BAKTIKÇA … – soru/yorum – A. Kemal KAŞKAR
Vatandaşın yeni yıldaki en can yakıcı gündemi ‘elektrik faturaları’ oldu. Ve ne acı ki, önümüzdeki günlerde vatandaşın geçim gündemine daha birçok ‘yüksek fatura’ girecek …
Bu ilk iki cümle ‘sürpriz’ mi, elbette ki değil!
Herşey göz göre göre yapılıyor, oluyor. Vatandaşın geçim derdi büyüyor, büyüyor. Altından kalkılamaz, üstesinden gelinemez hale geldi-geliyor. Geçim derdi büyüdükçe de vatandaşın cumhurbaşkanı hükümetiyle ‘şiddetli geçimsizlik’ yaşaması kaçınılmaz oluyor.
Her ne kadar geçimsizliğin şiddetlisindeki ‘şiddet’le ilgili bir sorun değilse de, söz şiddetten açılmışken, toplumumuzun -dil koparmak dahil- ‘şiddet’ dilinden, toplumsal ilişkilerin gerginlikten uzaklaştırılması, sosyal bünyemizin her türlü istismardan arındırılması gerektiğini de vurgulamak istiyorum şuracıkta.
Devamla …
Hükümetle vatandaş arasındaki geçim anlaşmazlığına bir çıkış yolu bulunamıyor uzun süredir. Vatandaşlar arasında giderek artan farkındalıklarla, yıllar sonra ‘çoğunluk’ kazanan acı gerçeklere tepki duygu-düşüncelerine rağmen bu durumu akıldışı bir ısrar eksenindeki propaganda-siyasi söylem tarzıyla ‘dert’ etmeyen, yok sayan, her şey yolunda-dünya bizi kıskanıyor diyebilen iktidar sahipleri arasındaki büyüyen anlaşmazlıktan söz ediyorum. Vatandaşın tüm acımasızlığı ile yaşadığı geçinememe zulmü ile bu zulmün sorumlusu iktidar sahiplerinin anlamsız yok sayma tavır-söylemleri arasındaki uçurum artıyor.
Bu durumu daha iyi ifade edeceğini düşündüğüm bir tanımda bulunmak istiyorum: ‘Şiddertli geçimsizlik’!
Böylece, ‘geçimsizlik’ten de şiddeti uzaklaştırmış oluyorum. Elbette bu da bir tür ‘yorum’. Kabul edip etmemek size kalmış … Ama ben; geçim güçlüğünün büyüyen dertleriyle baş etmeye çalışan vatandaşla, iktidar sahiplerinin bunu hiç ‘dert etmez’ hallerde, giderek sinir bozucu tavır ve söylemleri arasındaki uçurumu daha iyi ifade edemeyeceğimi düşündüm.
Neyse …
20 yıldır öyle yapıp böyle yapıp iktidarda kalmayı başaran ve son beş yıldır MHP’nin arka çıkmasıyla kör-topal bugünlere ulaşan AK Parti iktidarının politik ezberlerini bozan, onları adeta şaşkına çeviren olumsuz tablo karşısında, öngörüsüzlüğün en tehlikeli biçimlerine de tanık oluyoruz ne yazık ki.
Bu tablo karşısında, başta AK Parti ve MHP genel başkanları Erdoğan ve Bahçeli olmak üzere iktidar sözcülerinin yaptıkları konuşmalarda halka yaşattıkları gerçek sorunlar rahatlıkla görmezden gelinebiliyor ve günler hep ‘ters açılar’dan beslenen cümlelerle geçiyor. (“Avrupa’da İngiltere’de hatta Amerika’da enflasyon çok yüksek”, “marketlerde raflar boş”, “çocuktan al haberi” gibi cümleler bunlar, biliyorsunuz işte …)
Başka başka gündemlerle oyalanmak istenen, geçinemeyen (özellikle vurgulamalıyım: Geçimsiz değil ‘geçinemeyen!) vatandaşlar ise her geçen gün içinde bulundukları gerçek durumun katlanılamaz acısını daha derinden yaşıyor, yaşıyor. Elektriğe kademeli zam uygulaması ise bu geçim derdine tuz biber ekti. Bu da ‘sürpriz’ olmayan, bilinen-söylenen bir durum!
