Yılmaz Kaya AYLANÇ –
Bugün Türkiye’de açlık sınırı 19 bin 271 lira 15 kuruş. Yoksulluk sınırı ise 62 bin 772 lira 48 kuruş. Asgari ücret 17 bin 2 lira 12 kuruş. Ülke çalışanlarının önemli bir kısmı da asgari ücret ve biraz üzerinde ücret almakta.
Türkiye ekonomisinin ağırlık merkezinde de değişiklik oldu. Daha önce ticaret sektörü en büyük iken şimdi hizmet sektörü birinciliği ele geçirdi maalesef.
2009 yılında Tarım yüzde 1, İnşaat 14.3, İmalat 17.9, Hizmet 27.1, Ticaret 38.6 iken bu oranlar 2023 yılında Tarımda yüzde 1.4, İnşaatta 14.2, İmalatta 16.3, Ticarette 32.3, Hizmet sektöründe iseyüzde 34 oldu. (Kaynak TUİK). Bu arada ülkemizde dolar milyoneri sayısı 2023 sonu itibariyle 60 bin 787 kişiye yükseldi.
Devletten, geçinemediği için destek alan aile, yani hane sayısı 5 milyona dayanmış durumda.
Halktan toplanan vergilerin yüzde 66’sı dolaylı vergilerden toplanmakta. Yani zengin ve yoksuldan aynı oranda vergi almak demek bu durum.
Türkiye’de 15-24 yaş arasındaki nüfus 2023 sonu itibariyle 11 milyon 796 bin. Bu kişilerin 2 milyon 525 bini ise ne okula gidiyor ne de iş piyasasında yer alıyor!
Türkiye’de üniversitelerde 6 milyon 950 bin 242 öğrenci eğitim görmekte. Ekonomik zorluklar ve üniversite eğitiminde gelecek görmediği için eğitimini bırakan öğrenci sayısı 2021-23 yılları arasında 1 milyona dayanmış durumda.
İş bulmanın zorlaştığı, devlette işe girmeye mülakat nedeniyle nüfusun önemli bir kısmının şansı olmadığı, bu nedenle gençlerin evlenmekten çekindiği, evlenenlerin çocuk yapmadığı, araba ve ev almanın hayal olduğu, adalete güvenin neredeyse yok olduğu bir dönemi yaşamaktayız. Faizlerin yüzde 50’leri geçtiği, fiyatların özellikle gıda fiyatlarının dünyada düşerken bizde astronomik şekilde arttığı ve artmaya devam ettiği, her yurttaşın artık sadece beslenmeye ve barınmaya çare bulmaya çalıştığı bir süreç yaşanmakta.
Okullara çocukların aç gittiği yılları hiçbir dönemde yaşamamıştık.
Tarlaların sürülmediği, sürenlerin ürünlerini satamadığı içinyollara döktüğü veya halka dağıttığı, ormanların ya yandığı ya da orman vasfından çıkarıldığı, binlerce HES, RES, JES ve diğer maden ruhsatları ile doğanın yok edildiği bir dönemi ise hiç görmemiştik.
Buraya birden gelmedik tabii.
İşte tüm bu yapının mimarı olan iktidarın başı, geçende İmam Hatipliler Derneği Genel Kurulunda “ezan yoksa, cami yoksa, iman yoksa vatan yoktur ve Türkiye yoktur. İmam Hatip mücadelesi bir vatan savunmasıdır, İmam Hatip mücadelesi iman mücadelesidir” dedi ve ekledi “En büyük eserim imam hatiplerin önünü açmak oldu” diyerek kendisine göre bu süreci özetledi.
Ya yukarıda yazdıklarımız!
Şimdi sizi, yukarıda yazdığım 10-15 yıllık süreçten alıp son15-20 günlük Türkiye manzarasına götürmek istiyorum.
İddialar o ki; Dış İşleri Bakanlığı 6 araç için jantsız kış lastikleri aldı ve bunun için 33 adet lastiğe 4 milyon lira verdi.
Çanakkale köprüsüne 32 milyon 850 bin araç garantisi verilmişti, ancak 6.2 milyon araç geçti. Hesabın tutmaması yüzünden hazinemiz, müteahhide 11.7 milyar ödeme yaptı.
Bilgisayar korsanları tarafından 85 milyon yurttaşın kimlik bilgileri ve 134 milyon GSM numaraları çalındı. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) verileri koruyamayan kurum Google’dan yardım istedi. Ulaştırma Bakanı Uraloğlu “maalesef koruyamadık” dedi.
