• Künye
  • Gizlilik Sözleşmesi
  • Reklam
Pazartesi, Temmuz 4, 2022
  • Giriş Yap
Milas Haber
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • Kategoriler
    • Gündem
    • Bohça
    • Kültür & Sanat
    • Bir Satır
    • Spor
  • Köşe Yazıları
    • A. Kemal KAŞKAR
    • Dr. Kahraman KARAİSAOĞLU
    • Eczacı Bengi MERGEN (E.)
    • Hüseyin AÇAR
    • Kürşat Şahin YILDIRIMER
    • Yılmaz Kaya AYLANÇ
    • Melih KAŞKAR
    • Dr. Halise Heves ÖZYILMAZ
    • Begüm AYDINALP
  • İletişim Bilgilerimiz
No Result
View All Result
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • Kategoriler
    • Gündem
    • Bohça
    • Kültür & Sanat
    • Bir Satır
    • Spor
  • Köşe Yazıları
    • A. Kemal KAŞKAR
    • Dr. Kahraman KARAİSAOĞLU
    • Eczacı Bengi MERGEN (E.)
    • Hüseyin AÇAR
    • Kürşat Şahin YILDIRIMER
    • Yılmaz Kaya AYLANÇ
    • Melih KAŞKAR
    • Dr. Halise Heves ÖZYILMAZ
    • Begüm AYDINALP
  • İletişim Bilgilerimiz
No Result
View All Result
Milas Haber
No Result
View All Result
Ana Sayfa Köşe Yazıları

Yaratıcı Depresyon

Milas Bakış Gazetesi Yazar: Milas Bakış Gazetesi
13 Ağustos 2021
in Köşe Yazıları, Kürşat Şahin YILDIRIMER
0
0
SHARES
0
VIEWS
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Kürşat Şahin YILDIRIMER / Uzman Sosyolog – Terapist

Bill Joel’in, yalnız içmektense yalnızlık adı verdikleri içkiyi paylaşan bir grup erkeği anlattığı “Piono Man” adlı şarkısında melankoli, melodinin canlanmasıyla bir parça dağılır. Bill Joel’in bir diğer kederli şarkısı “Tomorrow is Today”in sözlerinin intihar notu olarak kaleme alındığını çok az kişi bilir.

Yaşama isteğinin tamamen yitirilmesi, çoğumuz açısından anlaşılmaz bir şeydir ancak giderek çok daha fazla insan, klinik depresyonla sonuçlanan derin ve güçten düşürücü bir kederin pençesine düşmektedir.

Peki, ne olmaktadır ve genlerimizin bu işle ilgisi nedir?

Ne kadar da çok yaratıcı sanatçının keder iblisleriyle savaştığını ya da savaşmakta olduğunu görmek insanı şaşırtır.

Saturday Night Live oyuncularından Chris Farley intihar ettiğinde Amerikan halkı büyük bir şaşkınlık yaşamıştı. Oysa Farley, canına kıymaya en azından teşebbüs etmiş yarım düzine tanınmış komedyenden sadece biridir.

Günümüz komedyenlerinden Drew Carey ve Jim Carrey bulaşıcı espri anlayışlarını farklı biçimlerde ortaya koymaktadır fakat her ikisinin de kamuoyu önündeki karakterleri özel hayatlarındaki karanlık yanları maskelemektedir.

Kurt Cobain’in şakağındaki kurşun, şahsi nirvanasını yeryüzünde bulamadığını şüpheye yer bırakmaksızın göstermektedir. Hatta bir kuşağın tamamının adı hüzünle anılmaktadır.

Macera ve heyecan kahramanları Han Solo ve Indiana Jones karakterlerinin ardındaki aktör Harrison Ford’un, depresyon kaynaklı uykusuzluğunu yenememesi nedeniyle liseden ayrılmak zorunda kalmasının oyunculuk kariyerini kısmen de olsa başlattığı gerçekten doğru mudur?

Kederin güçten düşüren gölgesi, entelektüeller ve dünya liderlerini de pençesine almaktadır. 19. ve 20. yüzyılların devasa şahsiyetleri Abraham Lincoln ve Winston Churchill, her ikisi de melankoli ve depresyondan mustariptiler. Kimilerine göre Churchill, sıkıntılar ve şeytani güçlerle baş etmek için “kara köpek” dediği şeyle kavgaya tutuşmaktan ilham alıyordu. Hastalığın, büyük bir yaratıcılığın önünü açtığını da dile getirenler vardır.

Tolstoy, Goethe ve Kafka gibi muazzam yazarların yeteneklerini düşünün; Tennessee Williams ve Ernest Hemingway’in hayatlarını gözünüzün önüne getirin.

Bu erkek-taraflı seyirliğin gözden kaçırdığı can alıcı bir nokta var ki o da gerçekte kadınların ruh hali rahatsızlıklarına erkeklerden daha yatkın olmasıdır. İnternetteki açıklamaları okuduğunuzda, kadındaki depresyonun genellikle duruma bağlı belirtilerle ilişkilendirildiğini görürsünüz.

Galler Prensesi Lady Diana, popülerliğin getirdiği devasa baskının yanı sıra sevgisiz bir evliliğe sıkışmış bir halde, “BULİMİYA SENDROMU”yla savaşmaktaydı.

Brooke Shields ve Marie Osmond, doğum sonrası depresyonu yaşayan kadınların tipik örnekleridir. Amy Tan ve Anne Rice’ın trajediyi birebir hayatlarında yaşadıkları söylenir.

