demir-çelik ve çimento gibi enerji için kömür yakan büyük sanayi tesislerinden kaynaklanıyor. Hava kirliliğinin, enerji ve sanayi sektörlerinin maliyetlerine yansımayan büyük bir sağlık faturası var bunu hep birlikte toplum olarak ödüyoruz. Kara Rapor çalışmamıza göre Türkiye’de 2019 yılında hava kirliliği yüzünden en az 31 bin erken ölüm yaşandı. Bunun önemli bölümüne ince partikül maddeler yol açtı. Bir an önce PM2.5 için ulusal limit değerlerin belirlenmesi ve bu limitlerin DSÖ’nün insan sağlığı için belirlediği kılavuz değerlerle uyumlu olmasını talep ediyoruz” dedi.
“Türkiye’de Partikül Madde PM2.5 için yasal bir sınır yok”
Açıklamasında Avrupa Birliği Komisyonu’nun, AB Dış Ortam Hava Kalitesi Direktifinde hava kirletici maddeler için yeni limit değerler önerdiği ve Avrupalı sağlık ve çevre örgütlerinin, 26 Ekim Çarşamba günü kamuoyuyla paylaşılan taslağın, Dünya Sağlık Örgütü’nün kılavuz değerlerini sağlamadığı için eleştirildiğine dikkat çeken ve Avrupa genelinde sağlıkçıların ve çevre alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının oluşturduğu bir koalisyon olan ‘Sağlık ve Çevre Birliği’ HEAL (Health and Environment Alliance) adına açıklama yapan Direktör Yardımcısı Anne Stauffer’in, “Hava kirliliği Avrupa’da halk sağlığı için acil durumdur ve bununla mücadelenin hem kısa hem de uzun vadede pek çok sağlık getirisi olacaktır. AB Komisyonunun almadığı politik inisiyatifi, Avrupa Parlamentosu’nun ve üye devletlerin almaları ve hava kirliliğini önleyecek daha sıkı yasal düzenlemeleri hayata geçirmeleri gerekiyor” eleştirisine yer veren Gümüşel, Dünya Sağlık Örgütü’nün, 2013 yılında en ciddi hava kirliliği faktörlerinden olan partikül maddelerin, özellikle ince partikül maddelerin (PM2.5) insanlarda kansere yol açtığını resmen kabul ettiğine ve hava kirliliğinin AB’de her yıl 350 bin erken ölüme yol açtığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“AB Komisyonu tarafından yayınlanan 2008/EC/50 Dış Ortam Hava Kalitesi Direktifi’nde, insan sağlığı açısından yaşamsal tehlike yaratan hava kirleticilerin, solunan havada 1 m3’te bulunabilecek en yüksek miktarları belirleniyor. Bu limit değerler AB üyesi ülkeler için bağlayıcı; ulusal mevzuatlarda bu değerlerden daha sıkı limitler getirilebilir, ancak hava kirleticilerine verilen izin bu değerleri aşamaz.
AB Komisyonu bu hafta kamuoyuna sunulan önerisinde yıllık 25 µg/m3 olan PM2.5 limit değerini 2030 yılında 10 µg/m3’e indirmeye hazırlanıyor. Yani kabul edildiği takdirde, AB üye devletleri havadaki PM2.5 konsantrasyonunu 8 yıl içinde % 60 oranında azaltmak durumunda Komisyonun önerisinin yürürlüğe girmesi için Avrupa Parlamentosu’nda onaylanması gerekiyor.
Türkiye’de hava kalitesi mevzuatında de ise PM2.5 için limit değer bulunmuyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 2 yıldır hazırlığını yaptığı ancak henüz yayınlanmayan Dış Ortam Hava Kalitesinin Yönetimi Yönetmeliği taslağında, yönetmeliğin yayınlanacağı yıl için (taslakta halâ 2021 olarak görünüyor) öngörülen değer DSÖ kılavuzunun tam 6 katı. Çevre Bakanlığı, 2029 yılında bu limit değeri 25 µg/m3’e indirme hedefi koyuyor. Ancak bu da DSÖ’nün insan sağlığı için geçilmemesi gerektiğini söylediği yıllık ortalama 5 µg/m3’ten 5 kat yüksek.
Türkiye’de de yurttaşlar ince partikül maddeler için (PM2.5) limit belirlenmesini istiyor. Temiz hava solumak hepimizin en temel hakkı!” dedi ve bu çok önemli konuyla ilgili olarak başlatılan imza kampanyasına http://change.org/TemizHavaLimit bağlantısından ulaşılabileceğini sözlerine ekledi.