BAKTIKÇA … – soru/yorum / A. Kemal KAŞKAR
O’nu tanıyorsunuz aslında …
Yıllardır yazılarımdadır.
Birlikte Türk Sanat Müziği şarkıları söylediğim kadın …
Bugün onu şikayet edeceğim size:
Şu sevgili dünyada onunla başladığım yolculuğumda beni yalnız bıraktı. İçim boşaldı. Bomboş …
Oysa kendimle hep çok kalabalık yaşadım ben. Hep ‘güzel günler’le kalabalık. Okyanuslarla, gökyüzüyle … Şimdilerde cayır cayır yakılıyorlarsa da ormanlarla kalabalık …
İçim yanıyor …
Yoksullaşıyorum …
Ama ‘hayır’ dediğini duyar gibi oldum: “Sen yalnız değilsin” diyor gibi.
“Yine nereye gitmek istersen beraber gideriz” der gibi …
Anneannem’e, Kemeraltı’na, Naziranım Teyze’ye, Mehmet Ali Dayı’nın Şirinyer Kasabı’na, Şerife Yenge’ye, Cumhuriyet mitingine …
Rahatlıyorum. Hep yanında büyüdüm çünkü, alışık değilim olmamasına …
Hep rahat ettim yanında, o nedenledir yoldaşlığımız uzasın, bitmesin isteğim …
…
Son ana kadar hep daha daha uzasın istedim, ama olmamış demek ki …
Şimdi de “yolun sonu oğlum” diyormuş gibi bana: “Sen yavaş yavaş devam et yürümeye, ben biraz dinleneyim, yetişir gelirim yanına, korkma …”
…
Durduramamışım demek ki.
Uçtu gitti … Ben buralarda kaldım …
Peki ben ner’deyim şimdi? Biriniz söylesenize, ner’deyim ben …
Mustafa Dedem’in Hisarönü’ndeki dükkanında mı … Ziraatçı Ali Abi’nin yanında mı … Kemale Abla’nın evinde mi … Babaannemlerde mi … Çanakkale’de Özdel Teyzemlerde? … Halamla birlikte Fuar’da mıyız … Ayvalık’ta Fatma Ablalarda da olabilir … Karşıyaka’da Sakize Hala’da? … Filiz Ablalarla Selçuk Efes’te deve güreşlerini mi izliyoruz … Mürteza Dedemin dizinin dibinde mi … Karşıyaka’da Amcamlarda belki … Bodrum’da Behzat Dayımda? … Alsancak’ta Mehmet Dayımla … Şirinyer parkında? … Babamla Abim de oradalar … Kemalpaşa’da? … Turgutlu’da Hamza Baba türbesinde …
Her yerler olabilir. Herkes oralarda bi’yerlerde, ben de oralarda bi’yerlerdeyimdir.
Annemi görüyorum. Kendimi görüyorum. Onu Ayşegül’le tanıştırdığım gün, Şirinyer’deki evimizin bahçesinden toplayıp tatlı gülümsemesini de ekleyip sunduğu mor menekşe demetini görüyorum.
Arkadaşlarımıza duyduğu saygılı sevgiyi görüyorum.
Arkadaşlarının ona duyduğu saygılı sevgiyi görüyorum.
Arkadaşlarım, “O bizim de annemizdi” diyorlar, ağlıyorum.
Arkadaşları, “Annen seni çok severdi” diyorlar, ağlıyorum.
Birkaç gündür, ağlamaktan başka bir şey yapmıyorum, yapamıyorum sanki … Durup durup ağlamaktan ibaret hallerdeyim. Ama ille de yollardayım. Onunla birlikte …
Yolculuğu çok ama çok sevdiğini bildiğimden. Onu en çok yolculukların mutlu ettiğini bildiğimden. Onu hep mutlu etmek, mutlu görmek istemekten gelen bir yolda olmak hırsıyla …
Yorulmamacasına yoldayız, yollarda …
…
Annesini kaybetmiş bir çocuğum artık …
İçimden panikle, telaşla, korkuyla bağırmak geliyor:
‘Anneeeee! Anneeeeeee! …’
Sesimi ona duyuruncaya kadar bağırmak, bağırmak …
Sesimi duyarsa koşup gelir, bu kesin.
