Yılmaz Kaya AYLANÇ-
İnat kelimesinin TDK Sözlük anlamı: Bir konuda ayak direme, direnme.
Bu konuyu 2017 Eylül ayında yazmışım. O zaman ‘damat bakan’ vardı ve böyle uygun görmüştü. Ben ve pek çok kişi, bilim insanı, eğitimci ve aklı başında herkes karşı çıkmış, neden yanlış olduğunu anlatmaya çalışmıştı.
Ancak İNAT!
Halka rağmen bu konuda ısrar edildi, (inat) ve uygulama günümüze kadar devam etti.
Bugünlerde yeniden kamuoyunda öne çıktığı için ben de yeniden yazmak istedim.
Çünkü o zifir karanlıkta çocuklar, kadınlar ve emekçiler sokaklarda!
Demokrasinin başarılı olabilmesi için, onu uygulayanların eğitimli, bilinçli, görgülü ve sağduyulu olmaları ve bilimi kabul etmiş olmaları son derece önemli. Böyle bir ülkede demokrasi başarılı olur!
Rasyonel demokrasilerde kuvvetlerden biri olan ‘yürütme’nin yetkilileri, “sandıktan ben çıktım, istediğimi yaparım” ya da “millet beni seçti, ne istersem yaparım” demezler.
Halktan aldıkları yetkiye rağmen, ülkelerinin kuruluş felsefeleri, anayasası, kanunları ve genel kabul görmüş anlayışlarına aykırı uygulamalar yapmaktan kaçınırlar. Mecbur oldukları uygulamaları, tüm hayatı ilgilendiren özel konuları ise halka anlatarak onların özel olarak o konuda onayını almaya (referandum) çalışırlar.
Yine bu yetkililer, yaptıkları veya neden oldukları hatalar karşısında hukuki yollar saklı kalmak kaydı ile bulundukları makamdan, bazen partisinden ve de ender de olsa vekillikten istifa ederler. Bu onurlu davranış ise o ülke demokrasisinin kalitesini bir kat daha arttırdığı gibi ülke insanının politikacısına olan güveni arttırır.
Daha mutlu bir topluma siyasetin katkılarından biri de budur.
Anlamsız, dayanaksız, ciddiyetten uzak ve sadece gücü olması nedeni ile yanlış kararlarda ısrar etmek ne demokrasimize, ne de topluma yarar sağlamaz.
Bir süre önce yaz saati uygulamasını donduran uygulama, özellikle çocuklarımızı olmak üzere toplumu ciddi şekilde etkilemiştir. Bu konuda bilgili bilgisiz birçok kişi ve kuruluş, olumsuzlukları sıralamış ve uygulamadan vazgeçilmesi gerektiğini açıklamıştır. Öyle ki bu açıklamaların bir kısmı, bizzat iktidar kanadına yakın olanlardan gelmiştir.
Bunlardan biri bizzat devletin enerjiden sorumlu kuruluşu ve onun bu kapsamda hazırladığı rapordur. Özetle bu uygulama enerji tasarrufu sağlamamış, aksine daha fazla enerji sarfı oluşmuştur açıklamasını yapmıştır.
Çocuklarımızı gün ağarmadan yollara düşürüp birçok maddi manevi soruna, dışa bağımlı olduğumuz enerjide ithalata daha fazla ödeme yapmamıza neden olan bu uygulamada neden ısrar edilmekte?
Durumdan en çok etkilenen velilere ve çocuklara, hatta işe giden büyüklere soruyorsunuz, hepsi durumdan şikayetçi. Uygulamanın, gün ışığından daha fazla yararlanmak sureti ile enerji tasarrufu sağlamak olduğu düşünülürse, devletin kaynakları, tasarruf etmek bir yana daha fazla enerji tüketilerek israf edilmiş olmuyor mu?
Şimdi soruyorum!
Neden?
Halkın ve bilimin olumsuz dediği, yanlış dediği, yaşantımıza karanlığın düştüğü, hiç kimsenin uygulamadan memnun ve mutlu olmadığı bu uygulama ısrar ve inatla neden halâ sürdürülmekte?
Bu nasıl devlet yönetimi?
Milletin hizmetkarı olmak bu mu?
Demokratik yönetim anlayışı böyle mi olur?
Siyasetin topluma örnek olması gerekirken, sağlam bir dayanağı olmadan inatla yanlış bir uygulamanın ısrarla sürdürülmesini anlayamıyoruz ve doğru da bulmuyoruz.
Damat bakandan sonra pek çok bakan değişti. Pek çok seçim oldu, ancak ne yazık ki uygulama halâ devam etmekte.
Kışın buz gibi karanlığında sokak lambalarının cılız ışıkları altında, küçücük çocuklarımız, kadınlarımız, emekçilerimiz ve esnafımız yollara düşüyor.
Gittikleri işlerinde büroların, dükkanların, okulların, fabrikaların ışıkları mecburen yanıyor.
Çünkü daha karanlık!
Çünkü beyler nedense öyle istiyor.
Çünkü saat dilimi olarak Avrupa’ya değil Araplara yaklaşıyoruz.
Peki halk istiyor mu?
Kimin umurunda!
Son sözüm,
İnatla ülke yönetilmez ! (11.12.2023)