• Künye
  • Gizlilik Sözleşmesi
  • Reklam
Cumartesi, Mart 25, 2023
  • Giriş Yap
Milas Haber
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • Kategoriler
    • Gündem
    • Bohça
    • Kültür & Sanat
    • Bir Satır
    • Spor
  • Köşe Yazıları
    • A. Kemal KAŞKAR
    • Dr. Kahraman KARAİSAOĞLU
    • Eczacı Bengi MERGEN (E.)
    • Hüseyin AÇAR
    • Doç. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER
    • Yılmaz Kaya AYLANÇ
    • Melih KAŞKAR
    • Dr. Halise Heves ÖZYILMAZ
    • Dr. İlknur GENÇOĞLU YILDIRIM
    • Begüm AYDINALP
  • İletişim Bilgilerimiz
No Result
View All Result
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • Kategoriler
    • Gündem
    • Bohça
    • Kültür & Sanat
    • Bir Satır
    • Spor
  • Köşe Yazıları
    • A. Kemal KAŞKAR
    • Dr. Kahraman KARAİSAOĞLU
    • Eczacı Bengi MERGEN (E.)
    • Hüseyin AÇAR
    • Doç. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER
    • Yılmaz Kaya AYLANÇ
    • Melih KAŞKAR
    • Dr. Halise Heves ÖZYILMAZ
    • Dr. İlknur GENÇOĞLU YILDIRIM
    • Begüm AYDINALP
  • İletişim Bilgilerimiz
No Result
View All Result
Milas Haber
No Result
View All Result
Ana Sayfa Köşe Yazıları A. Kemal KAŞKAR

Demokraside ‘bertaraf tehdidi’ olur mu?

Milas Bakış Gazetesi Yazar: Milas Bakış Gazetesi
24 Mayıs 2019
in A. Kemal KAŞKAR, Köşe Yazıları
0
0
SHARES
0
VIEWS
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Demokraside ‘bertaraf tehdidi’ olur mu?

BAKTIKÇA / A. Kemal KAŞKAR –

Tarih sayfaları, iktidar sahiplerinin, kendilerine karşı olanları ‘bertaraf etme gayretleri’ ile doludur.

Ve hiçbiri için ‘başarılı oldu’ yazmaz tarih! İstisnasız hepsi başarısız olmuştur. “Sonsuz iktidar” diye bir tarih yazılamamıştır çünkü! Bu niyetle çok kanlar dökülmüş ama tarih o niyetlere karşı direnenlerin zaferlerini yazmıştır. (Boğdurarak katletme anlamında kansız olanları için de akıbet aynıdır!) Ancak her şeye rağmen “sonsuz iktidar arzusu” vazgeçilemez bir tutkudur. Bir bakıma ‘nitelikli tuzak’tır! İllâki düşülür!…

Peki nedir bu ‘bertaraf olmak/etmek’?

İktidar mücadelesini sürdürenlerden bazılarının ‘iktidar iddiası’ndan uzaklaştırılmalarıdır. Ya da muhalefeti destekleyenlerin ürkütülmesini, güçsüzleştirilmesini hedefler. Bu anlamda ‘imha’ ve ‘tasfiye’ amaçlı bir dizi hamleyi içeren, ‘rakiplerin ve destekçilerinin devre dışı bırakılması’nı özetler ‘bertaraf’  …

Bu durum, elbette ‘iktidar sahibi/sahipleri’ için, ‘kağıt üzerinde avantajlı’ bir durumdur.

“Dikensiz gül bahçesi” vaat eder …

Dolayısıyla ‘demokrasi’ dışıdır. Çünkü demokrasi ille de sahici, yani dikenli gülleri gereksinir, besler … Rengarenk dikenli gülleri …

…

‘Bertaraf’ kavramının en çok anımsananı, Ağustos 2010 tarihinde o dönem başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan kullanmıştı.

