Namık Kemal / Roman / Olimpos Yayınları / Basım – 2020 / 190 sayfa
Ayşegül Şenay KAŞKAR
Namık Kemal; 21 Aralık 1840’ta Tekirdağ’da doğdu, 2 Aralık 1888’de Sakız Adası’nda öldü. Asıl adı Mehmed Kemal. Namık adını ona şair Eşref Paşa verdi. Babası, II. Abdülhamid döneminde müneccimbaşılık yapmış olan Mustafa Asım Bey. Annesini küçük yaşında yitirince çocukluğunu dedesi Abdüllâtif Paşa’nın yanında, Rumeli ve Anadolu’nun çeşitli kentlerinde geçirdi. Bu yüzden özel öğrenim gördü. Arapça ve Farsça öğrendi. 18 yaşında İstanbul’a babasının yanına döndü. 1863’te Bab-ı Ali Tercüme Odası’na kâtip olarak girdi. Dört yıl çalıştığı bu görev sırasında dönemin önemli düşünür ve sanatçılarıyla tanışma olanağı buldu. 1865’te kurulan ve daha sonra Yeni Osmanlılar Cemiyeti adıyla ortaya çıkan İttifak-ı Hamiyet adlı gizli derneğe katıldı. Bir yandan da Tasvir-i Efkâr gazetesinde hükümeti eleştiren yazılar yazıyordu. Gazete, Yeni Osmanlılar Cemiyeti’nin görüşleri doğrultusunda yaptığı yayın nedeniyle 1867’de kapatıldı.
Sürgünlerle geçen bir
yaşam
Namık Kemal, İstanbul’dan uzak olması için Erzurum’a vali muavini olarak atandı. Bu göreve gitmeyi erteledi ve Mustafa Fazıl Paşa’nın çağrısı üzerine Ziya Paşa’yla birlikte Paris’e kaçtı. Bir süre sonra Londra’ya geçerek Mustafa Fazıl Paşa’nın parasal desteğiyle Ali Suavi’nin Yeni Osmanlılar adına çıkardığı “Muhbir” gazetesinde yazmaya başladı. Ama Ali Suavi’yle anlaşamadı, Muhbir’den ayrıldı.
1868’de gene Fazıl Paşa’nın desteğiyle “Hürriyet” gazetesini çıkardı. Çeşitli anlaşmazlıklar yüzünden, Avrupa’da desteksiz kalınca, 1870’te zaptiye nazırı Hüsnü Paşa’nın çağrısıyla İstanbul’a döndü. Nuri, Reşat ve Ebüzziya Tevfik beylerle birlikte 1872’de “İbret” gazetesini kiraladı. Aynı yıl burada çıkan bir yazısı üzerine gazete 4 ay kapatıldı. İstanbul’dan uzaklaştırılmak için Gelibolu mutasarrıflığına atandı. Orada yazmaya başladığı “Vatan Yahut Silistre” oyunu, 1873’te Gedikpaşa Tiyatrosu’nda sahnelendi. Oyunu izleyenler galeyana gelip olay çıkardı. Namık Kemal birçok arkadaşıyla birlikte tutuklandı. Bu kez kalebentlikle Magosa’ya sürgüne gönderildi.
1876’da I. Meşrutiyet’in ilanından sonra İstanbul’a döndü. Şura-yı Devlet (Danıştay) üyesi oldu. Kanun-î Esasi’yi (Anayasa) hazırlayan kurulda görev aldı. 1877 Osmanlı-Rus Savaşı çıkınca Meclis-i Mebusan kapatıldı, Namık Kemal tutuklandı. Midilli Adası’na sürüldü. 1879’da Midilli mutasarrıfı oldu. Aynı görevle 1884’te Rodos, 1887’de Sakız Adası’na gönderildi, 48 yaşında iken (1888) burada öldü ve Gelibolu’da Bolayır’da defnedildi.
Şiirlerini küçük yaşlardan itibaren yazdı. Şinasi’yle tanışıncaya değin, şiirlerinde tasavvuf etkileri görülür. En önemli özelliklerinden biri, Türk şiirini Divan şiirinin etkisinden kurtarmaya çalışması. “Vatan Şairi” diye de isimlendirildi. Tiyatroya özel bir önem verdi, altı oyun yazdı. Bir yurtseverlik ve kahramanlık oyunu olan Vatan Yahut Silistre, Avrupa’da da ilgi uyandırdı ve beş dile çevrildi.
