Yılmaz Kaya AYLANÇ –
CHP 31 Mart yerel seçimlerinin tartışmasız kazananı oldu! Dile kolay, 1977 yılından bu yana çakılı kaldığı yerden sıçrayarak Genel Başkanı Sayın Özel’in söylediği gibi “tepemizdeki cam kubbeyi kırdık” dercesine büyük bir çıkışa imza attı. Bu sonuç tartışma götürmez.
Yıllardır her seçimi alan iktidarın “ne yaparsam yapayım kazanırım” üsten bakan yaklaşımı kaybetti. Daha önemlisi kaybedebildiğini kendileri de, halk da gördü. Bu sonuç, ülkemiz demokrasisi açısından çok kıymetli.
Ancak, ‘neden bu sonuç’ derseniz, ona vereceğim yanıtta, tartışmasız öncelikle ‘ekonomi’ diyeceğim.
Seçimin galibi ise, yıllarca bir lokma ekmeğin mücadelesini vermeye çalışan, çalışamadığı için de ek gelir temininde zorlanan, hatta yer yer çocuklarının eline bakmak zorunda kalan emekliler.
Bu seçimde; memura seyyanen 8 bin lira zam yaparken emekliye yapmayan ve onu açlığa mahkum eden, üstüne üstlük bu yıl Temmuz ayında ikinci bir zam olmayacağını, “versek de enflasyon dipsiz kuyu” diyerek emekliyi diri diri gömen iktidara bu kez gereken yanıtı 14 milyon emekli ailesi verdi ve CHP’nin yerel seçimlerdeki zaferinin sessiz mimarı oldular.
Bir konu daha var ki siyasete hiç yakışmamış ve halk da gereğini sandıkta göstermiştir.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın seçim gezilerinin birinde “merkezi hükümet tarafında olan adaylara yerel seçimlerde oy vermezseniz kentinize hizmet gelmez” mealindeki tehditvari söyleminin de sandıkta iktidarın kaybetmesinde etkili olduğu kanaatindeyim.
Bu önemli tespitlerden sonra yanıt bulması gereken başka sorular da var.
Katılımın yüzde 78 olması çok alışık olmadığımız bir durum. Siyasi partilerin, özellikle kent bazında bu duruma kafa yorup yanıt bulmaya çalışacaklarını umuyorum. Buna, kazanan CHP’de dahil.
Yine iktidar, çok değerli stratejik hatalar yaparak kendi koalisyonunu yerel seçimlere taşıyamadı ve boyunun ölçüsünü alarak, rakibi CHP’ye bazı il ve ilçeleri eliyle hediye etti. Bu yerler ya ilk kez veya çok uzun yıllar sonra CHP tarafından kazanılmış oldu.
CHP, uzun bir süredir ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yarattığı bir durum olarak, küçük partilerin büyük ödüllere mazhar olduğu dönemi de bu seçimle bitirip kendi gücünü ve örgütünü devreye sokarak, siyasette herkesin haddini bileceği daha rasyonel bir duruma evrilmesini gerçekleştirdi. Ki o küçük partilerin hak etmediği grupları kuran partilerden birinin genel başkanı “CHP tek başına girsin de kazansın bakalım görelim” diyebilmiştir.
Kendine güvenen, doğru yol ve yöntemleri bulup uygulayan, parti içi demokrasiyi önceleyen bir CHP’nin, çok daha iyi sonuçlara yürüyor olması şaşırtıcı olmaz.
Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar, zenginlerin daha zengin olması, siyasetin üstten bakan tutumu, adaletin halk nezdinde güveni kaybetmiş olması, doğanın yabancı maden şirketlerine peşkeş çekilmesi, ‘paran varsa her şeyi yaparsın’ olgusu, iktidarın ‘ben yaptım olacak’ anlayışı ve benzer pek çok yaşananlara, emekli dur deyince bir anda her şey değişti. Oysa 9 ay önce kaybedilmiş bir genel seçim, iki Cumhurbaşkanlığı seçimi yaşamıştık.
Yine bu seçimin sürprizi, daha önceki yazımda da belirttiğim gibi YRP olmuştur. Seçimin birincisi CHP, ikincisi iktidar partisi olan AKP ve üçüncüsü ise YRP olmuştur. Bu da üzerinde durulması gereken önemli konulardan biridir. Kısaca bu konuda şu hususu dikkatlerinize sunarım.
