BAKTIKÇA … – soru/yorum – A. Kemal KAŞKAR
Yangınların yine ormanlarımızı ve canımızı yaktığı günler yaşadık bu yıl. Daha da yaşıyoruz ne üzücü ki. Ciğerlerimiz yandı diyoruz. Müdahalelerde gecikildiğine, etkisiz kalındığına ilişkin eleştiriler yapıyoruz. Bu vesileyle açıklamalar yapan yetkililerden olmayacak sözler de duyuyoruz. Sevgili ülkemiz cayır cayır yanarken “Endişe edilecek bir durum yok!” denilebiliyor örneğin … Tamam, kamuoyunu rahatlatmak, panik havasını dağıtmak için bazı cümleler kurulabilir, ‘kontrol altına alındı’, ‘çalışmalar sürüyor’ gibi şeyler söylenebilir ama ‘endişe’nin en yüce ‘yurtsever duygu’ olarak yaşandığı öylesi bir tablonun içinde başka söylenecek söz mü bulamıyorsunuz Allah aşkına!?
Konuyla doğrudan ilgili değil ama, müsaadelerinizle, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, şu edilmeyecek sözlerine ne dersiniz diye sormadan geçemeyeceğim. Neymiş? Eski Türkiye artık tamamen geride kalmış. İnsanımızın kökeninden, inancından, dilinden dolayı ötekileştirildiği günler artık geride kalmış. Yasakların, baskıların, yokluk ve yoksullukların olduğu eski günler artık bir daha gelmemek üzere tamamen geride kalmış. CHP’liler İstanbul’un en nadide çevre hazinesini para babalarına peş-keş çekiyorlarmış. Göreve geldikleri belediyeleri 3 ayda hısım-akraba çiftliğine çevirmişler … Üstelik gösteriş meraklısıymışlar da … Hadi canım sen de!
Neresinden tutsanız elinizde kalacak, gerçeklerle ilişkisini tamamen koparmış, yerçekimsiz boşluklarda uçuşan bomboş laflar. Ötesi, bazıları tam da 22 yıllık iktidarlarında en çok eleştirilen icraatlarının itirafı adeta …
Neyse …
Bu haftaki buluşmamızda, yazılabilecek bu gibi pek çok konu arasından orman ve bağlı olarak kent yangınlarını öne çıkarmayı tercih ettim. Bu çok can yakıcı sorunumuza farklı bir pencereden bakmak istedim. Bu pencere, ‘koruyucu ormancılık’ olarak adlandırılabilecek güzel manzaralı bir penceredir. Bunun, ‘söndürücü ormancılık’tan önce bakılması gereken bir pencere olduğuna ve bu yönde yapılabileceklere dikkat çekmek istiyorum. Elbette bu konuda söylenebilecek bir dolu sözün ancak bir ikisini söyleyebileceğimi de belirtmeliyim.
Geçen hafta buluşup görüştüğümüz dünürüm, eski Orman Şeflerinden Avukat Ruhi Erten, orman yangınlarıyla mücadelede daha önce de ifade ettiği bazı çare önerilerini bir kez daha dile getirdiğinde, bunları araştırıp derleyip toplayıp yazmam gerektiğini düşündüm. Düşündüğümü de yapmış bulunuyorum.
Lafı daha da uzatmadan yazıyorum …
Çare önerilerinden ilki, çok yaygın olarak yangınların söndürülmesinde yerel inisiyatif ve sorumluluk alanının genişletilmesi, “merkez”den talimat beklemenin en büyük sorun olduğudur. Bu, uzunca süredir yaygın olarak farkında olunan bir sorun olarak tartışılıyor. Bu konuda eleştiriler dile getiriliyor.
