BAKTIKÇA … – soru/yorum – A. Kemal KAŞKAR
Yıllardır, “itibardan tasarruf olmaz” ekseni üzerinde ‘itibarlı muamelesi’nin Cumhurbaşkanlığı makamı ve bağlı kişi-kurum ve kuruluşlar ile sınırlandığı bir ülkede yaşatılıyoruz.
Çözülemeyip biriken, büyüyen ekonomik sorunlar yüzünden ‘cumhur’ topyekûn tasarrufa yönelir ve dolayısıyla en genel anlamda toplumumuzda ‘itibar ortalaması’ günden güne düşerken, Cumhurbaşkanlığı makamı ve bağlı kişi-kurum ve kuruluşların yükselen harcamalarını “itibar artışı” olarak göstermekse giderek zorlaşıyor, tepki çekiyor, ötesi sinir bozuyor!
Geçenlerde Cumhurbaşkanlığı dolaylarından gelen ve ‘tasarruf genel başlığı’ altında değerlendirilmesi gereken “israfı önle-me” çağrısında da “Porsiyonlarımızı küçültelim” denilmiş ve normal şartlarda ‘makul’ sayılabilecek bu basit tasarruf çağrısı, ‘cumhur’un içinde bulunduğu olumsuz hallere göndermeler yapılarak tepkilerle karşılanmıştı.
Kendilerine ‘tasarruftan muaf’ bir dünya oluşturanların böylesi çağrıları, her şeyden önce ‘içtenlikli’ görülmüyor ve dolayısıyla ‘itibar görmüyor’!
‘Yerel Basın’ın halleri …
‘Kurban Bayramı’ öncesine denk gelen bu satırlarımı, ‘cumhurun halleri’ başlığından hareketle hep ‘kolay kurban’ muamelesi gören ‘yerel basın’ ile ilişkilendirerek sürdürmek istiyorum.
Yerel basının içinde bulunduğu çok olumsuz tabloyu yeniden yeniden çizmeye gerek var mı?
Yaklaşık 30 yıldır içini dışını bildiğim ‘yerel basın’ın durumunu en iyi ifade edebilen kalıp söz: ‘İçi seni yakar dışı beni’dir. Bugüne dek “Sen yanmasan, ben yanmasam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa” kararlılığı ile sürdürmeye çalıştığımız mesleğimizi ‘bir gün gelir de yapamaz hale gelir miyiz’ endişesini hep artarak taşıdığımızı da şuracığa not etmeliyim.
Bir başka büyük ayıp da, yerel gazetelerin ‘atsan atılmaz satsan satılmaz’ bir tür ‘değersiz yük’ durumuna düşürülmesidir.
Uzun yıllardır ağırlaşan ekonomik-siyasal koşullarda yerel basına ‘destek’ talepleri ısrarla gündeme getirilmiş, buna karşılık beklentiler bir türlü karşılığını bulamamışken Cumhurbaşkanı Erdoğan imzalı “Tasarruf Tedbirleri” genelgesinin 30 Haziran 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmesiyle ‘itibarsızlaştırma’da son nokta da konmuştur!
Bu ‘son nokta’nın ilçemizdeki karşılığı, Milas Belediyesi Basın Bürosundan yapılan şu açıklamadır:
“Değerli basın mensupları;
Cumhurbaşkanlığı tarafından 30.06.2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 31527 sayılı ‘Tasarruf Tedbirleri’ genelgesi kapsamında, ilgili genelgenin ‘Temsil, Tören, Ağırlama ve Tanıtım Giderleri’ başlıklı bölümünde açıkça belirtilen … basın ve yayın organlarına ilan-reklam verilmeyecektir’ talimatına istinaden bu yıl Kurban Bayramı’nda gazetelerimize ilan vere-meyeceğiz. Bilgilerinize…
İyi çalışmalar…”
İşte böyle …
…
Oysa, gazeteciliğin kendisi bir ‘kamu hizmeti’dir. Bunu hep yazıp söylüyoruz. Bu ‘kamu hizmeti’yle ilgili kamu kurum-kuruluşlarına yasaklar getirirseniz ortaya ne kadar, nasıl bir ‘maliyet’ çıkar? Bu hizmetin başka bir şekilde temini, en genel anlamda telafisi mümkün müdür?
Bunun, telafisi mümkün olmayan bir sorun oluşturacağı tartışmasız bir gerçektir. Bu, o kadar büyük ve altından kalkılamayacak bir sorundur ki, yerel gazetelere ilan-reklam verilmeyerek, abone olunmayarak yapılacağı hesaplanan tasarrufun, bu büyük sorunun yanında esamesi bile okunmaz!
Çünkü, kamu hizmetinden yapılacak tasarrufla kamu hizmeti verilemez!
Kaynağı belirsiz paraların kullanılmasının dünya çapında ülkemizin itibarını ne hallere getirdiğini en çok öğrendiğimiz şu günlerde bir kamu hizmeti olarak gerçek anlamda gazeteciliği boğmaya çalışmak ülkemize yapılmış en büyük ‘itibar suikas-ti’dir. ‘Kara nokta’dır.
Bağımsız gazeteciliğin, özgür haber ve yorumların gerçek değeri asla ve asla ‘para’ ile ölçülemez!
Ve dolayısıyla, hiçbir tasarruf eylem planı bağımsız-özgür gazeteciliğin değeri ile itibarı ile boy ölçüşemez!
Şimdi yetkililerden, ilgililerden beklenen, -bulunduğum yer olduğu için yerel vurgusunu öne çıkardığım- ‘basından tasarruf’ olamayacağının fark edilip mevzuatta yerel basın lehine bir muafiyet düzenlenmesinin zaman yitirilmeksizin yapılmasıdır.
Bu düzenleme yapılana dek, örneğin Belediye Başkanlarının ‘özel bütçe’lerinden yerel basına desteklerini göstermeleri, sürdürmeleri ise konunun bir başka içtenlik boyutudur.
Aksi durumda ‘gazete’ dediğiniz ölür! Yerine doğabilecek olan da ‘gazete’den başka bir şey olur. ‘O şey’ her şeyden önce ‘muasır medeniyet seviyesinin altı’ndadır.
Eğer ki halâ daha hedefimiz ‘muasır medeniyet seviyesinin üstü’ ise: Basından tasarruf olmaz!
Bu aynı zamanda bir ‘itibar meselesi’dir de …