Ancak çok çalışarak her şeyi çok güzelleştirebiliriz …
Ülkemizde artık yeni bir dönem başladı!
Bu döneme, “Her şey çok güzel olacak!” diyerek çok güzel bir giriş yapmış bulunuyoruz.
Her şeyin çok güzel olabilmesi için ilk ‘kocaman adımlar’ 31 Mart’ta atılmıştı zaten … 31 Mart yerel seçimlerinde iktidar partisi, aralarında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı da olmak üzere pek çok yerelde iktidarını kaybetmiş, ancak İstanbul seçimlerini yaptığı itirazlarla iptal ettirebilmişti.
Bu, hukuken hiç beklenmedik bir durumdu ama YSK’nın 7 üyesi öylesi bir karara imza atabilmişti.
31 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini 13 bin 729 oyla kazanan Millet İttifakı’nın CHP’li Adayı Ekrem İmamoğlu 23 Haziran’da yeniden yapılan seçimleri bu kez 806 bin 761 oy farkla kazandı.
Bu seçim sonuçları her şeyden önce AK Parti iktidarına karşı muhalefetin ufkunu umutla genişletmiştir.
31 Mart ve özellikle 23 Haziran, ülkemizde siyaset tarihi-iktidar mücadelesi bakımından yeni bir dönem başlatmıştır. (Elbette bu ‘yeni dönem’in tek başına 31 Mart ve özellikle 23 Haziran’da muhalefetin aldığı başarılı sonuçlarla sınırlı olmadığına da dikkat çekmeliyim. Çünkü ‘muhalefet etmek’ denilen süreç, özellikle etkisiz-sonuçsuz görünen bir dolu kesintisiz mücadelelerin de bileşkeye dahil edilmesiyle yazılır. Bu anlamda tarih ‘çok vefalı’dır diyebiliriz. Hiçbir iradeyi dışarda bırakmaz …)
Yeni dönem yeni yeni siyasal aktörleriyle kendini artarak hissettirecektir.
Ne mutlu ki sevgili ülkemde yeni bir iktidar seçeneği güçlenmekte, ‘başarısız muhalefet’ yargısının-algısının ortadan kalkması ölçüsünde kazanılan ‘yapabiliriz özgüveni’yle muhalefet toparlanmaktadır …
Yazıyı çok uzatmama gerek yok: Yeni dönem, çok daha çalışkan olmamızı istiyor bizden.
Kazım Koyuncu’nun anısına …
25 Haziran 2005 tarihinde aramızdan ayrıldığında 34 yaşında olan Kazım Koyuncu’yu, giderayak söylediği şu sözleriyle ve ille de sevgiyle anıyorum:
“Ben bir müzisyenim, ondan sonra biraz Karadenizliyim ama hepsinin ötesinde ben bir devrimciyim ve gerçekten doğru bildiğim bir şeyi en azından çok zorlanırsam ortaya koymaktan çekinmem. Savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya.”
Aramızdan ayrılalı 14 yıl olmuş … Yaşayaydı da Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğini göreydi ne güzel olurdu … Saygıyla …
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu açıkladı:
“Halkçı Belediyecilik İlkeleri”
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 25 Haziran Salı günü TBMM’nde CHP grup toplantısında, 23 Haziran’da yinelenen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin 31 Mart’takine göre çok büyük farkla kazanılmış olmasının haklı gururu ve coşkusuyla yaptığı konuşmada “Halkçı Belediyecilik İlkeleri”ni açıkladı.
Ülkemizde yerel yönetimler tarihinde yaşanan bu dönüm noktasında, ‘Rantçı değil Halkçı’ vurgusuyla sunulan bu çok değerli ‘özet-öncelikler metni’ne sayfamda yer vermek istedim:
1.Yönettiğiniz beldede insanları inançları, kimlikleri ya da yaşam tarzları itibariyle ayırmayacaksınız. Tüm belde halkını kucaklayacaksınız.
2.Hizmeti belli kişiler, zümreler, akrabalar, yandaşlar için değil halk için yapacaksınız. Biliyorum “havuz medyası ve yandaşları” üzülecek ama halk sevinecek halk kazanacaktır.
3.Beldenizde fakir mahallelere pozitif ayrımcılık yapacaksınız. Yatırımlarda bu mahallelere öncelik vereceksiniz. Özellikle engelli-dezavantajlı gruplar ve kadınlar lehine karar alacaksınız.
4.Yoksullara yardım yaparken insan onurunu koruyacak, ailenin ya da kişinin yoksulluğunu asla teşhir etmeyeceksiniz. Yani halkçılığın temel ilkelerinden olan “sağ elin verdiğini sol el görmeyecek” kuralına uyacaksınız.
5.Harcadığınız her kuruşun hesabını millete vereceksiniz. Bu, aynı zamanda “israfla mücadele” demektir. Hiç kimse unutmasın “kul hakkı yememek” halkçılığın temel ilkelerinden biridir.
6.Belediyede yönetici atamalarında liyakat esasına mutlaka uyacaksınız. Halkçılığın bir diğer temel ilkesi olan “işi ehline verme” kuralını her atamada göz önünde bulunduracaksınız.
7.Belediyeyi “adaletle” yöneteceksiniz. Hakkı, hukuku ve adaleti her ortamda savunacak ve gereğini yapacaksınız.