Geçen yılın sonlarına doğru ilk ifade edildiği andan itibaren uzmanlar ve muhalefet sözcüleri başta olmak üzere yaygın olarak karşı çıkılan ‘kademeli zam’ yöntemiyle -hafta başında kademe 150 kWh’den 210 kWh’ye çıkarılmasına rağmen- başımız halâ dertte. Arttırılan bu kWh tüketimi kademesiyle faturalarda kısmî bir azalma oluşacak ama vatandaşın derdi zamlar. Vatandaş zamların geri alınmasını istiyor.
Her şey bir yana, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB) 4 kişilik bir hanenin aylık en az elektrik tüketiminin 230 kWh olduğuna dikkat çekmiş olması neden dikkate alınmıyor?
Son duruma göre, mesken aboneleri için 210 kWh’a kadar % 50 (1.37 TL/kWh), 210 kWh’nin üstüne ise % 125 oranında (2.06 TL/kWh) fahiş zam uygulanmasına devam edilecek ve vatandaş bu oranlarda arttırılmamış geliriyle başkaca tüm zorunlu tüketim ürünlerine gelen zamların altında ezilecek! Tablo budur.
Bu tablo içinde yükselen, yaygınlaşan, büyüyen tepkiler üzerine AK Parti Milas İlçe Başkanı Emin Çelik, yaşanan olumsuzluğa sessiz kalamayıp (ama ne anlama gelip ne işe yarayacağı da belirsiz olan) “orantısız faturalar” diye bir tanım yaparak: “Sizlerden ricam böyle faturalarınızın tarafımıza ulaştırılmasıdır. İlgililerle görüşmelerim neticesinde herhangi bir hak gaspı söz konusu ise iktidarımız olarak konunun takipçisi olacağız” demiş. Nedir bu Allah aşkına, siz vatandaşla dalga mı geçiyorsunuz sayın Başkan? Vatandaşı, başına ne gelip ne gelmediğini farkedemeyecek, bilemeyecek kadar saf mı sanıyorsunuz?
“Orantısız fatura”ymış. Bırakın bunları sayın Başkan. Vatandaşın derdi ‘zam, zam’! Orantısızlık zamlarda. Bunu söyleyemiyorsunuz biliyorum. Size eziyet etmek istemiyorum ama bir de benden duyun istedim.
Vatandaştan ‘orantısız fatura’ talep edeceğinize, cumhurbaşkanlığı hükümetinden randevu talep edip vatandaş adına Ankara’ya gidip zamlardaki orantısızlığı anlatın onlara! Orantısız zamların geri çekilmesi talebini iletin vatandaşın. Vatandaşın sesini duyurun …
Siyaset yapmak: “Faturanı getir bakalım orantısızlık var mıymış” daveti yapıp günü geçiştirmek değildir. Yani siyaset yapmak sandığınız kadar ‘kolay’ bir iş değildir.
Bu arada bir de naçizane önerim olacak: Bir çözüm bulunur duygu-düşüncesiyle faturasını alıp ilçe başkanlığınıza gelen vatandaşa nasıl davranılması gerektiği konusunda da bir ‘eğitim çalışması’ yapın ve davetinizle ilçe binanıza giden ve orantısız elektrik zammı yüzünden bazı partililerinizin önyargılı-suçlayan sözleriyle sorun yaşadığını açıklayan vatandaştan özür dileyin lütfen …
Lafı daha fazla dolandırmadan bu cehennem azabından vatandaşı kurtaracak talebi yineleyip noktalamalıyım:
‘Orantısız zamlar geri alınsın!’
*Bu bir dizgi hatası değil yeni bir tanım arayışıdır.