Ülkemiz 12 Eylül 2010 Pazar günü yapılacak Anayasa referandumuna doğru giderken, Başbakan Erdoğan ile TÜSİAD arasında Ağustos ayının ortalarında yaşanmıştı “taraf-bitaraf” gerginliği …

Başbakan Erdoğan, referandumda tavrını açıkça ortaya koymadığı için TÜSİAD’a “TÜSİAD bu Anayasa’yı beğenmiyorsa çıksın açıkça hayır desin, gerekçelerini de söylesin. Diyemiyorsa da çıksın açıkça ben bu değişikliği destekliyorum desin. Bitaraf olan bertaraf olur” şeklinde tehditkâr bir ifadeyle seslenmiş, TÜSİAD’dan yanıt gecikmemişti:

“TÜSİAD bitaraf değildir; TÜSİAD eksiksiz bir demokrasiden ve bireylerin hür iradeleri üzerindeki her türlü baskı ve vesayetin kaldırılmasından yanadır. Türkiye’nin demokrasi içinde gelişmesi ve refahı vazgeçilmez hedefimizdir. Durum böyle iken, bir sivil toplum örgütüne “bitaraf olan bertaraf olur” şeklindeki bir uyarı, talihsiz bir yaklaşım olmuştur.

TÜSİAD’ın çalışma geleneği, kamu yararına bir dernek olarak, yıllar içinde yaptığımız raporlarla oluşan müktesebatımız çerçevesinde kamuoyuna ışık tutmaya çalışmaktır. TÜSİAD Yönetim Kurulu bir referandum veya seçimden önce oy tercihi açıklamaz. Kaldı ki, hiçbir kurum veya kişi, herhangi bir konuda, tercihte bulunmaya veya bu tercihini açıklamaya zorlanamaz. TÜSİAD’ın da aralarında bulunduğu bir grup sivil toplum kuruluşunun 2001 yılındaki anayasa değişikliklerini destekleyen ilanının, TBMM’de üzerinde uzlaşılamadığı için halkoyuna sunulan bir metne değil, tam tersine TBMM’de sağlanan uzlaşma ile hazırlanmış bir metne ilişkin olduğu ve TBMM’yi muhatap aldığı unutulmamalıdır. TBMM’ye çağrıda bulunmakla, vatandaşlara belli bir yönde oy kullanmaları çağrısı yapmak kıyaslanamaz iki ayrı durumdur.”

O dönem Erdoğan’ın gayretinin, TÜSİAD yöneticilerinden ‘açık evet çeki’ alıp bunları istediği gibi harcamak olduğu belliydi ve bu hiç de şaşırtıcı değildi elbette. Benim de burada tartıştırmak istediğim bu değil. Her ne kadar, “hayır diyeceksen de hayır de” çağrısını da içeriyormuş gibi olsa da bunun işkencede suçu kabul ettirme yöntemi olduğuna dikkat çekmeliyim.

Bu anlamda, iktidarın evet dediğine ‘hayır’ deme ya da -en ufak bir- karşı duruş ihtimali olanlara karşı çok yüksek bir tahammülsüzlüğün ifadesi olarak ‘bertaraf vurgusu’ tereddütsüz bir tehdit ögesidir!

Erdoğan’ın bu -adeta gelenekselleşmiş- politik tarzının, söyleminin, duruşunun demokratik teamüllerle çatışmalı ve bu anlamda da sorunlu halinin o kadar çok örneği var ki!

Bu kez Cumhurbaşkanı olarak Erdoğan’ın, kısa süre önce yine TÜSİAD’a hiza-istikamet kazandırma anlamındaki şu sözlerine dikkat çekmek istiyorum.

TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan, “Yıllardır tüm enerjimizi yiyip yutan seçim maratonlarından hepiniz yorgun düştük. Oysaki enerjimizi önünüzdeki 3 ayı değil 3 yılı, hatta 30 yılı konuşmaya, derinde yatan sorunları çözmeye ayırmalıyız. Sonuçlanması hiç alışkın olmadığımız kadar uzun süren 31 Mart Seçimleri her şeyden önce ülkemiz için önemli bir demokrasi sınavı oldu. İktidar, muhalefet, YSK olmak üzere devlet kurumları bu seçimlerde büyük bir sınavla karşı karşıya kaldı. Bu sınavda kimin ne not aldığını ileride tarih yazacaktır” deyince, yani iktidarın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerini YSK eliyle tekrarlatma hukuksuzluğuna karşı olduğunu hissettirince hem AK Parti Genel Başkanı hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilindik şu sözlerle tepki verdi:

