Dr. İlknur GENÇOĞLU YILDIRIM
Yoksulluk, toplumun büyük bir çoğunluğu ve toplumsal kurumlar tarafından istenmeyen bir durum olarak kabul edilip önlenmeye çalışılan, insanlık tarihi boyunca sürekli var olmuş ve şiddetini arttırarak var olmaya devam eden ekonomik, politik, sosyal ve psikolojik boyutları olan çok yönlü bir sorundur.
Günümüzde gelişmiş ya da azgelişmiş tüm ülkeler için ortak bir sorun olan yoksulluk yalnızca iktisadi kavramlarla açıklanamaz. Yoksulluk; içinde eşitlik, özgürlük gibi ahlaki kavramları da içermesi gereken insanî ve toplumsal bir sorundur.
Kitle iletişim araçları aracılığıyla dünyadaki yoksulluk daha görünür bir hale gelmiştir. Yoksul kitlelerin yaşadıkları açlık, barınma, eğitimsizlik gibi sorunların üzerinde daha çok durulmuştur. Bunun sonucunda ise, hem akademisyenler hem sivil toplum örgütleri hem de toplumun büyük bir kesimi, yoksulluk sorununa ilgi duymaya ve çözüm arayışlarına yönelik çalışmalarda bulunmaya başlamışlardır.
Yoksulluk kavramı
Yoksulluk kavramı, ‘insani yoksulluk’ ve ‘gelir yoksulluğu’ olmak üzere ikiye ayrılır. Bu kavram, insani gelişme ve insanca bir yaşam sürdürebilmek için gerekli olan maddi imkânların yanı sıra temel gereksinimlerin karşılanabilmesi için gerekli olan iktisadi, sosyal ve kültürel olanaklara sahip olmaya dayanır. Gelir yoksulluğu ise, bir insanın yaşamını sürdürebilmek için asgari bir yaşam için gerekli olan standardı karşılayabilmek için ihtiyaç duyulan temel gereksinimlerin karşılanabilmesi için yeterli miktarda gelir elde edilmesi durumudur.
Sosyo – tarihsel bağlamda yoksullar ve yoksulluk
Geçmişten günümüze kadar olan süreç içerisinde her toplum, yoksullara karşı bir taraftan korku ve tiksinti, bir taraftan da acıma ve merhametten oluşan bir tutum ile yaklaşmıştır. Korku ve tiksinti, yoksulların düzeni bozmaları durumunda onlara karşı en sert müdahaleyi haklı kılarken; acıma ve merhamet, belli bir standardın altına düşenlere karşı insani duygularla yaklaşılmasını mümkün kılar.
Uluslararası bağlamda insanî gelişme ve insanî yoksulluk
Birleşmiş Milletler bünyesinde oluşturulmuş olan Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından 1990 yılında “İnsani Gelişme Raporu” yayınlanmıştır. İnsani Gelişme Raporu’nda sosyo-ekonomik olarak gelişme, üç kriterden yola çıkılarak hazırlanmıştır.
1. Ekonomi standardı: Kişi başına düşen geliri kapsamaktadır.
2. Bilgi standardı: İnsani gelişme endeksinde eğitim düzeyini tespit etmek için “yetişkinler arasındaki okuma-yazma oranı” ve “ortalama eğitim süresi” olarak ikiye ayrılır.
3. Sağlık standardı: Bir ülkedeki “ortalama yaşam süresi beklentisi” ile “beş yaşın altındaki bebek ve çocuk ölümleri” esas alınmıştır.
Yoksulluğun küreselleşmesi
Küreselleşme kavramı, mal, hizmet, sermaye, bilgi ve teknolojilerin uluslararası düzeyde dolaşıma girmesi, ticari engellerin kaldırılması, çok uluslu şirketlerin siyasi ve ekonomik güçlerinin artması sonucunda uluslar; ekonomik, siyasal, hukuksal ve kültürel bağlamda birbirlerine bağımlı hale gelmişlerdir. Bunun sonucunda ise, ekonomik, siyasi, hukuki, sosyal ve kültürel yapılarını yeni dünya düzeninin işleyiş kurallarına göre yeniden tanımlamak ve düzenlemek zorunda kalmışlardır.