Bununla birlikte bu yetersizliğin kökleri organiktir ve çoğunluğu kadın on milyonlarca erişkinin hayatı boyunca üstesinden gelmek ve karşı koymak zorunda olduğu bir sorunun müsebbibidir.

SheryI Crow “Soak Up the Sun” şarkısında durumu şöyle ifade ediyor: “Rahatlayabilmek için herkese anlatacağım (çünkü) kendimi güçsüz hissettiğimde etrafta suçlayacak kimsem yok.”

Genleri suçlamanın da bir manası yoktur ancak göreceğimiz gibi, evrimleşen bir tür olarak halâ yolumuzu bulmaya çalıştığımız için genler bir kez daha denklemin parçasıdır.

Modern yaşamın yarattığı stres, genlerin tamamen normal işlev gören varyantlarını bozulmanın eşiğine getiren ufak, fazladan karışıklıklar meydana getirmektedir. Tıpkı kötü yapılmış bir güveçteki gibi, bazı tatların bir araya gelmesi lezzet vermeyecektir. Primat tarihi boyunca tamamen zararsız olagelmiş tatlar artık şimdinin kötü adamları, dikkatsiz yaşayan çocuklardaki obezliğe ve iltihaplı bağırsak oluşumuna ve buna benzer hastalıklara katkıda bulunan risk faktörleri olarak karşımızda durmaktadır.

Aslında bu konu o kadar uzun ki sayfalar yetmez… DEPRESYON, PARKİNSON, ALZHEMEİR olmamak için benim sizlere önerim, siz siz olun, mevsimine göre düzenli beslenip hayatınızdan egzersizi, günde 2,5 litre su ve 10 bin adım yürüyüşü eksik etmeyip hep yeni şeyler öğrenin, gereksiz konulara fazla kafa yormayın.

15 günde bir de olsa terapi alın, masaj, refleksoloji, yoga, vb …

Beyin de akson ve sinapslardan oluşmuş bir ağdır ve düşünce okyanusuna atıldıkça ne yazık ki hasar görür ve aşınmaya maruz kalır.

Sevgiyle kalın.

Kaynakça-

1- Prof. Dr. Greg GİBSON

2- Wikipedia

Önceki Haber

Kazım Koyuncu

Sonraki Haber

Annesini kaybetmiş bir çocuğum artık …

Milas Bakış Gazetesi

Milas Bakış Gazetesi

Sonraki Haber

Annesini kaybetmiş bir çocuğum artık …

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Popüler
  • Yorumlananlar
  • Son Eklenen

Milas Kaymakamlığı görevine Mustafa Ünver Böke getirildi

4 Şubat 2021

Jandarma’dan rüşvet operasyonu

15 Ekim 2020

Sitare-Osman Menteşe Çiftliği ile Kairos Zeytinevi’ne alkışlar!

14 Şubat 2020

Atatürk’ü anlamak!

15 Kasım 2019

Annesini kaybetmiş bir çocuğum artık …

2

Daha yaşanacak günler varken …

2

Yangınları nasıl yazsam?

2

Yine birileri “kandırmış” olmalı!?

1

Kurallara uyunuz, uymak zorunda kalmayınız!..

24 Haziran 2022

Geleceğimiz ‘İklim Krizi ve Kuraklık’ tehdidi altında!

24 Haziran 2022

‘Ağlıyoruz ağlanacak hallerimize’!

24 Haziran 2022

Bir ‘Hastane ve Ameliyat’ Hikayesi …

24 Haziran 2022
Facebook Instagram RSS

1 Haziran 2018 Cuma günü yayın hayatına başlayan gazetemiz BAKIŞ; tarafsız, ilkeli, çağdaş ve dürüst yayıncılığı ilke edinmiştir. Aynı düşüncelerle 2019 Nisan ayında, dijital gazeteciliğe de adım atmıştır.

Yayın politikamız Atatürk ilkelerinden asla kopmadan, tarafsız ve ilkeli olarak yayın hayatını devam ettirmektir.

Takip Et

Kategoriler

  • A. Kemal KAŞKAR
  • Begüm AYDINALP
  • Bir Satır
  • Bohça
  • Dr. Halise Heves ÖZYILMAZ
  • Dr. Kahraman KARAİSAOĞLU
  • Eczacı Bengi MERGEN (E.)
  • Genel
  • Gündem
  • Gündem|Son Dakika
  • Hüseyin AÇAR
  • Köşe Yazıları
  • Kültür & Sanat
  • Kürşat Şahin YILDIRIMER
  • Melih KAŞKAR
  • Spor
  • Yılmaz Kaya AYLANÇ

© 2020 Milas Bakış Gazetesi - Tüm hakları saklıdır. Powered by Fikir Tasarım.

No Result
View All Result
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • Kategoriler
    • Gündem
    • Bohça
    • Kültür & Sanat
    • Bir Satır
    • Spor
  • Köşe Yazıları
    • A. Kemal KAŞKAR
    • Dr. Kahraman KARAİSAOĞLU
    • Eczacı Bengi MERGEN (E.)
    • Hüseyin AÇAR
    • Kürşat Şahin YILDIRIMER
    • Yılmaz Kaya AYLANÇ
    • Melih KAŞKAR
    • Dr. Halise Heves ÖZYILMAZ
    • Begüm AYDINALP
  • İletişim Bilgilerimiz

© 2020 Milas Bakış Gazetesi - Tüm hakları saklıdır. Powered by Fikir Tasarım.

Hoşgeldin!

Hesabına giriş yapabilirsin.

Şifrenizi mi unuttunuz?

Create New Account!

Fill the forms below to register

All fields are required. Giriş Yap

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Giriş Yap