 “Dün TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan’ın, bunu bu şekilde açıklamak istemezdim, buram buram demokrasi hazımsızlığı ve istatistik cinliği yapan konuşmasını üzüntüyle dinledim. Bu tür istatistikler asla adil olmadığını bildiğimiz çevrelerin ürünüdür. Benzer istatistiklerde Türkiye’nin çok iyi olduğu nice alanlar var. İş yapma kolaylığında 190 ülke arasında 43’üncülüğe çıktık, bunu görmez. Ekonomik endekslerde 180 ülke içinde 68. sıradayız. Bu kişi bizi hep yüzlü sıralarda gösteren istatistik eğrileri üzerinden bize vurmaya çalışır. Beyefendi 12 yıl önce kişi başına milli geliri neydi, bugün ne?

Sen o gün ekonomik olarak neredeydin bugün neredesin? O günden bugüne firman ne kadar büyüdü? Arkadaşların ne kadar güçlendi? Onu hiç masaya yatırmıyorsun. Ben sizin 12 yıl önce durumunuzu, bugünkü durumunuzu da biliyorum. Yeri gelirse bunu teşhir ederim. Dışardan vuran vuruyor ama içerden vuranlara günü gelir hesabını sormasını da bilirim. TÜSİAD niçin istihdama destek vermiyor, bunu hatırlatırım. Dev fabrikalar var. Ne olur 5-10 tane işsiz alsan. Bunları dert edinmiyorsunuz. Biz TÜSİAD’ın politik tarafgirlikten ziyade Türkiye’nin ekonomik mücadelesine yaptığı katkılarla gündeme gelmesini beklerdim. 1 hafta önce ziyaretime geldin, sizlerle neleri konuştuk? Bu dolarlar, bu avrolar sizleri kurtarmaz. Bu millet sizi kurtarırsa kurtarır …”

Bu kez de “tarafgirliğin politik olması”ndan şikayet ediliyor … Ve yine çok sinirlenilmiş belli ki; baksanıza ‘hesap sormak’tan falan bahsediliyor … Peki ama anayasa referandumunda ille de “evet” ya da “hayır” dedirtme gayretinize ne demeli! O politik olmuyorsa bu niye politik olsun? Eğer o da politikse buna neden kızıyorsun?  

Ayrıca bir de …

AK Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, seçmenlerle -bilhassa İstanbul’daki seçmen yurttaşlarımızla- ilgili olarak “Herkesin midesini doyurduk, ama neticede durum böyle … Karnını doyuruyorsunuz, her türlü ihtiyacını karşılıyorsunuz yine de oy vermiyor” dediği iddiası ile ilgili de bir cümlecik etmeme izin veriniz lütfen …

Eğer bu sözler doğruysa, AK Parti kadrolarının ‘millete hizmetkârlık hali’nden ne denli uzaklaştıklarının ve ‘millete efendilik etme kıvamı’ kazandıklarının doğrudan bir ifadesi olarak değerlendirilebilir.

“Demokrasi kalitemiz”i düşüren etkenlerden biri de bu olsa gerek …


Mülâkat değil ‘liyakat’!

CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin, Sağlık Bakanlığı’nın sözleşmeli personel alımlarında ‘mülakat yöntemi’nin uygulanacağı yönündeki düzenlemelere tepki göstererek: “Türkiye’de mülakat sınavına dayalı tüm uygulamaların siyasal kadrolaşmanın önünü açarak sayısız haksızlığa neden olduğu, aldıkları puanlara bakılmaksızın iktidarın dünya görüşüne uygun olanlar sürekli başarılı olurken iktidarın dünya görüşüne yakın olmayanların, farklı kimlik, inanç ve siyasi düşünceye sahip olanların, iktidara eleştirel ve muhalif yaklaşan herkesin taraflı ve kasıtlı değerlendirmeler üzerinden elendiği ya da saf dışı bırakıldığı örnekler ile ilgili görüşünüz nedir?” diye sormuş.