Namık Kemal’in Magosa’da sürgündeyken yazdığı ve 1876’da yayınlanan bu roman edebiyatımızda ilk edebi romandır. Asıl adı “Son Pişmanlık” olan ve 19. yüzyıl İstanbul’unda geçen trajik bir yaşam öyküsünün anlatıldığı romanın Maarif Nezareti’nin sansürü dolayısıyla bazı bölümleri çıkarılmış, adı da “İntibah” ya da “Sergüzeşt-i Ali Bey” olarak değiştirilmiştir.
Ruhsal çözümlemelerinin, bir olayı toplumsal ve bireysel yönleriyle görmeye çalışmasının yanı sıra, dış dünya betimlemeleriyle de İntibah Türk romanında bir başlangıç sayılır. Romanın bu bakımdan edebiyatımızdaki ‘ilk tahlil ve tasvir romanı’ olma özelliğine dikkat çekilir …
Namık Kemal, romanı ve tiyatroyu toplumsal yaşama soktuğu gibi, edebiyat eleştirisini de Türkiye’ye ilk getiren kişilerden biri oldu. Gazeteci olarak da Türk kültürü içinde önemli bir yeri var. Döneminin hemen hemen bütün yenilik yanlısı ve ilerici gazetelerinde yazıları yayınlandı. Siyasal ve toplumsal sorunlardan edebiyat, sanat, dil ve kültür konularına dek çok çeşitli alanlarda yazdığı makalelerin sayısı 500 kadar.
Kitapları
İntibah, Cezmi, Vatan Yahut Silistre, Gülnihal, Zavallı Çocuk, Akif Bey, Kara Bela, Tahrib-i Harabat, Osmanlı Tarihi, Yavuz Sultan Selim, Selahaddin, Celaleddin Harzemşah, Evrak-i Perişan, Akif Bey: Beş Fasıllık Oyun
Şiirleri
Murabba, Beyitler, Yoktur, Hürriyet Kasidesi, Vaveyla, Hırraname, Vatan Şarkısı
İntibah’tan …
…
Ali Bey; varlıklı bir ailenin özel eğitim ve öğretimle yetiştirilmiş, yirmi bir yirmi iki yaşlarında evin tek çocuğudur. Gösterişten, çok para harcamaktan hoşlanan, ince, kibar ama çok toy bir gençtir. Babasının ölümünü bir türlü kabullenemez ve kendini melankoliye kaptırır. Annesi, oğlunun içine kapanık biri olmaması için onu Çamlıca gezintilerine götürür.
Bir gün Çamlıca gezintisinde Mahpeyker adında bir kadını görür ve ona aşık olur. Oysa bu kadın erkeklerle dost hayatı yaşayan, zeki, erkeklere her istediğini yaptırabilen, kötü bir kadındır. Ali Bey de Mahpeyker ile dost hayatı yaşamaya başlar. Ali Bey’i Mahpeyker’den koparmak isteyen annesi eve “Dilaşup” adında güzel, iyi yürekli, genç bir cariye alır; amacı Ali Bey’in Mahpeyker’den kopup Dilaşup’a aşık olmasını sağlamaktır. Ancak Ali Bey’in gözünü Mahpeyker aşkı kör ettiği için Ali Bey Dilaşup’la ilgilenmez. Annesiyle tartışıp Mahpeyker’le yaşamak üzere onun evine gider. Ne var ki Mahpeyker Suriyeli aşığı Abdullah Efendi ile buluşmaya gittiği için eve sabaha karşı gelir. Ali Bey onunla tartışıp yıkılmış halde evine geri döner. Bu durumdayken onu Dilaşup teselli eder, bu esnada onun güzelliğini ve iyi yürekliliğini fark eden Ali Bey Dilaşup ile evlenir. Bunu içine sindiremeyen Mahpeyker, Dilaşup’a iftira atıp Ali Bey’den ayırmayı, tekrar onu elde etmeyi planlar ve bu planı uygular.
İftirayı duyan Ali Bey bu iftiralara hemen inanır, bu yüzden Dilaşup’u esir tüccarına satar; fakat Mahpeyker’e dönmez. Dilaşup’u tüccardan Mahpeyker satın alır.
Bütün bu olanlara üzülen Ali Bey hastalanıp yatağa düşer. Oğluna çok bağlı olan annesi daha fazla dayanamaz ve ölür. Ali Bey’i elde edemeyen Mahpeyker’in kini arttıkça artmaktadır. Sonunda Ali Bey’i öldürmeyi planlar. Eski aşığı Abdullah Efendi’yi planında kendisine yardımcı olmaya ikna eder.
…