İzmir körfezinde ölü balıklar. Deniz suyunun aşırı ısınması ve organizmaların çoğalmasıyla deniz suyundaki oksijenin azalmasına bağlı olarak gerçekleşen olay, karşı kıyıdaki Yunanistan sahillerinde de yaşanmakta. Bu olay karşısında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İzmir Büyük Şehir Belediye kuruluşu olan İZSU’ya 1.8 milyon liralık ceza kesti. İklim krizi nedeniyle oluşan sonuca ilk ceza da bizde yaşanmış oldu. Gülelim mi, ağlayalım mı?
Sayın Erdoğan’ın “hani normalleşmişlerdi, değiştik diyorlardı. Ama 28 milyon seçmenin iradesine hakaret eden şahsı protokole oturttu” demesi üzerine, CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel, “Ben dedikleri için değil ama konuşma özgürlüğünü destekliyorum. Kırdığı AKP’li seçmenler içinde onun adına özür dilerim” dedikten sonra ilave ederek “O’da çürük, sürtük ve bidon kafa demişti ve şimdi kendisinden de bir özür bekliyorum” dedi.
Tabii ki böyle bir özür gelmedi gelmez de!
Harp okulları diploma töreninde bildiğiniz gibi 3 kuvvette de kadınlar birinci oldu. Resmi tören sonrasında da kendi aralarında yaptıkları ve bildiğimiz kadar gelenekselleşmiş olan kılıç çarpma ve yemin olayı yaşandı. Burada hep bir ağızdan “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” demişler. İlk günler her şey normalken 8. günde Sayın Erdoğan’dan “bu konu araştırılacak ve kime kılıç salladıkları soruşturulacak” açıklaması geldi. Oysa söylenen kişi bu Cumhuriyeti kuran, dünyanın saygısını kazanmış büyük bir komutan, devlet adamı ve siyasetçi. Sadece ülkeyi kurması ve bunu yaparken en güçlü emperyalist devletleri dize getirerek yapmış olması dahi yeterliyken, devleti yönetenlerin bu tavırları halk arasında değer bulmadığı gibi eleştirildi.
Ne yani Atatürk yerine Lenin mi, Butto mu, Cesar mı deselerdi? Ülkenin kurucusunu ve bitirdikleri okulu bitiren büyük bir insanın ismini ifade etmişler. Bunları yapacaklarına, bu gençler ile iftihar etmeleri gerekmez mi?
Ordu’nun Korgan ilçesinde 2 yaşındaki üvey torununu balkondan atan yaşlı kadın tutuklandı.
Malkara ilçesinde fenalaşarak hastaneye kaldırılan 2 yaşındaki kız çocuğunun cinsel istismara uğradığı tespit edildi. Anne, üvey baba ve 18 yaşından küçük 2 komşu çocuğu ile birlikte toplam 5 kişi tutuklandı. Hem cinsel istismar yapılan hem de çeşitli darp izleri bulunan bebek beyin kanaması geçirmişti. Bu iğrenç olayda bebek entübe edildi.
Haklarında kara para aklama iddiası da bulunan Polatlar’dan son olarak Engin Polat da tahliye edilerek tutuklu sanık kalmadı. 40 yıl ile yargılanmalarına başlanan Polatlar ve beraberindekiler şimdi evlerinde, dava tutuksuz devam edecek. Eşinin tahliyesi sonrası Dilan Polat enerci şarkısını söyleyerek “inanılmaz derecede mutluyum, tarifi yok. Türk adaletine sonsuz teşekkürler. Mutluluktan uçuyoruz” açıklamasında bulundu.
Eğitime gelince, söylenecek çok şey var ama, son günlere damgasını vuran sayın Hulusi Akar’a kulak verelim. “Eğitimin amacı bilgi değildir, Allah korkusu ve kuldan utanma duygusu kazandırmaktır”.
Genel Kurmay eski Başkanı, Milli Savunma eski Bakanı ve şu an Kayseri Milletvekili iktidar partisinden. Yani bilimsel eğitimi bir kenara bırakan eski bakan, çocuklara dini ve milli eğitimi vererek geleceğe hazır olabileceklerini ve bu çocuktan gelecek adına çok şeyler beklenebileceğini anlatıyor. Bilim ise üniversitede olurmuş!
Sayın bakan Piza sonuçlarına bakın, o da olmuyorsa lise giriş ve üniversite giriş sınav sonuçlarını değerlendirin, eğitimdeki rezaleti görün. Üniversite sınavında barajı kaldırdınız, çünkü bazı okullardan mezun gençler barajı dahi geçemiyorlardı. Peki baraj kalktı ve şimdi hepsi üniversitelerden mezun oluyor da ne oluyor. İşsiz ve kabiliyetsiz (bilimsel açıdan) gençler evlerde, parklarda veya kahvelerde oturuyorlar. Sanayide ve başka iş kollarında nitelikli ara eleman açığı her gün büyürken milyonlarca üniversite mezunu ile işsiz ev genci yarattınız. Hem onlara hem ülkeye kötülük ettiniz. Bu açıklamanızdan da zaten her şeyi anlıyoruz.
