Yılmaz Kaya AYLANÇ
Ülkemiz; bir yandan her gün gelen akaryakıt zamları, diğer yandan Rusya Ukrayna savaşı ile meşgulken, yine bir gece harekâtı ile iktidar zeytinlikleri maden alanı sahalarına, yönetmelik değişikliği yaparak ekleyiverdi.
Atatürk’ün 1925 yılında tarım kanunu ile ve 1939’da eklenen zeytin kanunu ile Türk Tarımını güvence altına aldığı anlayış, bir gece yarısı AKP iktidarı tarafından, üstelik yönetmelik değişikliği ile bir kez daha büyük bir darbe almış oldu.
Zaten hepinizin bildiği gibi uzunca bir süredir tarımın bitirilmesi için elinden geleni yapan iktidar, şimdi son rötuşları yapıyor gibi.
Ancak buna dur diyecek sivil inisiyatifler de boş durmayarak ülkesine, toprağına, ağacına sahip çıkmak için her yerde alanlarda, derelerde, dağlarda itirazlarını haykırmakta.
Kaz dağlarından İkizdere’ye uzanan itiraz dalgası son olarak zeytinin idam kararı sonrası Milas Akbelen’de başlayan itiraz haykırışı, 12 Mart’ta Yelki (İzmir) buluşmasıyla doruğa ulaştı.
Ege Çevre ve Kültür Platformu’nun (EGEÇEP) çağrısıyla çevre gönüllüsü-dostu pek çok duyarlı yurttaşın yanısıra çok sayıda STK ve belediyeler, ev sahipliğini Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa İnce’nin yaptığı bu toplantıda hep bir ağızdan “ZEYTİNİME DOKUNMA” diye iktidara haykırdı.
Basın açıklaması yapılacak bu toplantıya CHP Milletvekilleri Tacettin Bayır, Özcan Purçu ile HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni’nin yanında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa İnce, Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin, Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran, Balçova Belediye Başkanı Fatma Çalkaya, Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan, Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, İzmir Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Adnan Oğuz, Meclis Üyeleri ile çok sayıda STK temsilcisi ve yurttaş katıldı.
Tunç Soyer konuşmasında, “Biz aslında zeytin ağaçlarının sahibi değiliz, onlar bize sahip. Binlerce yıldır bu coğrafyada onlar vardı. Biz hepimiz geçip gideceğiz bu topraklardan ama zeytin ağaçlarımız kalmaya devam edecek. Biz zeytin ağaçlarımızı korumak, onlara sahip çıkmak zorundayız. Şunu da biliyoruz ki doğaya sahip çıkmak hayata sahip çıkmaktır. Bu aynı zamanda cesaret gerektirir. Hayatı savunmaya, doğayı savunmaya devam edeceğiz. Tek yapmamız gereken birbirimize sahip çıkmak, uyum içinde mücadele etmektir. Çok yakınız. Doğadan yana, hayattan yana bir iktidarı kurmaya ilk defa bu kadar çok yakınız” dedi.
Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa İnce “Benim görevim Güzelbahçe’yi geliştirmek, ama temel ilkem koruyarak geliştirmek. Bunun içinde zeytin varsa, öncelikle zeytini ve doğayı korumamız lazım” dedi.
Tüm STK’lar adına basın açıklamasını okuyan EGEÇEP sözcüsü Ahmet Güler ise, “Bizler bu toprağın sevdalıları olarak zeytinimize, tarım alanlarımıza, doğamıza ve yaşam alanlarımıza sahip çıkıyoruz. Yaşadığımız bu doğayı ve toprakları korumak için mücadelemiz omuz omuza artarak devam edecek. Bu saldırılar bitene kadar da her karış toprağımızda bu hainlikleri yapanların karşısında olacağız. Unutulmasın, barışın simgesini yok etmeye çalışanlar, kendi savaşları içinde yok olacaklardır” diyerek konuşmasını tamamladı.
Daha sonra diğer STK temsilcilerinin açıklamaları okundu.
Program, Grup Dost Yürek tarafından bestelenen “Ağacıma dokunma, Zeytinime dokunma” ile diğer şarkıların söylenmesiyle son buldu.
Anadolu’daki Frigya, Urartu, Geç Hitit kültürleri Batı Anadolu dünyasını oldukça etkilemiştir. Lidya krallığının zenginliği, İonya kültürünün sanat ve felsefede geldiği nokta hayranlık vericidir. Bir süre Pers etkisinde kalan bölge bu etkiyi sanatında oldukça hissetmiş ve bir dönem Greko-Pers stili oluşmuş. Büyük İskender’in hüküm sürdüğü yıllar ise Hellenistik çağın yaşandığı yıllardır. Sonrasında Roma Egemenliği hüküm sürmüş bu bereketli topraklarda.
Bunca uygarlıkların geçtiği bu topraklarda zeytin her zaman saygı görmüş ve önemli anlamları işaret etmiş.
Zeytin Ağacı, akıl ve zaferin, zeytin dalı ise antik çağlarda olimpiyat şampiyonlarının başına takılan bir ödül, kimi zaman da binlerce yıldır süregelen bir gelenek ile barışın sembolü olmuştur.
Semavi dinlerde incir, nar, üzüm ve hurma ile birlikte anılan beş meyveden biri olarak, ‘kutsal ağaç’ olarak anılmıştır ve anılmaktadır (1).
MÖ 6000 yıldan bu yana varlığı ve kullanımı olduğu bilinen ağaçların ilki kabul edilen bu ağaç şimdi yok edilmek istenmekte.
Özel bir ağaç olmanın yanında zeytin, meyvesi pek çok şekilde yenilebildiği halde, sıkılarak yağı da kullanılmakta ve değerli bir besin olma özelliği bulunmakta. Zeytinyağı elde edilirken ortaya çıkan posa işlenerek sabun olarak temizlikte kullanılırken, son kalıntıları denen prina ise yakacak olarak insanlığı hizmet etmektedir. Budanan dalları da çok değerli bir odun ateşi olarak kullanılmaktadır.
Görüldüğü gibi ağaç olarak gölgesinden başlayarak her şeyi insanoğlu için çok değerli ürünlere dönüşebilen ve çok uzun yaşayan bu değerli miras bugünlerde Türkiye’de tehlike altında.
Bir iktidar sırf maden sahiplerine rant sağlamak için insanlık mirası olan kutsal bir ağaç olarak bugünlere kadar ulaşmış zeytin ağaçlarını yok etmek için birkaç satırlık bir yazı ile binlerce yıllık tarihi yok etmeye çalışmaktadır.
Bu değerlerin bilincinde olan yerel halk, sivil toplum ve yerel yönetimler de el ele bu talana dur demek için ellerinden geleni yapmaya çalışmaktalar.
Korkmadan, susmadan ve yılmadan karşı çıkmaya, yıkımı ve yok olmayı engellemek için tüm güçleriyle direnmeye devam edecekler. Kamuoyu yaratmak için bu ve benzeri etkinler yanında halâ adaletten de bu kıyıma dur demesi için davalar açmayı da sürdürmekteler.
Umuyoruz ve inanıyoruz ki insanlık bir kez daha kazanacak ve zeytinler kazanacak.
Son sözü, büyük usta Nazım Hikmet söylesin: “ … Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile mesela, zeytin dikeceksin! …”
Ağacıma dokunma, zeytinime dokunma! Başka ihsan istemem …