Bu soru, ona bir yanıt verilsin beklentisinden ziyade, yaptığı şu ‘çok haklı ve doğru tespit’le önem taşımaktadır bence:

“Mülakat yöntemiyle, iktidarın dünya görüşüne uygun olanlar sürekli başarılı olmaktadır …”

Bunun; soruşturmaları, gözaltıları, tutuklulukları halâ daha sürdürülen “sınav sorularının çalınıp birilerine verilmesi”yle elde edilen sonuçlarla benzer sonuçlar doğurmayacağını iddia edebilir misiniz?

Önceki Haber

100’üncü yılında mutluyuz

Sonraki Haber

19 Mayıs kutlamaları kapsamında Tenis Turnuvası

Milas Bakış Gazetesi

Milas Bakış Gazetesi

Sonraki Haber

19 Mayıs kutlamaları kapsamında Tenis Turnuvası

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Popüler
  • Yorumlananlar
  • Son Eklenen

Milas Kaymakamlığı görevine Mustafa Ünver Böke getirildi

4 Şubat 2021

Jandarma’dan rüşvet operasyonu

15 Ekim 2020

Sitare-Osman Menteşe Çiftliği ile Kairos Zeytinevi’ne alkışlar!

14 Şubat 2020

Atatürk’ü anlamak!

15 Kasım 2019

Annesini kaybetmiş bir çocuğum artık …

2

Kiminizi kaybettiyseniz aynı … Ne ki ‘kör etsin’ gözlerinizi o ölüm …

2

Daha yaşanacak günler varken …

2

Yangınları nasıl yazsam?

2

“Kara Rapor 2022: Türkiye’nin tüm illeri kirli hava soluyor!”

24 Mart 2023

Milas Belediyesi’nin iftar yemekleri …

23 Mart 2023

Esentepe’de mutlu sona az kaldı …

23 Mart 2023

Süleyman Demirtaş: “Cumhuriyet tarihimizin en önemli seçimini yaşayacağız!”

23 Mart 2023
Facebook Instagram RSS

1 Haziran 2018 Cuma günü yayın hayatına başlayan gazetemiz BAKIŞ; tarafsız, ilkeli, çağdaş ve dürüst yayıncılığı ilke edinmiştir. Aynı düşüncelerle 2019 Nisan ayında, dijital gazeteciliğe de adım atmıştır.

Yayın politikamız Atatürk ilkelerinden asla kopmadan, tarafsız ve ilkeli olarak yayın hayatını devam ettirmektir.

Takip Et

Kategoriler

  • A. Kemal KAŞKAR
  • Begüm AYDINALP
  • Bir Satır
  • Bohça
  • Doç. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER
  • Dr. Halise Heves ÖZYILMAZ
  • Dr. Kahraman KARAİSAOĞLU
  • Eczacı Bengi MERGEN (E.)
  • Genel
  • Gündem
  • Gündem|Son Dakika
  • Hüseyin AÇAR
  • İlknur GENÇOĞLU YILDIRIM
  • Köşe Yazıları
  • Kültür & Sanat
  • Melih KAŞKAR
  • Spor
  • Yılmaz Kaya AYLANÇ

© 2020 Milas Bakış Gazetesi - Tüm hakları saklıdır. Powered by Fikir Tasarım.

No Result
View All Result
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • Kategoriler
    • Gündem
    • Bohça
    • Kültür & Sanat
    • Bir Satır
    • Spor
  • Köşe Yazıları
    • A. Kemal KAŞKAR
    • Dr. Kahraman KARAİSAOĞLU
    • Eczacı Bengi MERGEN (E.)
    • Hüseyin AÇAR
    • Doç. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER
    • Yılmaz Kaya AYLANÇ
    • Melih KAŞKAR
    • Dr. Halise Heves ÖZYILMAZ
    • Dr. İlknur GENÇOĞLU YILDIRIM
    • Begüm AYDINALP
  • İletişim Bilgilerimiz

© 2020 Milas Bakış Gazetesi - Tüm hakları saklıdır. Powered by Fikir Tasarım.

Hoşgeldin!

Hesabına giriş yapabilirsin.

Şifrenizi mi unuttunuz?

Create New Account!

Fill the forms below to register

All fields are required. Giriş Yap

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Giriş Yap