BAKTIKÇA … – soru/yorum – A. Kemal KAŞKAR
Bugün 29 Ekim, günlerden Cumhuriyet.
1923’ten 98 yıl sonra yıl 2021. Ne uzun zaman.
Kimbilir kaç mevsim geçmiştir üzerinden. İsterseniz 98 ile 4’ü bir çırpıda çarpıp sonucu şuracığa yazabilirsiniz ama önemli olan o değil başka başka şeyler.
Neler neler?
Sevgili Türkiye Cumhuriyetimizin başına gelenler örneğin.
Başka?
Ülkemin tarih içindeki rotasından büyük büyük sapmalarla bugün getirildiği noktada Gazi Mutafa Kemal Atatürk’ün ‘en hakiki mürşit’ olarak altını çizdiği ‘Bilim-Fen’ ekseninden çıkılmış, onun gerektirdiği hedeflerden uzaklaşılmış olması örneğin …
Bu durum ‘tartışmasız’ böyle!
Bakmayın siz arada sırada ‘muasır medeniyet seviyesi’ diyenlere, hepsinin içi çok uzun yıllardır boş, bomboş.
…
Bu yaşıma dek, dünyaya Türkiye’de gelmiş olmaktan hiçbir şikayetim olmadı. Bundan sonra da olmayacaktır.
Sevgili ülkemde, başına neler neler gelmiş ‘Ey Türk Gençliği’nin, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün emanetini her ne pahasına olursa olsun savunmuş, verdiği sözleri tereddütsüz tutmuş bir üyesi olarak, İzmir’de Birinci Kordon’da 29 Ekim 1973’te İzmir Atatürk Lisesi’nin birinci sınıf öğrencisi olarak başladığım uzun yürüyüşü sonraki yıllarda kararlı bir şekilde sürdürmüş olmak en büyük mutluluğumdur.
Birinci vazifesinin ‘Cumhuriyet’i koruyup kollamak, ama onu, çok büyük ölçüde yitirmiş olduğu ‘bağımsızlığı’nı yeniden kazanacağı bir dünya içinde yaşatmak için mücadele ederek, “ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek” sorumluluğunu içtenlikle taşıyageldim ve bu uğurda çalışageldim bugüne dek … Ve gençliğin ‘DEV’ gücüne inanarak, güvenerek tarih içinde yolunu sürdüren Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına da tanık olmaya doğru, çok büyük bir heyecanla ve artan bir umutla koşuyoruz bir yandan da ….
Bu bize, tarihin sunduğu bir büyük olanaktır, kocaman bir fırsattır, çok mutlu bir tesadüftür.
Bu koşumuz da tıpkı, 1970’li yılların ikinci yarısında pek çok kez İzmir Cumhuriyet alanına ‘Şanlı DEV-GENÇ’ coşkusuyla koşup meydanda alkışlarla karşılandığımız o günler gibidir ve o günlerden yıllar yıllar sonra bile bana adeta bir gençlik aşısı gibidir her Cumhuriyet Bayramı …
Koronavirüs aşısı ile ilgili olarak üretilen ‘kolları sıvama’ çağrısından esinlenerek: Bu anlamda ‘kolları sıvamak’ iyidir. Her şeyin olduğu-olabileceği gibi Cumhuriyetin de karşıtları vardır, bu çok iyi bilinir ve ‘Gençlik Aşısı’ ‘Cumhuriyet’i korur, kurtarır. Bu da ‘tartışmasız’ böyledir.
Bu Cumhuriyet Bayramında da, adeta bir Kurtuluş Savaşı Gazisi gibi gururla, Şehit arkadaşlarımızın anıları önünde saygıyla eğilmeye koşuyorum açık alınla meydanlarına ülkemin.
Bir yandan koşuyorum bir yandan alkış seslerinin içinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1927 yılında söylediği şu sözler kulaklarımda:
“… Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir.
İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır.
Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. …”
Sevgili ülkemde sonra sonra ve özellikle son 20 yılda atılan adımlar yüzünden ortaya çıkan bugünkü tabloyu nasıl çizerseniz çizin ‘vazife’ bellidir.
Geleceği kuracak tüm sevgili gençlerimizin ‘ahval ve şerait’ ne olursa olsun öncelikli görevinin bağımsız cumhuriyetimizi kurtarmak-korumak olduğunun farkında olduğuna inancımı hiç yitirmediğimi vurguluyor, kolumu sıvayıp ‘gençlik aşımı’ oluyor ve Cumhuriyet Bayramımızı kutluyorum.