Ülkemizin içinde bulunduğu bu duruma şaşırmıyorum.
Ve son olarak, bu kısa dönemin medyada en çok konuşulan konusu: Narin!
Narin nerede diyerek başladığımız 25 günlük süreç küçük kızın ölümüyle yeni bir aşamaya geçmiş olup şimdi de Narin neden öldürüldü sorusunun peşinden gidilmekte.
Diyarbakır’a 8 dakika mesafede bulunan köyde bir küçük kız Kur’an kursuna diye çıktı evinden ve sonunda derede çuval içinde üzerine taş konulmuş halde ölüsü bulundu. Ancak halâ neden öldürüldüğü bilinmiyor.
Bu kolluk, savcı diğer kurumların işi. Ben ise daha çok her şeyin bir veya birkaç kişi tarafından koordine edildiği ve kararların verildiği köyde tüm olay bu kadar mı diye soruyorum? Daha önceki yıllarda neler olmuştu, Köyün veya köylerin muhtarları ve imamları daha neler yapmışlardı ve yapmaktalar diye soruyorum.
Bir kaybolma vakasının buralara gelmiş olması, bu kadar geç bulunması, arama çalışmalarındaki sorular, soruşturmadaki gelişmeler bize; neler oluyor, kimler koruyor, neden sorularını sordurmakta.
Adalet deyince yolda gördüğümüz 10 kişiden 8-9’u güvenmediğini söylemiyor mu?
Oysa o köyde ve köylerde okullar kapatılmayıp öğretmenler olsaydı, o çocuklar aydınlanıp iyi ve kötüyü ayırt edebilselerdi, halk kafası karışınca öğretmene gitseydi sanırım her şey ve ülkemiz daha başka olurdu.
Sadece öğretmen mi? Yetmez, o köylerde Veteriner, Ziraat mühendisi de olsaydı. O topraklar da sahipsiz kalır mıydı?
Son olarak da, bir siyasi parti genel başkanının “ahmak” lafı ile sarsıldık. Yeterince sorunumuz yok gibi. Halkı tam da karşısına alarak “anlayacakları dilden” diyerek halka hakaret edebilmiştir. Ve tabii iktidar yanlısı olduğu için sadece muhalefet ses çıkardı. Kamu ve iktidar duymazdan geldi. Ne istiyordu bu kişi, “Anayasanın 4. Maddesi kaldırılsın”mış. Aklımız ile dalga geçmeye devam ediyorlar. Bu kelimenin, bağlamından koparılarak İstanbul’u 3 kez seçimle kazanan Sayın İmamoğlu’nun siyasi hayatına mal olacak şekilde kamu tarafından ele alındığını hepimiz biliyoruz.
Yılların getirdiklerini özetlerken, son bir ayda yaşadıklarımızı hatırlatarak bu durumun başka hangi ülkede olabileceğini ve toplumun bu travmaları nasıl atlatabileceğini de düşünmeden edemiyorum.
Oysa bunlar olmadan zaten geçim sıkıntısı içinde kafayı yemiş durumda pek çok insan. Kolay değil arkadaşlar önce hepimizin yemek yemesi gerek. Çarşı pazar ateş pahası ve ufukta ışık gözükmüyor şimdilik.
Çocuklar okula ya aç gidiyor ya da öğlen yiyecek bir şey bulamıyor. Devlet ise bir öğün bedelsiz yemeği bu çocuklara çok görüyor.
Bu ortamdaki bir ülkede hiçbir şeye şaşıramıyor insan, hatta halâayakta olunması bile bir mucize bence.
O nedenle değerli muhalefete ve en çok da Ana Muhalefet görevini sürdüren ve son seçimde birinci parti olan ve bunu haklı olarak kutlayan CHP’nin ve Genel Başkanı Sayın Özgür Özel’inbu duruma bakarak yarın, hemen, derhal en erken şekilde seçim için partisini harekete geçirmesinin doğru olacağını düşünüyorum.
Kaybedecek hiç zaman yok. Her geçen gün yurttaş kaybetmekte, aramızdan bazıları ayrılmakta. Emekçiler ters kelepçe ile götürülmekte, birçok yerde daha ormanlık alanlar ormanvasfından çıkarılmakta, bir baba marketin önünden geçerken çocuğunun yüzünü kapatmakta, okullarda bilimsel eğitim azalmakta, mutsuz insanlar çoğalmakta ... İşte o nedenle bir an önce erken genel seçim! (17.09.2024)