‘Yenidoğan Çetesi’ ile ilgili Muğla Tabip Odası’ndan yapılan açıklamada, “Ücretsiz, eşit, ulaşılabilir, nitelikli, kamusal bir sağlık sisteminin mümkün olduğu” belirtilerek eklendi:
“Sağlığın ticarileşmesinden ve taşeronlaştırılmasından vazgeçilmelidir”
A. Kemal KAŞKAR –
‘Yenidoğan Çetesi’ ile ilgili bir açıklama da Muğla Tabip Odası’ndan geldi.
23 Ekim Çarşamba günü Milas Devlet Hastanesi önünde yapılan açıklama “Çok üzgünüz: Sağlıkta dönüşüm yine ölüm getirdi!” diye başladı ve “Sorumlulardan hesap sorulması” çağrısıyla sürdürüldü.
Aralarında Muğla Tabip Odası Başkanı Dr. Çetin Erdolu, Muğla Tabip Odası önceki Başkanı Dr. Cafer Şahin ve Muğla Tabip Odası Milas Temsilcisi Dr. Funda Göçer’in de bulunduğu, doktorlar ve hemşirelerden oluşan bir grup sağlık çalışanının katılımıyla yapılan açıklamada, yıllardır her platformda “Sağlıkta dönüşümün, sağlıkta özelleştirmenin, ticarileştirmenin ölüm getireceği”ni haykırıp uyardıklarına dikkat çekilerek “Muğla sağlık meslek ve emek örgütleri olarak sağlıkta dönüşüm programıyla sağlık sistemimize giren açgözlülüğün kurbanı olan ailelerin, bebeklerin, etik değerlere bağlı meslektaşlarımızın ve sağlık çalışanlarının yanındayız! Öncelikle belirtmek isteriz ki olay hekimlik değerleri bir yana, insanlık değerleri ile bağdaşmayacak niteliktedir ve hiçbir gerekçe hekimlik değerlerinin ayaklar altına alınmasını haklı çıkarmaz” denildi.
Ülkemizde yıllardır uygulanan sağlık politikaları iflas etmiştir
Muğla Tabip Odası Başkanı Dr. Çetin Erdolu tarafından okunan açıklamada daha sonra, denetim eksikliği dolayısıyla başta, dönemin İstanbul İl Sağlık Müdürü olan Sağlık Bakanı olmak üzere tüm sorumluların adalet önünde hesap vermeleri gerektiği belirtilerek şu görüşlere yer verildi:
“Meslek etik kurallarını ihlal ederek mesleğimizin saygınlığına, onuruna, kutsallığına leke sürenlerin, sağlık çalışanlarına ilişkin güven duygusunu zedeleyenlerin, halkın sağlığını riske atanların hak ettikleri cezaları almaları için bugüne kadar olduğu gibi titizlikle çalışmaya devam edeceğiz. Bu çürümüş sistemin kurbanı olarak birkaç maşayı öne atıp bu olayı kapatmanıza müsaade etmeyeceğiz!
Olaya karışan özel sağlık kuruluşlarının ve yöneticilerinin cezalandırılması mutlaka gereklidir. Ancak denetim görevini yerine getirmeyen kamu otoritesinin kendi hatasını telafi etmek için hastaneleri kapatması olayla hiç ilgisi olmayan, özveriyle işini yapan bir yandan da geçim derdinde olan sağlık çalışanlarını işsiz ve güvencesiz bırakmıştır. Önemle vurgulamak isteriz ki bu vahim olay birkaç vicdan ve ahlak yoksunu sağlık çalışanının, hastane yöneticisinin suça karışmasından ibaret olmadığı gibi bu kişilerin cezalandırılması ile geçiştirilecek ve telafi edilecek nitelikte de asla değildir. Bunu çok aşan ve sistemle ilgili ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğumuz, hastane patronlarının sağlık bakanı yapıldığı ülkemizde, yıllardır uygulanan sağlık politikalarının iflasıyla karşı karşıya olduğumuz açıktır. Sağlık emekçileri ve halkı karşı karşıya getirip bu skandaldan sıyrılmanıza izin vermeyeceğiz.”
‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’ sağlık sistemimizi çökertmiştir
Olayın, ülkemizde hekimlerin ve sağlık çalışanlarının çok büyük bir kısmının her zaman büyük özveriyle ve sadece halkın sağlığı için çalıştıkları ve bundan sonra da çalışmaya devam edecekleri gerçeğini gölgelememesi ve dolayısıyla sağlık çalışanlarına karşı güvensizlik duygusuna neden olmamasının çok büyük öneminin, “topluma karşı görevini en iyi şekilde yapmaya çalışan tüm sağlık çalışanlarının arkasındayız” vurgusuyla ifade edildiği açıklamanın son bölümü şöyle:
“Yaşananlar, yıllardır kamuoyunu ve yetkilileri uyardığımız bir gerçeği, Sağlıkta Dönüşüm Programı doğrultusunda uygulanan politikaların halkın yararına olmadığı ve sağlık sisteminde yıkıcı sonuçları olduğu gerçeğini inkar edilemeyecek şekilde ortaya koymuştur. Sağlık hizmetini sıradanlaştıran, niteliğe değil niceliğe önem veren, hastaneleri ticarethane ve hastaları müşteri haline getiren, sağlığı piyasa kurallarına teslim eden Sağlıkta Dönüşüm Programı sağlık sistemimizi çökertmiştir.
Halk sağlığına, hekimlik değerlerine ve sağlık çalışanlarına zarar veren, ülke kaynaklarının bir avuç insanın çıkarına boşa harcanmasına yol açan ve bu son olayda gördüğümüz gibi insanlık değerlerinin ayaklar altına alınmasına neden olan politikalar bir an önce terk edilmelidir.
Yöneticileri, halkın sağlığını piyasanın insafına bırakan sağlık politikalarını bir kenara bırakarak, koruyucu hekimlik ve birinci basamağın güçlendirildiği, sağlık çalışanlarının iyi koşullarda güvenli ve güvenceli çalışabildiği, verilen hizmetin sayısının değil niteliğinin ve topluma katkısının değerlendirildiği bir sağlık sistemini hayata geçirmeye çağırıyoruz.
– Ailelerin, bebeklerin her konuda yanındayız, üzerimize düşen görevleri hızla yapacağız.
– Piyasacı sağlık sisteminin bütün zorlamalarına karşın etik ilkelerden ödün vermeyen meslektaşlarımızın, sağlık çalışanlarının her zaman yanında olmaya devam edeceğiz.
– Ücretsiz, eşit, ulaşılabilir, nitelikli, kamusal bir sağlık sisteminin mümkün olduğunu biliyoruz. Sağlıkta dönüşüm programından, sağlığın ticarileşmesinden ve taşeronlaştırılmasından derhal vazgeçilmelidir.
– Gerekli denetimleri yapmayarak vahim sonuçlara neden olan kamu yetkilileri kanun önünde hesap vermelidir.
– Kapatılan hastaneler kamuya devredilmeli, burada çalışan meslektaşlarımızın ve sağlık çalışanlarının hakları korunmalıdır.
– Konuyla ilgili tüm yasal ve idari süreçler açık ve şeffaf bir şekilde yürütülmelidir.”
Sloganlar …
Açıklama sırasında “Sağlıkta dönüşüm yine ölüm getirdi”, “Sağlıkta ticaret ölüm demektir”, “Gün gelecek devran dönecek, sorumlular halka hesap verecek”, “Yaşamak yaşatmak istiyoruz” ve “Sağlık hakkı satılamaz” sloganları atıldı.