Zaten artık Babamla birlikteler yine. Birinden biri mutlaka duyar nasılsa …
…
Benimki de çocukluk işte, ortalığı boşuna velveleye verdim …
Merak etmeyin, birazdan hallolur mesele …
‘-li’ yerine ‘-siz’ son ekini kullanmak zorundayız artık!
Geçen yıl 15 Eylül’de aramızdan ayrılan Suna Annemizin ardından kaleme aldığımız veda yazımızda:
“Uzunca süredir hastalığından kaynaklı nedenlerle bizi biliyor muydu, tanıyor muydu neyse neydi, ötesi koronavirüs salgını yüzünden hayatımızı altüst eden ‘uzaklaşma önlemleri’ne dayanıyorduk-dayanamıyorduk her neyseydi ama bir anda yalnız kalıverdik, bu kesin!
Garip midir olağan mıdır bilemiyoruz ama şimdilerde artık tek umudumuz Özgen Annemiz! Onunla da bilir bilmez, tanır tanımaz dayanılmaz uzaklıklar içindeyiz ama, buruk da olsa “İzmir’de halâ bir annemiz var” diyebiliyoruz …” diye yazmışız …
O günden bugüne ‘Özgen Annemiz’li günler de çok çabuk geçti.
31 Temmuz 2021 Cumartesi günü O da uçtu gitti.
Büyük torunumuz Sevgili Efe, geçtiğimiz günlerde Eşim Ayşegül’le yaptığı ‘yaş, yaşlı olmak’ ile ilgili sohbet sırasında Babaannesine ‘Sen yaşlı değilsin!’ deyivermiş ve şöyle sürdürmüştü: “Sen yaşsızsın Babaanne!”
Ne güzel!
Dilimizin bize sunduğu ‘son ek olanakları’ bunlar … Birini çıkar diğerini ekle, oldu bitti …
Şimdi, ‘Özgen Annemiz’ de aramızdan ayrılınca ufak bir ‘son ek’ değişikliği yaparak durumu şöyle özetleyebiliriz:
“Özgen Annemiz’li günler bitti, artık ‘Özgen Annemiz’siz günlerdeyiz.
Küçücük bir ‘son ek’ ne büyük bir farklılık oluşturuyor bir bakın hele …
Yaşam ile ölümün ‘son ek’ dünyasındaki karşılıkları bunlar işte …
Bir varmış bir yokmuş.
…
Acımızı paylaşıp hafifleten akraba, arkadaş, dost, komşu tüm sevenlerimize teşekkür ediyor, sağlıklı, mutlu günler diliyoruz …
Ayşegül ile Kemal KAŞKAR
Başınız sağ olsun Kemalciğim. Sabır diliyorum. Annelerin boşluğunu hep içimizde duyacağız. Işığı yeter size
O benim yengeannem dunyadaki meleklerden.,okudugumuz dualarin Turkcesini soyler
dili hhayir soyler hayatinda kimseyi kirmamis
kirlmamis gerektigi yerde herkese gerekli yardimi yapan hastaliklarda elinde kolonyasi ve pisirdikleriyle kapida mizda asil kadin Alsancagin
esrafindan Giritli zeytinyagi tuccari Mustafa Karalin kiziBornova sokaginda dogmus elit insan .hic tevazuunu kaybetmeyen hep yuzu gulen melek,akilli ve duzeyli nasihatleri olaylara pozitif bakis acisiyla
herkesin sevdigi guzel insan kibarlik zerafet ornegi
nur icinde yat ruhun sad olsun hic seni unutmayacagiz.EczSerpilTerzibasioglu(Kaskar)