AKP gibi ‘İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesini isteyen bir anlayış, her zaman “kadınların yeri evidir” deyip yüzlerini seçim arabalarında mozaikleyen YRP, her an yine iktidar partisi ile birlikte hareket edebilirler. Ki bu sonuçlardan sonra YRP, AKP’nin eskisi kadar görmezden gelemeyeceği bir parti olacaktır.
Bu seçimler sonrası İstanbul’u 3. Kez ve Cumhurbaşkanı ile 17 bakanına karşı kazanan Sayın Ekrem İmamoğlu ise, ülkenin en önemli siyasi figürü olmanın yanında, zamanında yapılırsa 2028 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni Cumhurbaşkanlığının en büyük ve güçlü adayı olacaktır.
Ekrem Başkan’ın yaptığı bir konuşmada, “Öyle yutkunarak Mustafa Kemal Atatürk demeyeceksiniz” demesinin ne anlama geldiğini herkesin iyi anlaması gerekir.
Bu ülkenin kurucu değerlerinin aşağılanmasını yeterince dinledik değil mi? Bunu yapanlara bu seçim sonuçlarının iyi bir cevap olduğunu düşünüyorum.
Kadınların da bu seçimde daha çok öne çıktıklarını görmezden gelemeyiz. Kadın, ülkenin yarısı ise siyaset de bu kadar az yer bulmaları zaten hiç normal değildi. Şimdi biraz daha bu konuda ileri noktadayız, ancak yetmez. Sonraki seçimlerde bu oranın daha yukarılara çekilmesi dileğimdir. Kadının olduğu yerde her şey daha makul ve güzel olur diye düşünüyorum.
Öyle ki, bu seçimde Akbelen’de Muhtar seçilen Sayın Nejla Işık’ı ve Haliç tersanesinin AVM yapılmasına karşı çıktığı için kovulan Sinem Dedetaş’ın Üsküdar’a Belediye Başkanı olmasını gururla ifade etmek isterim. Her ikisini de ve kazanan tüm kadınları kutlarım.
Seçimin birinci partisi olan CHP’li başkanların bu seçim sonuçlarından sonra tarihi bir sorumlulukları olduğu kanaatindeyim.
Öyle ki 2019 tarihinde seçilmiş CHP’li belediye başkanlarının gösterdikleri halkçı belediyecilik, depremde tüm güçleri ile halkın yanında olmaları, pandemide 2 yıl gibi bir süre kıt kaynakları ile kapı kapı vatandaşa hizmet götürmüş olmalarının, bugün kazanılan zaferde payının oldukça fazla olduğunu düşünüyorum.
Şimdi ise genel seçimlere giden yolda bu beş yılı en iyi şekilde geçirmek ve 2028 Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimleri kazanmak için iyiyi değil, en iyisini yapmak zorundalar.
Şeffaflığı, denetlenebilir ve hesap verebilir bir anlayışı hayata geçirmeyi, kimsesizlerin kimsesi olmayı, gençlere, kadınlara ve yaşlılara gereken ilgi ve alakayı göstermeyi, imar adaletini sağlamayı, her yurttaşa eşit mesafede olmayı, bütçelerinin halkın parası olduğunu unutmamayı, şatafat ve savurganlıktan uzak durmayı başarmalılar.
Bilmeliler ki başarırlarsa ülkemiz yeniden rasyonel bir anlayış içinde, her yurttaşın eşit olduğu, Atatürk ilke ve devrimlerinin değerini bulduğu, İstanbul Sözleşmesi’nin geçerli olduğu mutlu insanlar ülkesi olmaya daha yakın olacaktır. Bu tarihi sorumluluk bizim kendilerinden beklentimiz olacaktır.
Demokratik bir ülke ve sistemde bu denli ağır bir darbe alan iktidar erken seçime gidip güven tazelerdi.
Aslında yazım tamam ve gazeteye gönderecektim ki Van’da seçimi kazanan DEM adayının durumuna ait haberler gelmekte. Şu kadarını söylemeliyim ki, milli iradenin üzerinde bir anlayışı kabul edemeyiz. Adalet; kişi, zümre ve yakınlığa göre değişemez. Hele kaybetmiş bir adaya mazbata vermek mi, asla! (02.04.2024)