İkinci öneri: Orman köylüsünün, eskiden olduğu gibi yine orman yangınlarının söndürülmesinde etkinleştirilmesi. Vatandaşların, yangınların söndürülmesine aktif ve etkili katılımını sağlayacak bir müdahale modelinin yeniden uygulanmaya başlanması. Bu yönde, örneğin Muğla’da Büyükşehir Belediyesi’nce yıllar içinde orman köylerimiz başta olmak üzere kırsal mahal-lelere yangına ilk müdahale tankerlerinin dağıtılması doğru bir adımdır. Halen köylerimizdeki 3’er ton su kapasiteli yaklaşık 200 yangın tankerinin yangınlara ilk müdahaledeki önemi ortada. İlimizin, 13 bin 247 kilometrekare yüzölçümünün yaklaşık yüzde 70’lik bölümüyle zengin bir orman varlığına sahip olduğu düşünülürse, bu adımın önemi açık. Bu tankerlerin teslimi sırasında halka bu tankerlerin kullanımı ve yangın anında yapılması gerekenler konusunda bilgilendirmeler yapılmakta olduğunun yararları da dikkate alınarak, orman yangınlarına mahallinde en kısa sürede müdahale için tanker varlığı ve bilgilendirme adımları güçlendirilerek sürdürülmeli.
Şimdi gelelim üçüncü ve en az ilk ikisi kadar önemli bulduğum çare önerisine.
Yanan orman alanlarına keçi boynuzu ağacı dikilmesi. Yaptığım araştırmada bu konunun, işin uzmanları ve bilim insanları tarafından da desteklendiğini gördüm ve yazmak için cesaretlendim.
Keçi boynuzu, yangının geniş alanlara yayılmasının önünde set oluşturabilecek özellikte bir ağaç. Yangınla mücadelede en önemli konu, yangının yayılmasının önlenmesi, dolayısıyla alevlerin önünün alınmasıdır. Bu sırada alınan anlık kararlarla bazı alanlar ‘yangına bırakılır’ ama belli bir mesafe sonra yangının yayılmasını önleyecek adımlar atılır. Orman yolları bunla-rın başında gelir. Yoksa, iş makinaları ile yollar açılır. Yangının önünün alınması, su ile söndürülmesi kadar, hatta ondan daha büyük önem taşır. İşte, keçi boynuzu ağaçları da yangına dayanıklılığı bilinen ağaçlar olarak bu anlamda değerlendirilmeli deniyor. Denmekle kalmıyor, uygulanmaya da başlanmış. Örneğin Antalya Manavgat’ta bunun başarılı bir örneği olduğu belirtiliyor. Ağaçlandırma planlamaları yapılırken bunun mutlaka dikkate alınarak keçi boynuzunun ağaçlandırma çalışmala-rına dahil edilmesi isteniyor. Uzmanlar, keçiboynuzunun ürününden de istifade edilebileceğine dikkat çekiyorlar. Diğer bitkilerin üretilemediği kıraç ve kayalık, dolayısıyla susuz alanlarda alternatif ürün olarak yetiştirilebileceğinin, dolayısıyla katma değer yaratabilecek potansiyele sahip olduğunun da altını çiziyorlar …
Geçen yıl Ağustos ayında Antalya’da, Antalya Ticaret Borsası (ATB) Tarım Komisyonu ve üniversitelerin işbirliğiyle uluslararası katılımla düzenlenen ‘Keçiboynuzu Çalıştayı’nda konuşan Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hamide Gübbük, orman yangınlarının yayılmasına karşı set oluşturmak için ‘mutlaka’ kullanılmasının yanısıra keçiboynuzuna ilişkin, “Fakir toprakların zengin bitkisi; keçiboynuzu. Ağacından meyvesine, tohumundan çok geniş alanda kullanımı mevcut. Asıl gelir getiren kısmı tohumu. Bizim hamallık yapmamamız lazım. Sadece tohumu ya da meyvesini ihraç etmemeliyiz. Katma değerini katıp sonra ihraç etmemiz lazım. Üretim alanı her geçen gün artıyor. Yıllık 25 bin ton üretiyoruz” demiş ve keçiboynuzunun sanayiden tıbba, petrokimyadan kağıt ve gıda sektörüne kadar çok geniş bir kullanım alanı olduğunu, keçi boynuzu ağaçlarının bal üretimi için de büyük değer taşıdığını sözlerine eklemiş. (Kaynak DHA / Ağustos 2023)
Konuyu, bir vesile dile, gündeme getirmek istedim. Orman yangınlarına karşı ‘büyük zaferler’ kazanmak için …
30 Ağustos Zafer Bayramımızı da şehitlerimizin aziz hatıraları önünde saygıyla eğilerek kutluyorum …