Yoksulluğa etki eden faktörler
Yoksulluk, sırf gelir yetersizliği olmayıp, insanların sağlıklarını, eğitim düzeylerini, toplumsal bütünleşmelerini de içeren karmaşık bir toplumsal sorundur. Bu nedenle yoksulluğun nedenlerini açıklarken, bir tek gelir yetersizliği ile ele almak yerine yoksulluğa neden olan diğer boyutları da ele almak gereklidir.
Demografik unsurlar: Nüfus Baskısı, Hane halkı Büyüklüğü ve Türü Nüfus Baskısı
Gelişmiş ülkelerde, nüfus artış oranı çok düşükken, azgelişmiş ülkelerde nüfus artış oranı çok yüksektir. Nüfus artış oranının düşük seviyelerde olması, azalan bir işgücüne yol açarak ülkelerin istikrarlı bir yapıya kavuşmasını sağlamıştır.
Hane halkı büyüklüğü ve türü
Hane halkındaki fert sayısının artması yoksul hane halkı ve fert oranının artmasına neden olmaktadır. Türkiye genelinde, Türkiye İstatistik Kurumu’na göre yoksulluk verileri artmıştır. Tek ebeveynli aile yapısına sahip olan ailelerde evin geçimi sadece tek bir yetişkin tarafından sağlanmaya çalışıldığından dolayı bu aileler diğer ailelere oranla daha fazla yoksulluk içerisinde yaşamaktadırlar.
Eğitim
Eğitim, yoksulluğu açıklamada önemli değişkenlerden biridir. Yoksulluk, düşük eğitim düzeyi ile doğru orantılı bir artış göstermektedir. Eğitim durumunun yükselmesi yoksulluk riskini azaltmaktadır.
Sağlık
Dünya Sağlık Örgütü, ırk, din, politik inanç, ekonomik ve sosyal durum ayrımı yapmaksızın tüm insanların sağlıklı bir şekilde yaşaması gerektiğini vurgulayarak, sağlığın tüm insanların temel hakkı olduğunu benimsemiştir. Tüm insanlar, yaşamları boyunca koruyucu ve ağrılarını dindirici, hastalıklarını tedavi ettirebileceği, sağlıklı bir yaşam sürmelerini sağlayabilecek sağlık hizmetlerinden yararlanmalı ve sağlıklarını tehdit edilebilecek çevre koşullarını düzeltebilmelidir.
Gelir Dağılımı
Gelir dağılımı ve yoksulluk birbiriyle yakından ilişkili kavramlardır. Gelir dağılımındaki eşitsizliklerin artması, yoksullar arasındaki gelirin düşmesine, yasam koşullarının kötüleşmesine ve yoksulluğun derinleşmesine neden olmaktadır.
Göç
Yoksulluk üzerinde etkili olan göç, hem yoksulluğun nedeni hem de yoksulluğun sonucu olmaktadır. Dünyanın bazı bölgelerinde ve belirli koşullar altında yoksulluk, göçün temel nedeni olabilirken diğer bölgelerde farklı koşullar altında yoksullar en son göç edebilecek insanlar arasındadır.
İşsizlik
Yoksulluk ve işsizlik arasında bir ilişki vardır. İşsizlik yoksulluğun temel sebeplerinden biridir. Yoksul insanlar, iş gücü piyasasında yer alamamakta veya iş bulamamakta ve düşük gelirli işlerde çalışmaktadırlar.
Ayrımcılık
Irk ayrımcılığı, yoksulluğun oluşmasında önemli bir rol oynamaktadır. Amerika Birleşik Devletlerinde, ırk ayrımına dayalı ayrımcılığın var olmasından dolayı azınlık grup üyeleri, beyazların sahip oldukları eğitim, barınma, sağlık, yüksek ücret gibi imkânlara erişememekte ve bu nedenle yoksulluğa maruz kalmaktadırlar.