Milas Emek ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısı üzerine ilçemizde de yapılan protestoda okunan DEM Parti Merkez Yürütme Kuruluaçıklamasında “Kayyım darbesinde ısrar etmek siyasi tükenmişliğin göstergesidir” denilerek eklendi:
“Halkın çözüm beklentilerine tuzak kurulmuştur”
A. Kemal KAŞKAR –
İstanbul Esenyurt’un CHP’li Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’in gözaltına alınıp tutuklanması ve başkan vekilliği görevine kayyum ataması yapılmasının ardından DEM Parti’li Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk, Batman Belediye Başkanı Gülistan Sönük ve Halfeti Belediye Başkanı Mehmet Karayılan’ıngörevlerinden alınıp yerlerine kayyumlar atanması üzerine, Milas Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından dört gün içindegerçekleştirilen ikinci protesto eyleminde bu kez DEM Parti Merkez Yürütme Kurulu açıklaması okundu ve oturma eylemi yapıldı.
Ağırlıklı olarak DEM Parti, TİP, SOL Parti ve EMEP’li vatandaşlardan oluşan kalabalık topluluk tarafından, 4 Kasım Pazartesi günü saat 18’de Milas Şehir Parkı önünde yapılaneylemle, halkın iradesine vurulan darbe olarak değerlendirilen belediye başkanlarının görevden alınması ve makamlara kayyumların atanması protesto edildi. DEM Parti Milas İlçe Eşbaşkanı Sedat Polat tarafından okunan açıklamada, yapılanların, “Kürt halkını demokratik siyasette tasfiye etme saldırılarının 1994’ten beri devam eden iflas etmiş 30 yıllık tekrarı” olduğu vurgulandı.
Yaşananların, halk iradesine yönelik açık bir darbe ve bu darbelerin halk tarafından da çok açık bir şekilde ve kararlılıkla reddedildiği halde tekrarlanmasının açık bir ‘siyasi tükenmişlik’ olduğuna dikkat çekilen açıklamada daha sonra şöyle denildi:
“AKP-MHP iktidarı, seçimle kazanamadığını yargı ve kolluk marifetiyle ele geçirme alışkanlığını ve kayyım darbesini bir rejime dönüşmüştür. Bu saldırı, aynı zamanda Kürt halkının seçme ve seçilme hakkına büyük bir saldırıdır. Halkın doğrudan katılımının olduğu yerel yönetimlerin, belediyelerin ablukaya alınması ve adeta karakola çevrilmesi, mevcut siyasi rejimin demokratik meşruiyetinin bittiğinin açık ilanıdır.
Vesayetle ve darbelerle mücadele ettiğini söyleyenlerin bizzat katıksız birer darbeciye dönüşmüş olması ibretlik bir durumdur. Bu topraklarda zorbalık ve zulümle hiçbir iktidar abat olmamıştır, olmayacaktır da. Türkiye halkları bu zorbalığa asla boyun eğmeyecektir. Son yerel seçimlerde, iktidar bu pratikleri nedeniyle büyük kaybetmiştir ve bu yöntemde ısrar ettikçe de daha büyük kaybedecektir.
Kayyım darbesi 85 milyon için demokrasi ve özgürlük sorunudur ve önü alınmazsa ne sadece Kürt illeriyle ne de şimdiye kadar gasp edilen belediyelerle sınırlı kalacaktır. Hangi partiden ve düşünceden olursa olsun, bu darbe artık bütün Türkiye halklarının seçme ve seçilme hakkına, siyasi iradesine yönelmiş açık bir tehdittir. Bu vesileyle bütün demokratik kamuoyuna çağrımızdır: Bu gayrimeşru darbeci anlayışa karşı herkes en yüksek düzeyde sesini ve itirazını yükseltmelidir.
Her koşulda halkın iradesini savunmak ve halkın yerel yönetimlerine sahip çıkmak partimizin varlık gerekçesidir. Bu yöntem ve saldırılar, her türlü çözüm arayışını ve yaklaşımını zehirlediği gibi, iktidarın samimiyeti konusunda da daha büyük şüpheler doğurmuştur. Biz çözüm ve barış için el uzatılmasını beklerken halkın iradesine el uzatılmıştır. Biz sorunların diyalog ve müzakereyle çözülmesini beklerken halkın çözüm beklentilerine tuzak kurulmuştur. Asla boyun eğmeyeceğiz, asla mücadeleden geri durmayacağız. Eğer iktidar iflas etmiş bu yöntemlerle başarılı olacağını düşünüyorsa çok büyük yanılacaktır. Halkımız da her şart ve koşulda kendi iradesine sahip çıkacaktır.”